Çetin Ünsalan: Faiz sonrası kredi umudu
27 Aralık 2024Merkez Bankası yılın son para kurulu toplantısında 250 baz puanlık ya da daha doğru tanımıyla yüzde 2,5 oranında bir faiz indirimine gitti. Çok büyük bir değişiklik olur mu, şüpheliyim.
Öncelikle para piyasaları açısından 200 baz puana kadar fiyatlandığını düşünürseniz, anormal hareketler beklememek gerekir. Çünkü bu bir faiz indirim süreci anlamına gelmiyor. Sadece yıl bitmeden, yılın başındaki açmazlardan dolayı yapılamayacak bir hamlenin niyet tadında ortaya konulması manasını taşıyor.
Nitekim kurda da yukarı ya da aşağı yönlü çok büyük bir hareket olmadı. Bir miktar gevşeme de rezervlerdeki gerilemeyle birlikte okunduğunda hamle yapıldığını bize anlatıyor. İşin gerçeğini herkes bildiği için zaten anormal bir durum da beklenmiyordu.
Bir miktar beklentinin üstünde indirim yapılsa da ekstra bir tablo yok. Dönelim reel sektöre… Bu faiz indiriminin ardından TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere, krediler ile ilgili beklentilerini açıkladılar.
Açıkçası bunun bir temenniden öteye gideceğini sanmıyorum. Zira birincisi bilançolar açısından değişen bir durum yok, yani bir firma riskli ise riskli, değilse değildir. Ayrıca bir faiz indirimi döngüsünün başlamayacağı da açık.
Bu maliyetlerle, bilançosu düzgün olan ise zaten isterse krediye ulaşır. Bankalara kredi diye dönmek yerine, bence asıl reel sektör faaliyet dışı kârlar peşinde koşmaktan vazgeçecek mi, bunun yanıtını bulmak lazım.
Ayrıca enflasyonun yılın başında yukarı yönlü baskılanması için de bir dizi neden sayılabilir. Başta maliyetler olmak üzere, kamu eliyle yapılan yeniden değerleme farklarıyla başlayan artışlar, enflasyonu yukarı yönlü itecektir.
Elbette gerçeğin bu olması, bunun TÜİK tarafından rakamlara yansıtılıp yansıtılmayacağı sorusunun yanıtını bilmeyi gerektirmiyor. Fakat kimse zaten artık açıklanan verilere dikkat etmiyor. Aksine piyasada yaşananlar üzerinden pozisyon alıyor.
Bu nedenle yüzde 45 sene sonu öngörüsü gerçekleşse bile, hem tüketici, hem de üretici bazında bunun çok üstlerinde bir pozisyon olduğunu biliyoruz. Nitekim finans piyasaları dışında Merkez Bankası’nın araştırmasına baktığınızda, reel sektörün 12 ay sonrası enflasyonu da, tüketicinin enflasyonu da, bu yıl açıklanacak olanın üzerinde.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda kredi mekanizmasının zannedildiği gibi rahatlamayacağını öngörebiliriz. Bu nedenle reel sektör finansman ihtiyacını daha farklı bakış açıları konuşarak ele almak durumundadır.
Bunun adresi anlamlı projeler üretmek, verimlilik hesaplarına yönelmek, iyileştirmeleri, işçilik maliyetinin dışında da aramak gibi bir dizi gerçek anlamda yapısal değişimler göstermek durumundadır. Olur mu bilmiyorum, emin de değilim. Çünkü reel sektörün bu kıvama gelmesi için, önce ekonomi yönetiminin müflis esnaf gibi para aramaktan vazgeçmesi gerekiyor.