Gündem
31 Mart sonuçlarına üç küçük parti yön verebilir
Yerel seçimlerde büyüme potansiyeli gösteren üç küçük parti kritik bazı bölgelerde sonucu lehte ya da aleyhte değiştirebilir. Uzmanlar Yeniden Refah, Zafer Partisi ve TİP'in gücünü değerlendirdi.
Yerel seçime yaklaşık bir ay kala adaylar arasındaki rekabetin dozu artıyor. Partilerin ittifakları veya iş birlikleri büyük oranda kesinlik kazanmış durumda. Yüksek Seçim Kurulu da kesin aday listelerini 3 Mart’ta açıklayacak.
Dikkatler ise daha çok 2019’da AKP’den alınan Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirler ile Cumhur İttifakı ile muhalefet oy oranlarının birbirine yakın olduğu, seçimin başa baş geçmesi beklenen illere çevrildi.
Son genel seçimde belli bir yüzdenin altında kalan, ancak büyüme potansiyeli gösteren küçük partilerin bu kez İstanbul veya başka bazı il veya ilçelerde birbirine yakın çıkabilecek sonuçlarda belirleyici olacağı tahmin ediliyor. Gözlemcilere göre bu partilerin 31 Mart oyları, 1 Nisan sonrasını şekillendirebilir.
Hangi partiler sonuçlara etki edebilir?
Peki bu yerel seçimde sonuçlara etki edebilecek potansiyeli olan partiler hangileri?
Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu’ya göre bu seçimde kimin kazanacağında belirleyici olabilecek üç parti Yeniden Refah Partisi (YRP), Zafer Partisi (ZP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) olarak sıralanıyor.
14 Mayıs seçimlerinde YRP yüzde 2,8; Zafer Partisi yüzde 2,23, TİP ise yüzde 1,8 oy almıştı.
Bunlardan TİP’in ülke çapında daha az yerde aday gösterdiği için etkisinin daha sınırlı kalmasını ve bu etkinin Hatay ile Ankara’nın Çankaya ilçesi gibi belli yerlerde olmasını bekleyen Uslu, YRP’nin ise tüm Türkiye’de gösterdiği adaylarla daha önemli bir rol oynayacağını söylüyor.
14 Mayıs parlamento seçimlerinin sürpriz yapan partilerinden olan YRP 1,5 milyonu geçen oy alarak TBMM’de 5 sandalyeye sahip olmuştu. Genel seçimlere Cumhur İttifakı altında giren YRP’nin yerel seçimler için AKP ile yaptığı görüşmelerden ise sonuç alınamamıştı.
YRP, 31 Mart’ta 30’u büyükşehir, 51’i il, 456’sı ilçe, 90’ı belde belediyesi olmak üzere toplam 617 belediye başkan adayı ile seçime girecek.
Uslu, YRP’nin tüm Türkiye’ye dağılan adayları ile seçimde daha etkili olma potansiyeli bulunduğunu ve daha çok Cumhur İttifakı’ndan oy alacağını söyleyerek diğer taraftan Zafer Partisi’nin de anketlere göre büyümekte olduğunun görüldüğünü ifade ediyor.
“Bu partiler Türkiye genelinde mutlaka seçim sonuçlarını değiştirecekler, diye bir öngörüde bulunmak yanlış olur. Seçim çevresi bazında konuşmak daha sağlıklı olur” diyen Uslu, YRP’nin ise ülkeye homojen dağılan adayları ile diğer iki partiden daha farklı konumda olduğunu aktarıyor.
Çeşitli anketlerde YRP ve Zafer Partisi’nin oyları 5 puan civarlarında görülüyor, TİP’in oyları ise yüzde 2-3 bandında seyrediyor.
Siyaset Bilimci Can Kakışım, küçük partilerin oy oranları ile ilgili olarak genel ve yerel seçim dinamiklerinin farklılığına dikkat çekiyor:
“Yerel seçimde tek bir aday kazandığı ve diğerlerinin hepsi kaybettiği için seçmenler oyları boşa gitmesin diye kazanma şansı yüksek adaya oy vermeyi tercih edebiliyor. Genel seçimde ise az oy alacağını bilmesine rağmen ’10 vekilden birisi de bizim partiden olsun’ denilerek oy verilebiliyor. O nedenle küçük partiler genel seçimde daha çok oy alabiliyor.”
