Gündem
Gustavo Medeiros/Ashmore: Türkiye’ye sahalara geri döndü
Şimdilik reformların uzun vadeli yapısal büyümeye yol açıp açmayacağını söylemek için henüz çok erken. Ancak işaretler olumlu ve Ashmore gibi gelişen piyasa yatırımcıları için Türkiye’ye geri dönmek güzel.
Ashmore Fon Yönetim Ailesi araştırma direktörü Gustavo Medeiros Financial Times için kaleme aldığı incelemede Türk mali varlıklarının uzun bir aradan sonra yeniden Gelişmekte Olan Piyasalara yatırım yapan fonların radarına girdiğini tespit etti. Türkiye, eğer Ekonomik İstikrar Programı’nı sürdürürse, daha fazla finansal yatırım cezbedebilir. Ancak, Erdoğan’ın sık U-dönüşleri hala bir kaygı unsuru.
İnceleme şunları kaydediyor:
Gelişmekte olan piyasa yatırımcıları için Türkiye’den gelen sinyallerde belirgin bir değişiklik var. Bir dizi reform, ülkeyi yerel para birimi varlıkları yatırım yapabilir olan ülkeler evrenine geri getirdi. Yıllardır düşük faiz oranlarıyla devlet öncülüğündeki kredi genişlemesini birleştiren ilme aykırı politikalar, yüksek enflasyona ve liranın çok kırılgan olmasına yol açtı. Sonuç olarak, Türk yerel varlıkları, gelişmekte olan piyasa yatırımcıları için kaçınılması gereken bir portföy pozisyonu haline geldi.
Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023’te yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bu radikal politika duruşu yön değiştirdi. Merkez bankasının yönetimine teknokratların ve maliye bakanı olarak da Mehmet Şimşek’in getirilmesi, çok ihtiyaç duyulan parasal ve mali ortodoksluğa (gelenekselliğe) dönüşün başlaması anlamına geliyordu.
Lira, Mart ve Temmuz 2023 arasında yüzde 38 değer kaybetti. Daha sonra, para birimini sabitlemek ve Mayıs 2023’te yüzde 75’e ulaşan enflasyonu kontrole almak için merkez bankası (TCMB), makro ihtiyati ayarlamalar yaparak faiz oranlarını dokuz ayda yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye yükseltti. Kredi koşullarının daha da sıkılaştırılmasına yönelik politikalar da hayata geçirildi.
Nihayetinde, enflasyonda keskin bir düşüş yaşandı. Bu haziran ayında aylık enflasyon yüzde 1,6’ya düştü (bu, yıllık bazda yüzde 21,6’ya denk geliyor), bizim görüşümüze göre bu oran muhtemelen yeni normal olacak. Enflasyonun bu seviyelerde istikrar kazanması Türkiye’nin reel faiz oranının yüzde 20 civarına gelmesini sağlayacaktır.
Daha istikrarlı enflasyon, liranın istikrarı için hayati önem taşıyor; bu da yerel halkta “liraizasyon” iştahını yükseltirken, yabancı yatırımcıların piyasaya girişini teşvik ediyor. Gerçekten de paranın değer kaybı ve yüksek faiz oranları, cari açığı 2023’ün ilk çeyreğinde GSYH’nin yüzde 5,5’inden bu yılın aynı döneminde yüzde 2,8’e getirdi; turizm gelirlerinin yaz aylarında 2023’e nazaran artması bekleniyor.
Merkez bankasının sıkılaştırmasının yanı sıra maliye bakanı mali konsolidasyon için bastırıyor. Bu amaçla 2023 yılında kamu hizmetleri fiyatlarına ve tüketim vergilerine yapılan zamlar, liradaki değer kaybının yanı sıra kısa vadede enflasyon sorununu daha da kötüleştirdi.
Ancak yeni vergi tedbirleri, enflasyonu düşürücü olma eğiliminde olan doğrudan vergilere odaklanıyor. Bütçe açığının azaltılması, önümüzdeki yıllarda kamu görevlilerinin maaşlarının dondurulması gibi bazı sert önlemleri de içerecek.
Geçmişteki pek çok yanlış başlangıcın ardından Erdoğan’ın bu ortodoks politikalar konusunda “U dönüşü” yapıp yapmayacağı sorusu hala varlığını sürdürüyor. Ancak bu kez reformlar sağlam temellere dayanıyor gibi görünüyor. Bizim görüşümüze göre Erdoğan, lira istikrarının artık popülerliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu anlıyor.
Yakın geçmişteki alışılmışın dışındaki görüşlerine rağmen Erdoğan “ortodoksluğun” GSYİH üzerindeki olumlu etkisine yabancı değil. Erdoğan’ın iktidardaki ilk on yılı boyunca, yani 2012’ye kadar, makul para ve maliye politikası izleyerek, yabancı yatırımlarda büyük bir artışı teşvik etti. Bu dönemde ekonomi reel olarak yüzde 64; kişi başına düşen GSYİH de yüzde 43 oranında arttı.
Erdoğan’ın tarihi ileriye giden yola dair ipuçları sunabilir. 2002-2012 büyüme sıçraması, 1999 IMF öncülüğündeki reformların ardından Türkiye ekonomisinde meydana gelen yapısal değişikliklerin ardından gerçekleşti. Reformlar başlangıçta başarılı oldu ve karlı trading fırsatları sağladı.
Ancak dotcom balonu sırasında gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışları, yerel siyasi istikrarsızlıkla birleştiğinde, reformların tam olarak uygulanacağına olan güveni azalttı ve 2001krizi patlak verdi.
Bugün Türkiye’nin makroekonomik sorunları 2001 krizine göre çok daha az ciddi. O günlerde, ülkenin bütçe açığı GSYİH’nın yüzde 12’sine ulaşmışken para birimindeki değer kaybı büyük bir kısa vadeli dolar borcu stokuyla birleşti. Bugün Şimşek’in tedbirleri açığı daha yönetilebilir bir seviyede konsolide etmeyi amaçlıyor ve kamu borcunun büyük kısmı lira cinsinden.
Türkiye’nin eski parlak günlerine dönmesi için, Erdoğan’ın yabancı yatırımcıları ekonominin bir kez daha cazip bir yatırım fırsatı olduğuna ikna etmesini gerektiriyor. AB ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik adımların atılması, hukukun üstünlüğü ilkesinin uygulanması ve kurumların güçlendirilmesi buna yardımcı olacaktır.
Şimdilik reformların uzun vadeli yapısal büyümeye yol açıp açmayacağını söylemek için henüz çok erken. Ancak işaretler olumlu ve Ashmore gibi gelişen piyasa yatırımcıları için Türkiye’ye geri dönmek güzel.
Kaynak: Turkey is back for emerging market investors, Financial Times