Ekonomi
Tarımda ‘su krizi’: ‘Çukurova’da çiftçiye ‘ekmeyin, su yok’ denildi’
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre Türkiye tarımda en zor dönemini yaşıyor.
Öyle ki geçtiğimiz haftalarda Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği tarafından çiftçilere yazılan resmi yazıda güz dönemi için “ekim yapmayın, su yok” denildi.
Uzmanlara göre mevcut suyun tasarruflu şekilde yönetilememesi ülkenin en verimli ovalarında suyun bitmesine yol açarken, bu konunun kapsamlı şekilde ele alınmaması durumunda uzun vadede su sorunu daha da büyüyecek.
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre Türkiye tarımda en zor dönemini yaşıyor. Hükümet yetkililerine yıllardır yapılan tüm uyarılara karşın su konusunda gerekli adımların atılmadığını, dahası tarım alanlarındaki suyun dahi yönetilemediğini belirten Yıldırım, bunun sonucu olarak ülkenin en verimli ovalarından olan Çukurova’da suyun bittiğini açıkladı.
Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği’nin tam olarak 102 mahalleye yazı göndererek “su yok, ekim yapmayın” uyarısında bulunduğunu aktaran Yıldırım, “Suyun ancak meyve bahçelerine yeteceği, güzlük soğan, patates, sarımsak ve her türlü sebze ekiminin yapılmaması, ekim yapılırsa su verilemeyeceği ifade ediliyor. Çiftçiler ile yaptığım görüşmede suyun yönetilemediği belirtiyor. 2018 yılında sulama birlikleri ile ilgili yapılan yasa değişikliği sonucunda sulama birliklerine yöneticilerin atama ile göreve getirilmesi suyun yönetiminde ciddi sorunlara yol açtı. Bayramda 3-4 gün suyu tamamen kesen sulama birlikleri oldu. Çiftçiye, tarıma bu kadar yabancılar, düşünün. Tarım Bakanlığı verilerine göre tarımda su verimliliği yüzde 51. Neden oran yüzde 50’lerde. Çünkü suyu açık kanallardan tarlalara ulaştırırken kaybediyoruz. Oysa suyun barajdan kapalı sistemle taşınması, damlama, yağmurlama gibi modelleri kullanmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘ÜLKE ÇÖLE DÖNECEK, FİYATLAR ARTACAK’
Türkiye’de 23-24 milyon hektar tarım arazisinden hali hazırda 8 buçuk milyon civarındaki yarım arazisinin sulanabildiğine vurgu yapan Yıldırım,
“Sadece barajlardaki su değil, yeraltı suları da çok verimsiz ve kontrolsüz kullanılıyor. Birçok yerde 500-600 metreden su çekilerek tarla sulaması yapılıyor. Bunun da maliyeti oldukça yüksek zaten. Kuyuların ise büyük bölümü kaçak. Yeraltı suyu da yakın gelecekte tükenecek. Ülkeyi çöle çevirecekler. Türkiye’de su sorunu acilen masaya yatırılmalı ve bir çözüm üretilmeli. Yoksa ülke çöle dönecek, üretim azalacak, temel besin fiyatları yükselecek. En sonunda da gıdaya ulaşamayınca ithalata yöneleceğiz” dedi.
‘MEVCUT SU KULLANIMININ PLANLANMASI ŞART’
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise tarımdaki su sorununun yeni bir problem olmadığını söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bugüne kadar birçok çalışma yapsa da alınan kararların sahada bir karşılığı olmadığına dikkat çeken Suiçmez, Türkiye’de ‘su odaklı’ bir üretim planlamasının bulunmadığına, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün de bu anlamda küçük ölçekli sulama faaliyetlerinde eksiklik oluşturduğuna vurgu yaptı.
Tarım politikasının bir bütün olarak ele alınmasının önemli olduğunun da altını çizen Suiçmez, şöyle konuştu:
“Tarımın en büyük girdisi su. Dolayısıyla su olmadan tarımdan bahsetmek de söz konusu olamaz. Nitekim Türkiye’de üretilen neredeyse tüm sebzeler sulu tarım havzalarında yetişmektedir. Kuraklık etkisinin olduğu ortamda kuru tarım ile yapılan buğday için bile kış aylarında sulama takviyesinin yapıldığını gördük. Meyve bahçelerinde de sulama bir gereklilik şu aşamada. Ancak gel gör ki su yok. Buradaki sorun bütüncül bir tarım politikasının olmamasından kaynaklanıyor. Hükümetin kuru -sulu tarım olarak ayrı ayrı çiftçiye destek vermesi, sulama maliyetlerinin düşürülmesi, mevcut suyun kullanımının planlanması, tasarruflu sulama yöntemlerinden olan yağmurlama ve damlamanın bireysel olmaktan öte kamu yatırımları ile yaygınlaştırılması şart.”
‘TEMEL ÜRÜNLERE ULAŞAMAZ HALE GELECEĞİZ’
Suiçmez, Türkiye’de yapılan kuru tarım ürünlerinden buğday, hububat, bakliyat gibi ürünlerde dahi rekolte azalışları olduğuna vurgu yaparak, “Sulu tarım yapılan meyve ve sebzelerde de sulama yapılamayacak olması; meyve ve sebze gibi ürünlerde de kendimize yetemeyeceğimiz anlamına geliyor. Yani biz temel ürünlere; bir domatesi, salatalığı, maydanozu havucu yeterli miktarda yetiştirip tüketiciye ulaştıramaz hale geleceğiz. Ulaştırsak bile çok yüksek fiyat artışları ile karşılayacağız. Yani bir an önce sulama sorunu için adım atılmalı” dedi.
‘GIDA ÇİFTÇİNİN, HALKIN ELİNDEN ÇIKIYOR’
Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem de tarımda hibrit tohum ve kimyasal gübre kullanımının su ihtiyacını daha da artırarak fazla su tüketimine yol açtığına dikkat çekiyor.
Dolayısıyla bu durumun da mevcut suyun kullanımında ‘verimsizliğe’ yol açtığını kaydeden Erdem, “Öncelikle bu tarım tarzından vazgeçerek ekolojik tarım tarzına geçmemiz lazım. Ancak bu ülkede her şeyden önce çiftçilere destek verilmiyor. Üretimin artırılması, üreticinin desteklenmesi gerekirken bir yandan da sulama sorunu ile baş başa bırakılıyor çiftçi. Bu da çiftçinin üretimden kopmasına neden oluyor. Bu oldukça tehlikeli bir durum. Aslında gıda çiftçilerin ellerinden çıkıyor. Bu da gıdanın halkın elinden çıkıp gıda şirketlerine mahkûm olmak anlamına geliyor. Gıda emperyalist tekellerin eline geçmiş durumda ve halk üzerinde bir tehdit aracına dönüştürülüyor. Acilen üreticinin desteklenmesi gerek ve sulama sorununun önüne geçirerek çiftçinin ekim yapması sağlanmalı” ifadelerine yer verdi.
Artı Gerçek