Çetin Ünsalan: 21 yılda büyüdük mü?
25 Mart 202421 yıldır nasıl büyüdüysek, yine öyle büyümeye devam edeceğiz. Refah kaybı da telafi edilecekmiş. Bu sözler Karabük’te meydanda söylendi. Elbette seçim sathında bu tip söylemlere alışığız, ama aslında acı bir tabloyu da gözler önüne sererken, düşünmeyi de gerekli kılıyor.
Biz gerçekten son 21 yılda büyüdük mü? Büyümek ile kalkınmanın farkının anlaşılamadığı, ekonomi yönetmekle rakam tutturmanın birbirine karışıldığı ülkemizde ne yazık ki gerçekler, söylenenlerden daha farklı.
Yıllar içinde bir büyüme rakamından bahsedecek olursak, Cumhuriyet ortalamasından düşük olmasını bir kenara koyup, aynı zamanda bunun bir büyüme değil, belki şişme olduğunu söylemek mümkün.
Bir ülkenin sürekli büyüme açıklayıp, insanların fakirleştiği bir ortamda büyümeden söz edilemez. Son verilere bile baksanız hane halkı harcamalarıyla rakam tutturduğumuzu açıkça görmek mümkün.
Ayrıca o harcamaların da, gelişmiş ülkelerdeki gibi kalkınmadan kaynaklı bir refahtan değil, tamamıyla borçlanmadan ve kredi ile tüketimden kaynaklandığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor.
Kişi başına düşen milli gelirimizin bile bir kaç gece de ‘standartlara geçiyoruz’ bahanesiyle 5-6 bin dolardan 9 bin dolarlar seviyesine getirildiği, sonra da orta gelir tuzağında olduğumuz hikayesinin yazıldığı, ardından da 13 bin doların üstünün 23,5 dolar / TL kurundan hesaplandığı bir fotoğrafta hangi gelişmeden söz ediyoruz?
Borcuna girdiğiniz evler, otomobiller parası ödenmeden size ait olmaz. Bu uğurda neler yaşandığını, hangi ekonomik sonuçları hanelerin başına getirdiğini ve sonra onların nasıl hacze gittiğini bilmiyor muyuz?
Sadece tüketicide 2002 yılında 6,4 milyar TL olan borcun 2,5 trilyon TL’yi aşmış olması sizin refah içinde yaşadığınız anlamına mı gelir, yoksa borç batağında olduğunuz manasına mı? Cumhuriyet tarihi boyunca biriktirilen tüm değerler satılmasına rağmen, halen 1,2 trilyon TL faiz ödeyen bir ekonomi sizce büyümüş bir ekonomi midir?
Denizin üstünü ulaşımda yüzde 3,5’larda kullanırken, denizin altına borç parayla ve geçiş garantisi vererek yol döşemek midir büyümenin göstergesi? Tarımda kendine yeten bir ülke iken, bugün bu tanımdan çıkarak, ithalatla üreticisini terbiye etmeye çalışan, üreten insanların da para kazanamadığı bir sistem midir büyüyen ekonomi?
Yaptığı ihracatla övünen, ama 110 milyar dolar dış ticaret açığı veren bir ülkenin ekonomisinin iyiliğinden mi söz edeceğiz? Yoksa kısa vadeli dış borç artı cari açık finansmanı için 270 milyar dolara bir sene içinde ihtiyacı varken, kapı kapı para aramasına rağmen ellerin boş dönmesini mi gösterge olarak sayacağız? Nerede sümen altında bekletildiği söylenen yatırımlar? Merkez Bankası Başkanı ile birlikte onlar da mı gitti?
Bir şeyin büyük olması onu nitelikli yapmaz. Dünyanın en büyük adalet sarayları, Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat ciroları, büyümeyi yakalayan ama açlık sınırında yaşayan insanların olduğu ülke fotoğrafı, yüzlerce korumayla dolaşan siyasetçiler ve daha niceleri…
21 yıldan bize kalan bu. Bize kalan diyorum çünkü ben bugüne kadar faturası götüren iktidar görmedim. Bunlar da bize kalacak? Üzgünüm ama siz taraftarlık yaparken gerçek tüm haşmetiyle bu.