Kakışım, bununla birlikte bazen seçmenin büyük partilere mesaj vermek için yerel seçimi bir araç olarak kullanarak kızgın AKP seçmeninin YRP’ye ya da kızgın CHP’linin TİP’e ya da İYİ Parti’ye oy verebildiğini söyleyerek ancak bunun bu seçimde az oranda olacağını düşünüyor. Kakışım, bu nedenle seçimlere az süre kala güçlü adaylar etrafında bir toplanma olmasını ve küçük partilerin oylarının biraz daha düşmesini bekliyor.
Küçük partilerin etkisi nerelerde daha büyük?
TBMM’nin birkaç gün içinde kapanmasıyla birlikte tüm milletvekillerinin bölgelerine giderek seçim yarışına girmesi ve son bir ayda kampanyaların yoğunluk kazanması beklenirken küçük partilerin oylarının daha etkili olabileceği yerler farklılık gösteriyor.
Uslu, bu partilerin oylarının Konya, Kahramanmaraş, İzmir ya da Muğla gibi sonucu önceden belli olan bazı yerlerde önemli olmayacağına dikkat çekerek “Bu gibi yerlerde küçük partilerin oyları oranları etkileyecek ama sonucu değiştirmeyecek. Ama mesela Ankara, İstanbul gibi rekabetin yaşandığı yerlerde bu partilerin her biri önemli sonuçlar üretebilir” diyor.
İstanbul İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum arasında şu anda son anketlere göre makası çok açık olmayan bir yarışa sahne oluyor. İmamoğlu 2019’daki ilk seçimde ipi sadece 800 bin oy farkı ile göğüslemişti.
Kakışım, İstanbul için YRP ve ZP’nin etkisini önemli gördüğünü ifade ederek Yeniden Refah’ın yükselen ivmesiyle şu anda İstanbul’da Türkiye’nin genelinden daha çok oya sahip olduğunu anımsatıyor. Normalde bu partilerin yerelde genel seçimden daha düşük oy almasının beklendiğini ama şu anda genel seçim olsa YRP’nin yüzde 5-6’lara ulaşabileceğini belirten Kakışım, bu nedenle 31 Mart’ta YRP’nin İstanbul’da yüzde 3-3,5 oy bandına ulaşmasını sürpriz görmüyor.
Ümit Özdağ’ın genel başkanlığını yaptığı ZP’nin adayı eski Ülkü Ocakları Başkanı Azmi Karamahmutoğlu’nun ise CHP içindeki bazı küskün ulusalcıların ya da MHP’lilerin oyunu toplayabileceğini söyleyen Kakışım, Karamahmutoğlu’nun İYİ Parti’nin adayı Buğra Kavuncu’dan daha çok oy alabileceğini kaydediyor.
Kakışım, YRP ve ZP’nin oy potansiyellerine rağmen İstanbul ya da Ankara’da sorucu etkileme güçlerini sınırlı görerek, bunu şöyle açıklıyor:
“Bu partilerin alacakları oyun İstanbul ve Ankara’da tabloyu değiştirmeye yetmeyeceği düşüncesindeyim. Çünkü bıçak sırtı bir durum yok. Ankara’da zaten Mansur Yavaş için bir riski kimse görmüyor, İstanbul’da da aslında ben İmamoğlu’nun icraatları ile AKP tabanından teveccüh göreceğini ve zorluk yaşamayacağını düşünüyorum.”
1 Nisan ve sonrası için senaryolar
Siyasi partiler 1 Nisan ve sonrası için ortaya çıkabilecek farklı senaryolara da hazırlanıyor.
