Sosyal Medya

FÖŞ-POLEMİK:  “Kur rekabetçi değil” tatavasını kesin!

28 Haziran 2024

Her sabah ayyaş kafayla hangi ekonomi sitesini tıklasam, ya bir şirket, ya bir sektör, ya da ikisi birden mızmızlanıyor “Kur rekabetçi değil,………İhracat bıçak gibi kesildi…….Yakında fabrikayı kapatacağız…..Binlerce kişi işsiz kalacak…..”

Zaten kafam kırık, biraz  toz “meta” takılıp, YouTube’a dönüyorum:  “Kur patlayacak…..Ekonomik çöküş başladı…..Kurun altında kalacağız!!!”

Ulan Oğlum, Erdoğan Reis’im iktidara geldiğinden bu yana bu Valdesini en derin hürmetlerimle yanağından öptüğüm bu ekonomiyi batırmaya çalışıyorum, batmadı.  Tam Gri Listeden çıkmışız, her taraftan sıcak para yağıyor,  ihracat patlamış, cari açık daralıyor; şimdi mi batacak?

Neyse, dönelim “kur rekabetçi dğeil” yalanına. Aşağıdaki satırları harfine dokunmadan Yatırım Finans’ın Mayıs dış ticaret raporundan alıntıladım:

Dış Ticaret Açığı Mayıs’ta 6,5 milyar dolar oldu.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Mayıs’ta arındırılmamış rakamlar üzerinden;

  • İhracat yıllık bazda %11,3 artışla 24,1 milyar dolar
  • İthalat yıllık bazda %10,4 düşüşle 30,6 milyar dolar
  • Dış ticaret açığı yıllık bazda %48,0 düşüşle 6,5 milyar dolar
  • 5A24 döneminde dış ticaret açığı yıllık bazda %34,3 düşüşle 36,8 milyar dolar
  • Son 12 aylık dış ticaret açığı aylık bazda %6,4 düşüşle 87,1 milyar dolar

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlarla,

  • İhracat aylık bazda %9,6 artışla 23,0 milyar dolar
  • İthalat aylık bazda %9,6 düşüşle 27,6 milyar dolar
  • Dış ticaret açığı aylık bazda %52,0 düşüşle 4,6 milyar dolar

 

Nerde batıyoruz lan?  İhracat patlamış. Hem de bir numaralı müşteri Avrupa ekonomisi fena halde sendelerken..Hem de 2023 verilerine oldukça belirgin  katkı yapan İsrail ihracatının tamamını ve Rusya’ya ihracatın önemli bölümünü bu yıl kaybetmiş olmamıza rağmen.

Peki ihracatçı haksız mı yakınmakta?  Haklı tabii, çünkü yurt dışına daha az vergi kaçırabiliyor. Anlatayım.   Eğer ekonomiyi yakından takip ediyorsanız, benim gibi Washington Konsensusu’na göre pratik yapan emperyalist etki ajanlarına istihzayla bakan, sol tandanslı bir akım göreceksiniz. Bize göre, Türkiye’de halen enflasyonun 2 temel nedeni enflasyon beklentileri ve iç talebin arzdan daha hızlı genişlemesi. Andığım alternatif ekol, şirketlerin kar marjlarını yüksek tutarak enflasyona yol açtığını iddia eder. Haklıdır da, ama, bizim söylediğimizden hiç de farklı değildir. Çünkü “yüksek seviyede katılaşmış enflasyon beklentileri”   her ay fiyatların artacağını kestiren firmaların  maliyete bakmadan etikete zammı bastığı bir dünyayı tarif eder.

Zaten, Türkiye gibi KOBİ cenneti olan ve yarı-devletleştirilmiş telekom ve devletin kucağından kalkmayan bankacılık gibi sektörler dışında oligopoli yani kartel yapılanmalarının Anadolu panterinden nadir bulunduğu bir ekeonomide, firmalar “fiyat alıcısıdır”, yani fiyatı belirleme gücü yoktur.

Neyse, konuya dönelim, ihracatçı ağlıyor, çünkü TL değer kazanınca, kar marjları daraldı, İsviçre’de tuttuğu servetine bu sene ekleme yapamadı.

Ne bu ülkede, ne  dünyanın başka bir yerinde rekabetçi kurla kalkınan  ihracat sektörü yoktur. Çünkü, rekabetçi kur eşzamanlı olarak girdi maliyetlerinin de  artması anlamına gelir. Ayrıca kuru çok rekabetçi tutarsanız, ihracat yaptığınız ülkeler keriz değil, kendi firmalarını korumak için size gümrük vergisi salar.

 

Türkiye’de ihracatçının sorunu pahalı TL, yüksek faiz veya vergi değildir. Şirketi yöneten kabzımalların  verimli, yüksek teknolojili ve elemanına sahip çıkan üretim modellerini inatla benimsememeleridir. Bu zatlar, döviz hedging de yapmaz, çünkü hepsi Kıymetli Valdelerinin rahminden kur traderı olarak doğmuştur. Kaçak işçi çalıştırır, Kredi Garanti Fonundan aldıkları parayı lüks otoya yatırır,  devletten 10 türlü teşvik alar, tek kuruş yatırım yapmaz. Şirket 3 yıldır zarardadır, bu zatların 100 metre boyunda yatları da Monaco Limanı’nda.

Özel sektörün şikayet edecek hiç bir sorunu yok mu yani?  Herşey güllük gülistanlık mı?  Olur mu öyle şey?  Hukuk yok, devlet sadece yandaşlara ihale veriyor.  Mevzuat ve vergi yasaları tek bir şahsın sikinin keyfine göre sık sık değiştiği için şirketler sabit sermaye yatırımı yapmak istemiyor. Zaten yapıp kar etse, Mafya gelip malına çöküyor. Ama, bu konularda tek şikayet duyamazsınız. Çünkü duyarsanız,  anında o şirkete vergi müfettişi baskına gider. Yandaş medyada ağızlara sakız olur. Yetmedi mi?  Gece yarısı arabalarının önü kesilir, aslında polisin çok yakından tandığı, hatta konum attığı “kimliği belirlenemeyen şüpheliler”  sizi indirip eşşek sudan gelinceye kadar döver.

 

Konuyu TCMB’nin ”dövize müdahale ederek” suni kur oluşturduğu iddiasına kullanılmış tuvalet kağıdı muamelesi yaparak bitireyim. EVET!!! Hergün tonla döviz alıyor. Almasa, dolar/TL’ye 20’ye düşecek. Bunu mu istiyorsunuz?

Bu makaleyi okumaya sabrı ve kendi kendine düşünme diyalektiği olan Sade Vatandaş’a durumu şöyle özetleyeyim:  Bu kurdan ihracat yapamayan  fabrikayı kapatsın, onun israf ettiği kaynakları daha verimli şirketler kullansın. Sonra hepsi gidip toplu halde Schumpeter’in türbesinde birer mum yaksın.

Sıkma tatlı canını, okşa patlıcanını be Kardeş. Bu ekonomi batacak olsaydı, ben batırırdım.

 

 

FÖŞ

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları