Para Politikasi
TCMB, PPK toplantı özetini yayımladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, para politikasındaki sıkı duruşunu yineledi.
TCMB’nin 20 Ağustos 2024 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, para politikasında kararlı duruşun; yurt içi talepte dengelenme, TL’de reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşe sebep olacak ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğine vurgu yapılarak, “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” ifadelerine yer verildi.
PPK özetinde şu ifadelere yer verildi:
“Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasalarındaki sıkılık zayıflamaya başlamış ve arz talep dengesindeki normalleşme eğilimi sürmüştür. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,0 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken, ABD’de açıklanan son enflasyon verileri hizmet sektöründeki fiyat katılığının zayıflamaya başladığına işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, faiz indirim sürecine giren gelişmiş ülke merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamı ve hizmet enflasyonuna dair son gelişmeler faiz indirim beklentilerini güçlendirse de gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim sürecinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler ve finansal piyasalarda ağustos ayında yaşanan oynaklık ile birlikte risk iştahı zayıflamış ve GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışları gözlenmiştir.”
“Enflasyon ve kur beklentilerindeki gerilemenin ve yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası (TL) varlıklara yöneliminin etkisiyle piyasada dönemsel olarak oluşan likidite fazlası mevduat faiz oranlarında belirleyici olmaya devam etmektedir. TL mevduat faizleri, 26 Temmuz haftasından bu yana 55 baz puan gerileyerek, 9 Ağustos haftası itibarıyla yüzde 55,20 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 67 baz puan azalarak yüzde 58,57 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 26 baz puan artarak yüzde 74,59 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, yatay seyrini sürdürerek yüzde 43,48 seviyesinde oluşmuştur. Son dönemde, kampanyalı satışların etkisiyle dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 9 Ağustos itibarıyla yüzde 55,06 seviyesinde gerçekleşmiştir.”
“Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 26 Temmuz haftasından bu yana artarak yüzde 1,68 seviyesinden 9 Ağustos itibarıyla yüzde 2,27 seviyesine gelmiştir. Söz konusu artışta bireysel kredi kartları bakiyesinin büyüme oranındaki yükselme etkili olmuştur. Aynı dönemde TL ticari krediler sınırlı büyümeye devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 0,21 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, TL ticari kredi büyümesine kıyasla daha güçlü seyretmeye devam etmekle birlikte büyüme kısıtlarının etkisiyle yüzde 1,95 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarındaki çözülmeyi hızlandıracak yönde atılan adımların etkisiyle bu hesaplardaki hızlı gerileme ile TL mevduata olan talep devam etmektedir. Diğer yandan, KKM yenilemelerinin azalmasıyla birlikte YP mevduatlarda sınırlı bir artış görülmüştür.”
“Likidite fazlası, zorunlu karşılıklar ve son PPK döneminde genişletilen araç seti kullanılarak sterilize edilmektedir. Bu kapsamda gerekli görülen gün ve saatlerde ek TL depo alım ihalelerine başlanmıştır. Buna ilave olarak, 2 ve 13 Ağustos tarihlerinde TL karşılığı döviz swap ihaleleri düzenlenmiştir. Son olarak, diğer para piyasalarında banka ve banka dışı finansal kuruluşlardan gecelik vadede kotasyon yoluyla borç alma işlemleri yapabilmek amacıyla Takasbank para piyasasına kotasyon girilmeye başlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, önceki PPK toplantı haftasından bu yana 2,22 milyar ABD doları artarak 9 Ağustos 2024 itibarıyla 150,23 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) son PPK döneminde küresel finansal piyasalarda yaşanan oynaklığın da etkisiyle sınırlı yükseliş kaydederek 19 Ağustos 2024 itibarıyla 266 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 19 Ağustos itibarıyla yüzde 10,60 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,0 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,62 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 0,60 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.”
“Tüketici fiyatları temmuz ayında yüzde 3,23 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 9,82 puan düşüşle yüzde 61,78 olarak gerçekleşmiştir. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla yüzde 60,31 ve yüzde 60,23 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde temel mallar başta olmak üzere tüm grupların yıllık enflasyona katkısı düşmüştür. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu önceki aya kıyasla yükselmiştir. Bu gelişmede, maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının yanı sıra mevsimsel eğilimlerinin aksine artış sergileyen taze meyve ve sebze fiyatlarının etkisi belirgin olmuştur.”
“Ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,3 ve 0,2 puan sınırlı miktarda yukarı yönlü güncelleme ile yüzde 43,3 ve yüzde 25,6 olmuştur. On iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi yüzde 30,0’dan 1,3 puan düşüşle yüzde 28,7’ye gerilemiş, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 19,3 seviyesinde sabit kalmıştır. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,7 seviyesinde ölçülmüştür. Enflasyon beklentilerinin mevcut seviyeleri enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında haziran ayında yüzde 56,2 olan firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, temmuz ayında yüzde 55,0’a gerileyerek sınırlı iyileşme göstermiştir. Hanehalkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde ise aynı dönemde yüzde 71,49’dan yüzde 71,98’e sınırlı bir artış gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını vurgulamıştır.”
“Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”