Çetin Ünsalan: ABD’de kaynak arayışı
22 Eylül 2024Haftanın ilk günü, yani 23 Eylül Pazartesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’de üst düzey listeye giren iş insanlarıyla bir araya geleceği duyuruldu. Hatta geçtiğimiz hafta düşen haberlere göre Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu konuda bilgilendirme yaptığı da öne sürüldü.
Bankaların da içinde bulunduğu şirket yöneticileriyle ne görüşülecek? Öncelikle bu tip bir görüşme kötü mü? Hayır… Şayet mesele hamaset ya da taviz noktasında değilse, bu tip görüşmelerin faydalı olacağını söylemek dahi mümkün.
Fakat iş insanlarına dünya siyaseti üzerinden söylemler geliştirip, ekonomiyle direkt ilgisi olmayan konular gerekçelendirip, kendi elimizde oluşturduğumuz verilerle ekonomi anlatacaksak sonuç almak güç gözüküyor.
Öncelikle artık ‘potansiyel’ anlatarak, bunu da kazanç üzerinden havuç haline getirip, ülkeye para çekmeye çalışmaktan vazgeçelim. İki nedenle yapalım bunu… Birinci böylesi bir yaklaşımın yıllar içinde bizi ne kadar büyük zarara uğrattığı, hatta hali hazırda carry trade üzerinden nasıl kayıplara yol açtığı anlaşılmış olmalı.
İkincisi de artık paranın, yani gerçekten yatırımcı olarak nitelendirilen finansmanın yapısı, bakış açısı değişti. 2 binli yıllarda olduğu gibi ‘bol kazanç’ ilkesi üzerinden anlatımların, hamasetle bezenmiş haliyle neticeye ulaşması mümkün değil.
Artık yenilenebilir enerjiden iklim kriziyle mücadeleye, startup ekosisteminden fizibilitesi belli projeler konuşmaya odaklanmış bir fon yapısı var. Şayet bunlara ‘gelin bizde çok para kazanırsınız’ mesajı verirseniz ülkeye yarar da sağlamazsınız, gelmeleri de güçleşir.
Sizin duruşunuzla bazı mesajları vermeniz gerekiyor. Mesela ‘faiz düşerse, enflasyon düşer’ gibi tezlerle ortaya çıkmanın hatalı bir deneme olduğunu, bundan ders alındığını ve artık daha bilimsel yaklaşımların esas alındığını söylemeniz, hatta bunu da gösteriyor olmanız lazım.
IMF benzeri politikalarla, alacakların teminat altında olduğunun ispatı ancak üçüncü dünya ülkelerine yakışan bir tavırdır. Türkiye’nin yeni söylemler ve bunlara uygun projelerle yatırımcının masasına oturması gerekir.
Bunun için ülkede Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamanız, sürekli değiştirilen mevzuat alışkanlığından vazgeçmeniz, ana göre uygun ekonomik kararlarla insanların aklını karıştıran bilinmezliğinizden çıkmanız gerekir.
Mesela fintech merkezi olmaktan bahsetmeli, bu konudaki projelerinizi ortaya koymalısınız. Proje diyorum, bunun da altını çizeyim. Fikirle projeyi de karıştırmamak lazım, çünkü bizde en sık yapılan hata bu.
Gerçekten projelendirilmiş, başı sonu belli, sapmalarına yönelik olasılıkların çalışıldığı, finansmanının hesaplandığı, hesap verebilen, şeffaf projeler ile ancak sonuç alabiliriz. Aksi takdirde aynı tavırla gidip masaya oturulacaksa, buradan çıkan sonuç ya zarar ya nasihat oluyor.