Uslu, tüm partiler için standart bir yorumda bulunmanın yanıltıcı olabileceğini ancak şu anda küçük partilerin yükselme potansiyellerinin dünyadaki diğer bazı örneklere benzediğini söylüyor:
“Bu partiler diğer ülkelerde de önce anketlerde göründüler. Sonra yavaş yavaş böyle ister yerel ister genel seçimlerde varlıklarını hissetmeye başladık. Bir süre sonra belediyeler kazanmaya, meclise girmeye başladılar. Arkasından da iktidar ortağı ya da iktidar alternatifi olmaya başladılar. Bence şimdi Türkiye’de de benzer süreç yaşanıyor.”
Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nı “büyük sağ ittifaka” dönüştürmek istediği yorumlarının yapıldığı bugünlerde küçük partilerin geleceği de ayrı önem kazanıyor.
Kakışım, küçük partilerin yerel seçimde sonucu kökten etkileme ihtimallerini düşük görmekle birlikte 31 Mart sonrası siyasetinde önemli olacaklarını düşünüyor.
“Bu partiler bundan sonraki süreçte Türkiye siyasetinde önemli bazı değişimlerin gelmekte olduğunu göstermesi bakımından bence kritik” diyen Kakışım, YRP’nin aday çıkarmasının sağ partilerin yarattığı sinerjiyi kırması açısından önemli olduğunu ve oluşturulmaya çalışılan “yerli ve milli blok” algısının yıkıldığını belirtiyor. Kakışım, AKP’nin aynı kökenden geldikleri YRP ile ilgili “sıkışmışlık” yaşadığını da sözlerine ekliyor.
Uslu, Ankara ve İstanbul’u alarak oylarını yeniden yüzde 50’ye çeken bir Cumhur İttifakı için 31 Mart sonrası “siyasi kartel” oluşturma ihtimaline daha önce de dikkat çektiğini hatırlatarak ancak YRP’nin bu oyun planını nasıl bozduğunu şöyle anlatıyor:
“Seçim sonrası için bazı üyeleri dışarıdan bazıları içerden, sağcı partilerden oluşan bir siyasi kartelden bahsetmiştim. Şimdi bu tablonun önünde iki engel var. Birincisi YRP’nin ittifaktan kopmuş olması. Şu anda YRP’siz Cumhur yüzde 50’nin altına düştü. Aslında Cumhur İttifakı çatladı diyebiliriz. İkincisi YRP olmadan Cumhur’un Ankara ve İstanbul’u alması zor görünüyor. Bu iki şehri alamamış ve toplam oy oranı da 40’ların biraz üzerinde kalmış bir Cumhur İttifakı’nın kartel oluşturabilme ihtimali de azalır.”
14 Mayıs seçimlerine Millet İttifakı’na destek olarak giren ancak umduklarını bulamayan Gelecek Partisi, DEVA ve Saadet Partisi gibi partilerin yerel seçimdeki oy oranları sonuçları etkileyecek kadar beklenmiyor, ancak seçim sonrasındaki yol haritaları için belirleyici olabilir.
Bu partilerin 31 Mart’ta biraz da kendilerini ölçeceğini söyleyen Uslu, “Çok düşük oyda kalırlarsa bu sefer Meclis’teki varlıkları da sıkıntılı ve tartışmalı hale gelebilir. Çünkü seçmen tabanı çok zayıf olup da parlamentoda çok güçlü bir gruba sahip olmak aynı anda çok olabilecek şey değil” yorumunu yapıyor.
1 Nisan sonrasındaki siyasetin nasıl şekilleneceğini bu partilerin performanslarının da etkileyeceğini söyleyen Uslu, “Belki bazı partiler iyice büyüyecek, bazı partiler çok sert iç tartışmalar yaşayacak, belki bazıları birleşecekler. Yani düşünün ki bindelik rakamlarda oy almış 3-4 tane parti; hala bir inatla siyaset yapmaya devam edecek mi yoksa gelin birleşelim mi diyecekler?” sorusunu yöneltiyor.
Bu arada 1 Nisan sonrası bu partiler arasında geçmişte Gelecek Partisi ile Saadet Partisi’nin yaptığı gibi TBMM’de ortak grup kurma çalışmaları da yeniden gündeme gelebilir.
DW Türkçe