Sosyal Medya

Gündem

Dr. Emre Akanak: Bebek katliamını veri bilimci gözüyle okumak..

Türkiye birkaç gündür yeni doğan ünitesindeki ölüm haberleri ile sarsılırken, olan biteni yurtdışından seyredip, sevdiğim, tanıdığım insanların başına aynı olayın…

Dr. Emre Akanak: Bebek katliamını veri bilimci gözüyle okumak..

Türkiye birkaç gündür yeni doğan ünitesindeki ölüm haberleri ile sarsılırken, olan biteni yurtdışından seyredip, sevdiğim, tanıdığım insanların başına aynı olayın gelip gelmediğini düşünüyorum.

Bir veri bilimci ve ekonomist olarak aslında bu olayları henüz başında önlemenin son derece kolay ve bir o kadar da az maliyetli olduğunu çok iyi bilmek ve buna benzer birçok sistem kurmuş olmak insanın üzüntüsünü arttırırken, hiddete de gark ediyor. Sanırım toplumda biriken öfke, üzüntüyü aşmış durumda.

Çok uzatmadan ve teknik açıklamaya girmeden, herkesin çok rahat anlayabileceği bir dille bu korkunç olayların önüne geçmenin aslında ne kadar kolay olduğunu açıklayacağım. Grafik 1’de görünen, hekim bir seri katil olan Dr. Harol Shipman’ın yakalanmasını sağlayan verilerin görselleştirilmiş hali.

 

Grafik 1: Harold Shipman’ın Yakalanmasında Kullanılan Analizlerin Line Graph olarak Görselleştirilmesi

Kaynak: The Art of Statistics, p.5

 

Bu grafikte, hastanedeki mean (ortalama) ölüm oranları ile Dr. Shipman’ın görevde olduğu saatler arasındaki kendi hastanesindeki ölüm oranlarının karşılaştırması görülüyor. Aslında tek başına ortalamayı dahi etkilediği bu verilerde görülüyor ve biz normalde bu gibi durumlarda hedef veri kaynağının ortalamaya etkisini de sterilize edebiliyoruz (bu konuda izlediğimiz yöntem ekonometrik olarak tartışmalı bir yöntem, ancak suçluları yakalamada, ya da anomalileri belirlemede etkin. Özellikle orduda, özel kuvvetlere bakan doktorların başarısızlıklarını tespit etmede ve terör örgütlerinin intihar bombacılarını tespit etmede kullandığımız son derece etkili bir yöntem).

Dr. Shipman vakası 2000’lerde çok bilinen bir case study (vaka incelemesi) oldu. Ben de bazı önemli özellikleri verdiğim derslerde kullandım, özellikle de Bilimsel Test Yöntemleri ve Anomali İzleme ve Tanımlama derslerinde (kuvvetle muhtemel bu yazıyı okuyan Türkiye’deki öğrencilerim hatırlayacaklardır).

Benzer sistemler istihbarat, kriminoloji, sağlık sistemleri ve iş yönetiminde, özellikle verimlilik ve toplam kalite yönetimlerinde kullanılır. Şu an hem kurduğum şirkette hem de üniversitede bilimsel araştırma çalışmaları dahilinde yönettiğim projelerde geliştirdiğim AI (yapay zeka) ile desteklenmiş yeni yöntemler mevcut, ancak klasik yöntemler dahi son derece etkili.

Örneğin Grafik 2’de WHO (Dünya Sağlık Örgütü) verileri ile her bin bebekte ölüm verisini görüyorsunuz. Binde 5 Türkiye için normal bir rakam (aslında gelişmiş ülke standartlarına göre yüksek, Türkiye için göreli makul görülme nedeni Kongo gibi ülkelerin ortalamayı yükseltmiş olması). Bunun anlamı, ölümlerin (istatistiksel olarak anlamı olmakla birlikte) her bin bebekte 5’i aştığında bir sorun var demek olduğu.

Şimdi, doğan her bin bebek için küveze alınma sayılarını ve bunların kategorize edilerek sistemli olarak tanımlanarak yapılmış olduğunu varsayalım. Elimizde tüm şehirler, tüm hastaneler ve tüm bölgeler için ayrı ayrı oranlar oluşacak. Bu kapsamda – örnek olarak veriyorum – her bin bebekte 50 (elli) bebek küveze alınıyorsa (Türkiye ortalaması) ve bu İstanbul’da bir hastanede birden 125 (yüz yirmi beş) gibi bir sayıya sıçramışsa henüz başlangıcında burada bir problem olduğunu görmek, teşhis etmek ve engellemek mümkün hale geliyor.

