Çetin Ünsalan: Aranan para bulundu mu?
15 Nisan 2024Dünya Bankası’ndan 18 milyar dolar geliyor. Bayram sürecinde medyaya yansıyan ya da yansıtılan en hoş haber değil mi? Tıpkı Suudi Arabistan’dan gelecek 50 milyar dolarlık para haberi gibi…
Hatta yakın zamanda yine 900 milyon dolara yakın bir Dünya Bankası kaynağı daha çıkmıştı. Ne güzel Şimşek’in emekleri sonuç veriyor olabilir mi? Yani ihtiyacımız olan para bir yılı döndürmek için 270 milyar dolar civarında ama, olsun.
Bu bir başlangıcın göstergesi mi? Öncelikle bu paranın ihtiyacımız olan kaynak olmadığını söyleyerek işe başlayalım. Küçümsemiyorum ve önemsiyorum. Çünkü en baştan beri anlattığımız meselenin ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor.
Finansman algısını 2 binli yılların ortasında bırakmış, eski model Bakan, alıştığı yöntemlerle para aramaya ve elbette bulamamaya devam etsin, proje üretilmeden kaynak sağlanamayacağını en azından ülkeye gösteren bu örneklerin belki proje geliştirme alışkanlığını tetiklemesini umuyorum.
‘Neden niyet okuyorsun’ diye soranlar olabilir. Niyet okumuyorum, trilyonlarca dolarlık fonu yönetenlerle aynı masaya oturduğu haberlerinden ya da Körfez’den uzun vadeli projelerde, proje değeri olarak nitelendirilen 50 – 60 milyar dolardan para bulduk diye söz ederseniz, niyet okumama gerek kalmaz.
Meselenin sadece para bulmak olması çok acı, ama eğer ekonomiyi düzeltmek için değil de para bulmanız için getirildiyseniz, konulara böyle yaklaşıyor olmanız da normal karşılanabilir.
Hele ki reel sektörü, mal ya da hizmet üretimini ekonominin kendisi görmeyen, finansı ekonominin önemli bir aracı değil, kendisi zanneden bir zihniyetteyseniz, görev yaptığınız dönem de parasal genişleme sürecine denk gelip, sizi görece doğruladıysa, elde ne var ne yok, mirasyedi gibi satıp kasayı doldurduğunuzu zannettiyseniz, yıl 2024 sizden başka bir şey beklemek hata olur.
Ekonomiyi hiç bilmeyenlerle, sadece finans zannedenlerin, gerçek olanın finansman kavramı olduğunu umursamadan bir ekonominin rakamlardan ibaret zannedenlere emanet olduğu ve bunların arasında iş yapmaya çalışan insanların debelendiği bir hayattan kurtulamıyoruz.
Dünya Bankası’ndan geleceği ifade edilen paraların tamamı proje üretmeniz üzerine kurgulanmış. Ekonomi yönetimi özelleştirme adı altında elde ne var ne yok satmaya devam edip, insanların kursağından keserek enflasyon rakamını tutturmaktan vazgeçip, ihracatı destekliyoruz deyip reel sektöre kur riski katarak ekonomicilik oynayacağına, ülkeyi nasıl bir proje üretim merkezi haline dönüştürebilir; buna kafa yorması lazım.
Aslında bunu söylerken de korkuyorum. Çünkü finansı ekonomi zannedenlerin, fikirleri proje diye anlatırken finansmanı ve fizibiliteyi düşünmüyor olmasının ortaya koyduğu ilginç bir paradoksun da ortasındayız.
Netice itibariyle aranan para bulunmadı. Gelecek para, bize proje üretmemiz, bunu da üretkenlik, verimlilik, istihdam ve afetle mücadele çerçevesinde yapmamız şartıyla, bir önce gelen gibi yeşil ekonomiye yönelik projeler geliştirme koşuluyla çıkarıldı.
Hepsi kaynak olsa bile 270 milyar dolara daha çok var, onu geçtim, bir şeyi anlaşılmasını umuyorum. Bugünün dünyasında proje üretmeden kaynak bulamazsınız. Müflis esnaf gibi kapı kapı dolaşmaktan ve imtiyaz ya da rehin hisse göstermekten vazgeçin.