Piyasa
IMF küresel büyüme tahminini yükseltti, Türkiye büyüme tahminini değiştirmedi
Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,1’den yüzde 3,2’ye yükseltti. IMF, Dünya Ekonomik Görünüm…
Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,1’den yüzde 3,2’ye yükseltti.
IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun nisan sayısını “İstikrarlı ama Yavaş: Ayrışmanın Ortasında Dayanıklılık” başlığıyla yayımladı.
Raporda, ekonomik aktivitenin 2022-2023’teki küresel dezenflasyona karşın şaşırtıcı derecede dayanıklı olduğu, küresel enflasyon 2022 ortasındaki zirvesinden gerilerken “ekonomik aktivitenin stagflasyon ve küresel resesyon uyarılarına meydan okuyarak istikrarlı bir şekilde büyüdüğü” aktarıldı.
Raporda, istihdam ve gelirlerdeki büyümenin istikrarlı bir seyir izlediğine işaret edilerek, bu durumun beklenenden fazla hükümet harcamaları ve hanehalkı tüketimi de dahil olmak üzere destekleyici talep gelişmeleriyle özellikle iş gücüne katılımda beklenmedik bir artışın ortasında arz yönlü bir genişlemeyi yansıttığı kaydedildi.
Enflasyonun hedeflenen seviyelere yaklaştığı ve merkez bankalarının birçok ekonomide politika gevşemesine yöneldiği aktarılan raporda, yüksek vergiler ve azalan hükümet harcamalarıyla yüksek kamu borcunu frenlemeyi amaçlayan maliye politikalarının sıkılaştırılmasının büyüme üzerinde baskı oluşturmasının beklendiği ifade edildi.
Büyümenin bu yıl ve gelecek yıl aynı hızda devam etmesi öngörülüyor
Dünya ekonomisinin geçen yıl yüzde 3,2 büyüdüğü, büyümenin 2024 ve 2025 yıllarında da aynı hızla devam etmesinin öngörüldüğü vurgulanan raporda, bu yıla ilişkin büyüme tahmininin ocak ayında yayımlanan tahmine kıyasa 0,1 puan yukarı yönlü revize edilerek yüzde 3,1’den yüzde 3,2’ye çıkarıldığı, gelecek yıla ait tahminin de yüzde 3,2 olarak sabit tutulduğu kaydedildi.
Büyüme hızının tarihsel standartlara göre düşük olduğuna dikkat çekilen raporda, bunun hem borçlanma maliyetlerinin hala yüksek olması ve mali desteğin geri çekilmesi gibi kısa vadeli faktörlerden hem de Kovid-19 salgını ile Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının etkileri, verimlilikteki zayıf artış ve artan jeoekonomik ayrışma gibi uzun vadeli faktörlerden kaynaklandığı ifade edildi.
Küresel görünüme yönelik riskler artık genel olarak dengelendi
Raporda, küresel manşet enflasyonun 2023’teki yıllık ortalama yüzde 6,8’den seviyesinden 2024’te yüzde 5,9’a ve 2025’te yüzde 4,5’e düşmesinin beklendiği dile getirilerek, gelişmiş ekonomilerin enflasyon hedeflerine yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerden daha erken ulaşacağının öngörüldüğü bildirildi.
Bundan 5 yıl sonraki küresel ekonomik büyüme tahmininin yüzde 3,1 ile son yılların en düşük seviyesinde olduğuna işaret edilen raporda, orta ve düşük gelirli ülkelerde daha yüksek yaşam standartlarına ulaşma hızının yavaşlamasının küresel ekonomik eşitsizliklerin devam ettiğine işaret ettiği değerlendirmesine yer verildi.
Raporda, küresel görünüme yönelik risklerin artık genel olarak dengelendiği, Ukrayna’daki savaş ile Gazze ve İsrail’deki çatışmalar dahil olmak üzere jeopolitik gerilimlerden kaynaklanan yeni fiyat artışlarının iş gücü piyasalarının hala sıkı olduğu bir ortamda kalıcı çekirdek enflasyonla birlikte faiz oranı beklentilerini artırabileceği ve varlık fiyatlarını düşürebileceği uyarısı yapıldı.
Büyük ekonomiler arasında enflasyonla mücadele hızlarındaki farklılıkların da finansal sektörleri baskı altına alan döviz hareketlerine neden olabileceğine işaret edilen raporda, Çin’de ise sorunlu emlak sektörüne kapsamlı bir müdahale yapılmaması halinde büyümenin duraklayabileceği ve bunun ticaret ortaklarına zarar verebileceği belirtildi.
Türkiye ekonomisinin büyüme tahminleri sabit tutuldu
Ülkelerin ekonomik büyüme tahminlerinin de paylaşıldığı raporda, Türkiye ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminleri değiştirilmedi.
Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1 ve gelecek yıl yüzde 3,2 büyümesi beklenen IMF raporunda, parasal sıkılaşmanın sona ermesi ve tüketimin toparlanmaya başlamasıyla birlikte 2024’ün ikinci yarısında ekonomik aktivitenin güçlenmesi öngörüldü..
Enflasyon tahmini ise bu yıl için yüzde 59,5 ve gelecek yıl için yüzde 38,4 olurken, ülkede işsizlik oranın bu yıl ve gelecek yıl yüzde 9,6 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiği aktarıldı
ABD ekonomisinin büyüme tahmini yükseltildi, Avro Bölgesi’nin düşürüldü
ABD ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin 2024 yılı için yüzde 2,1’den yüzde 2,7’ye yükseltildiği raporda, ülke ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini ise yüzde 1,7’den yüzde 1,9’a çıkarıldığı ifade edildi.
Raporda, Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin ise bu yıl için yüzde 0,9’dan yüzde 0,8’e ve 2025 yılı için yüzde 1,7’den yüzde 1,5’e düşürüldüğü kaydedildi.
Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahminin bu yıl için yüzde 0,5’ten yüzde 0,2’ye ve gelecek yıl için yüzde 1,6’dan yüzde 1,3’e indirildiği belirtilen raporda, Fransa ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin ise bu yıl için yüzde 1’den yüzde 0,7’ye ve gelecek yıl için yüzde 1,7’den yüzde 1,4’e düşürüldüğü aktarıldı.
Raporda, İtalya ekonomisine ilişkin büyüme tahmini 2024 yılı için yüzde 0,7 olarak korunurken, gelecek yıl için yüzde 1,1’den yüzde 0,7’ye indirildi.
İspanya ekonomisine ilişkin büyüme tahminin ise bu yıl için yüzde 1,5’ten yüzde 1,9’a çıkarılırken gelecek yıl için yüzde 2,1’de sabit tutulduğu belirtilen raporda, İngiltere ekonomisinin büyüme beklentisinin de bu yıl için yüzde 0,6’dan yüzde 0,5’e ve gelecek yıl için yüzde 1,6’dan yüzde 1,5’e düşürüldüğü kaydedildi.
Çin ekonomisinin büyüme beklentisi sabit bırakıldı
Raporda, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülke ekonomileri grubunda ise Çin ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin bu yıl için yüzde 4,6 ve gelecek yıl için yüzde 4,1 olarak korunduğu aktarıldı.
Hindistan ekonomisinin bu yıla dair büyüme beklentisinin yüzde 6,5’ten yüzde 6,8’e yükseltildiği belirtilen raporda, ülke ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmininin ise yüzde 6,5’te sabit tutulduğu kaydedildi.
Raporda, Rusya ekonomisine ilişkin büyüme tahminin ise bu yıl için yüzde 2,6’dan yüzde 3,2’ye, gelecek yıl için de yüzde 1,1’den yüzde 1,8’e yükseltildiği bildirildi.
IMF’den merkez bankalarına ‘finansal kırılganlık’ uyarısı
IMF, Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun Nisan 2024 sayısını “Son Aşama: Finansal Kırılganlıklar ve Riskler” başlığıyla yayımladı.
Küresel finansal koşulların, ekim sayısının yayımlanmasından bu yana rahatladığına işaret edilen raporda, dünyanın birçok yerinde beklenenden iyi gelen ekonomik veriler karşısında, küresel ekonominin yumuşak inişe geçeceğine olan güvenin arttığı belirtildi.
Raporda, yatırımcılar ve merkez bankalarının enflasyonu merkez bankalarının hedeflerine geri döndürmek için yeterince kısıtlayıcı parasal koşullar yarattığına inanıldığından, para politikasının gelecek çeyreklerde gevşemesinin beklendiği ifade edilerek, “Ancak küresel enflasyonun ısrarla bu hedeflerin üzerinde kalması bu söylemi zorlayabilir ve istikrarsızlığı tetikleyebilir. Bazı ülkelerde çekirdek enflasyon göstergelerinde son dönemde yaşanan dalgalanmalar, enflasyonla mücadele çabalarının henüz tamamlanmadığını hatırlatıyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Finansal sistemde yüksek faiz oranlarıyla ortaya çıkan çatlakların, şu ana kadar daha fazla kırılmadığı vurgulanan raporda, gelişmekte olan başlıca piyasalardaki finans ve dış sektörlerin faiz oranlarındaki yükseliş boyunca dirençli olduklarını kanıtladığı, geçen yıl ABD ve İsviçre’deki banka iflaslarının sistemin diğer bölümlerine yayılmadığı ve çoğu finans kuruluşunda dayanıklılığın devam ettiği kaydedildi.