 

Grafik 2: Kaynak: WHO

 

Şimdi buna hastane hastane bakalım. Grafik 3 bize A, B, C, D ve E hastanelerinin son ay içerisindeki bebek ölüm oranlarını gösteriyor. Sonra bakıyoruz ki E Hastanesi, son üç ayda ciddi bir artış göstermiş (bunun için E Hastanesi’ne ait verileri zaman serisi ile ayrıca analiz ediyoruz). Bu durumda E Hastanesi’nde ciddi bir problem olduğunu net bir şekilde görmemiz mümkün oluyor.

 

Grafik 3: Hastanelerin Bebek Ölüm Oranları (Örnek Olarak, Yapay Veri Kullanılarak Hazırlanmıştır)

 

 

Grafik 4: Ülkelere Göre Bebek Ölüm Oranları

Kaynak: WHO

 

Bu sefer vergileri ile sağlık sistemini ayakta tutan vatandaşlar, E Hastanesi’nde bir problem olduğunu görerek E Hastanesi’ne gitmekten imtina etmeye başlayacaklar, aynı zamanda başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili otoriteler de bir soruşturma başlatacaklardır (tabi normal işleyen bir devlet mekanizmasında).

Grafik 4’te görüldüğü gibi, verilerin görselleştirilerek ve basitleştirilerek her ay ve yıl için, her bir hastanenin farklı bölümleri için ölüm oranları, ortalama iyileşme süreleri görülebilir ve izlenebilir. Bu veriler real-time yani gerçek zamanlı olmasa da vatandaş tarafından haftalık ya da aylık izlenebilir (real-time monitoring askeri hastanelerde uygulanan ve algoritmalarla desteklenen farklı analiz ve projeksiyonlar için kullanılır, Türkiye’de askeri hastaneler olsaydı, bu sistemler kuvvetle muhtemel kullanılıyor olurdu). Daha sonra bu analizler hekim seviyesine de indirilerek, hekimlerin ameliyat başarıları görülebilir. Ameliyatı yöneten hekimin, toplam ameliyat süresi, ameliyatta harcadığı malzemeler, başarı oranları, vs. Bu aynı zamanda hekimin ya da ameliyat ekibinin ne kadar etkin olduğunu ve ne kadar malzeme harcadığını, vs. de gösterir ve yolsuzluğu, başarısızlığı, etkinliği, hekim hatalarının doğrudan açığa çıkmasını sağlar.

Kendi şirketine sahip olan, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Macaristan, Avusturya, Polonya, İsrail, Azerbaycan, İtalya gibi bir çok ülkede bankalara, hastanelere, fabrikalara, şirketlere, kamu güvenliği ile ilgili stratejik kamu kurumlarına, üst düzey güvenlik kurumlarınave güvenlik teşkilatlarına sistemler kurmuş, algoritmalar geliştirmiş ve hali hazırda servis veren bir şirket sahibi ve bu konuda üniversitede dersler veren bir bilim adamı olarak söyleyebilirim ki aslında bu tip sistemleri kurmak son derece düşük maliyetler ve iyi bir sistem tasarımı ile kısa sürelerde mümkün.

Türkiye için ise herhangi bir kar beklemeksizin, üstelik bugün yurtdışında yaşayan meslektaşlarım ve Türkiye’de bulunan üniversitedeki bilim adamı ve bilim kadınları ile böyle bir sistemi hızlı bir şekilde kurabilir ve çalışır hale getirebilirim. Sanırım Türk kamuoyunun yapması gereken “data democratization” yani verinin demokratikleştirilmesi talebinde bulunmak. Özellikle Türkiye gibi işlevsiz ve boğazına kadar yolsuzluk ve usulsüzlüğe batmış ülkeler için en verimli yollardan biri kamuoyunun ve vatandaşların verilere ulaşarak vergileri karşılığı aldıkları hizmetleri nicel olarak görebilmeleri. (Türkiye’de başta geri kalmışlık olmak üzere maalesef birçok sorunun ana kaynağı, devlet mekanizmasının niteliksizliği. Bu konuda yaptığım bir yayında Türkiye’nin geri kalmışlığını değerlendirmiştik).