Raporda, bu nedenle yakın vadeli finansal istikrar risklerinin gerilediğine ve gelecek yıl küresel büyüme üzerinde daha az aşağı yönlü risk olduğuna vurgu yapılarak “Ancak enflasyondaki düşüş sürecinin son aşaması, kısa vadede göze çarpan birkaç finansal kırılganlık nedeniyle karmaşık hale gelebilir.” ifadesi kullanıldı.
Bazı bankalar için ticari gayrimenkul uyarısı
Ticari gayrimenkul (CRE) fiyatlarının, artan faiz oranları ve Kovid-19 salgını sonrasındaki yapısal değişiklikler nedeniyle geçen yıl dünya genelinde reel anlamda yüzde 12 düşüş gösterdiğine değinilen raporda, en büyük düşüşlerin ABD ve Avrupa ofis sektörlerinde görüldüğü aktarıldı.
Raporda, bankaların CRE kayıplarını karşılama konusunda iyi bir konumda görünmelerine rağmen, bazı ülkelerin bankalarının büyük miktarlarda CRE kredisi tutması nedeniyle özellikle bu alandaki kredilerin yoğunlaşması durumunda daha fazla sıkıntı yaşayabileceğinin altı çizildi.
Muhtemelen küresel faiz artırım döngüsünün sona yaklaştığına dair artan iyimserliğin bir yansıması olarak volatilitenin çoğu varlık sınıfı için son yılların en düşük seviyelerine gerilediği kaydedilen raporda, “Büyük enflasyon sürprizleri yatırımcı duyarlılığını aniden değiştirebilir, varlık fiyatlarındaki oynaklığı hızla azaltabilir ve finansal koşullarda keskin bir sıkılaşmaya yol açabilir.” ifadesine yer verildi.
Raporda, son aşama boyunca orta vadeli kırılganlıkların arttığı belirtilerek, gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalarda hem kamu hem de özel borçların birikmeye devam etmesinin olumsuz şokları şiddetlendirebileceği ve gelecekte büyümeye yönelik aşağı yönlü riskleri kötüleştirebileceği vurgulandı.
Temerrütlerin yükselişte olmasına rağmen, kurumsal borçlanmadaki büyümenin öncekilere göre daha hızlı toparlandığına işaret edilen raporda, özel kredilerin bu eğilimin artmasına yardımcı olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, bankaların çoğunun geçen yılki iflaslardan bu yana dayanıklılık gösterdiği ancak ileriye bakıldığında, toplam varlıkları 33 trilyon dolar veya küresel bankacılık varlıklarının yüzde 19’u olan bankaların, 5 temel risk göstergesinden en az üçünü ihlal ettiği ve bunların çoğunu Çin ve ABD bankalarının oluşturduğu kaydedildi.
“Merkez bankaları erken parasal genişlemeden kaçınmalı”
Merkez bankalarının, erken parasal genişlemeden kaçınması gerektiği vurgulanan raporda, “Finansal koşulların gevşemesine katkıda bulunabilecek ve enflasyondaki düşüşün son aşamasını zorlaştırabilecek politika faizi indirimlerine ilişkin aşırı iyimser piyasa beklentilerine karşı uygun şekilde direnmeli.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, enflasyonun düşürülmesinde kaydedilen ilerlemenin, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde hedefe doğru ilerlediğini göstermesi için yeterli olduğu durumlarda, merkez bankalarının kademeli olarak daha tarafsız bir politika duruşuna geçmesi gerektiğinin altı çizildi.
Yetkililerin borç kırılganlıklarını kontrol altına alma çabalarını güçlendirmesi gerektiğine işaret edilen raporda, denetleyici ve düzenleyici otoritelerin bankaların ve banka dışı finans kuruluşlarının ticari ve konut amaçlı gayrimenkullerdeki zorluklara ve kredi döngüsündeki krize karşı dayanıklı olmalarını sağlamak için uygun araçları kullanması gerektiği vurgulandı.
Siber saldırılardan kaynaklanan kayıpların çoğunun mütevazi düzeyde olmasına rağmen, aşırı kayıp riskinin arttığına değinilen raporda, “Siber olaylar bugüne kadar sistemik olmasa da hassas verilere maruz kalması, yüksek yoğunlaşma ve teknolojik ve finansal birbirine bağlılığı nedeniyle finansal sistemi ciddi şekilde tehdit ediyor.” ifadesi yer aldı.
Bir siber güvenlik stratejisinin etkili düzenleme ve denetim kapasitesinin yanı sıra siber olayların daha iyi raporlanmasıyla birlikte finans sektörünün siber direncini güçlendirebileceği kaydedilen raporda, finansal şirketlerin siber olaylar karşısında operasyonel kalabilmek için müdahale ve kurtarma prosedürleri geliştirmesi ve test etmesi gerektiği de aktarıldı.