Henüz, daha yeni bir Türk vatandaşının, ekonomik gelişmişlik farklarını kurumların etkinliği üzerinden açıkladığı teorisi ile Nobel aldığı (Prof. Dr. Daron Acemoğlu) bir dönemde, Türkiye’de yaşayan vatandaşların kurumların işlevsizlikleri nedeni ile yaşadıkları facia ciddi bir trajedi.

Aslında tam olarak bu durum ne zaman başlamış, yaklaşık kaç bebek bu çete tarafından katledilmiş anlamak ve analiz etmek mümkün. Şayet verilere ulaşabilirsem bir veya birkaç hafta içerisinde bu çete tarafından katledilen bebek sayılarını yaklaşık olarak ortaya koyabilirim (bilimsel olarak da metodolojimi bu konuda uzman hocalarla paylaşarak, ortaya koyarak da modeli açıklayabilirim). Bu çalışmanın retrospektif olarak yapılması, aynı zamanda gelecekte oluşabilecek sorunların önlenmesi için de ciddi bir olanak sağlayacaktır ve başta sağlık sitemi olmak üzere verilerin kayıt altına alınıp, hesaplama yöntemleri ile kamuoyu ile paylaşılması hemen, zaman kaybetmeden başlamalıdır. Aslında daha önce buna benzer bir çok sistem kurmuş, algoritmalar geliştirmiş ve bilimsel projeler yönetmiş bir bilim adamı olarak kuvvetle muhtemel binlerce bebeğin ölümüne yol açan bu durumu engellemenin çok basit olduğunu ve en fazla altı ayda pilot projenin yapılabileceğini 18 (on sekiz) ayda tüm ülke genelinde sistemin çalışabileceğini biliyor olmak beni daha da bir sinirlendiriyor.

Maalesef, Türkiye, öyle bir ülke ki, sürekli çalışan, üreten, hukuka ve kurallara saygılı, kendisinin ve ailesinin tüm varlığını kendisini yetiştirmek için kullanan, vergisini son kuruşuna kadar ödeyen, dürüst beyinleri zorla dışarı itip başka ülkelerde yaşam kurmaya zorlarken, bir yandan da tüm toplumu tehdit edecek kaçakları ülkelere doldurmakta ve toplumun güvenliğini tehdit etmekte beis görmüyor.

Aynı yönetim şimdi de henüz yeni doğmuş bebeklerin tarikat – çete – mafya – terör suçluları ve eski bürokratların kurdukları düzen ile katledilmesinin kamuoyu gündeminde olmasından rahatsız.

Çok ilginçtir, kendi ülkesinde neredeyse soykırıma varırcasına yok edilmek istenen bir toplum mevcut. Adeta devlet eli ile, vergisini ödeyen, hukuka ve kurallara saygılı, iyi eğitimli orta sınıf Türkiye’de bir kıyıma uğruyor. Tarihte bir ülkenin kendi iyi yetişmiş insan gücünü bu denli kıyıma uğrattığı bir örnek mevcut değil.

Ve tüm bunlar olurken muhalefet(?) daha çok kır gezileri düzenlemek ve festivallere katılmakla meşgul. Toplum hem yalnız hem de başta adalet, hukuk, eğitim, sağlık ve hatta güvenlik sistemi olmak üzere, devleti ayakta tutan kurumların top yekûn çökmekte olduğunu gözlemliyor. Bu, aslında tam bir kaos durumunu da beraberinde getiriyor.

Bir ekonomist ve veri bilimci olarak yıllardır ulusal güvenlikten sağlığa, üretim verimliliğinden kriminolojiye birçok alanda model ve sistem geliştirmiş, farklı algoritmalar yazmış bir bilim adamı ve girişimci olarak tek çarenin “data democratization” yani verinin demokratikleştirilmesi olduğunu düşünüyorum. Hastanelere bu sistemi, oldukça kolay, düşük maliyetle ve hızla kurabilir ve kardiyolojiden, cerrahiye, yoğun bakımdan, yeni doğum ünitesine(ki aslında daha fazla, suç teşkil edecek ölümün yoğun bakımlarda yaşandığı kanaatindeyim)kadar her bölümde istismarın çok erken saptanmasını ve binlerce hayatın kurtulmasını sağlayabiliriz. Hatta tamamen çürümüş, çökmüş ve belirli bir tarikatın finansal kaynağı haline gelmiş Sağlık Bakanlığı’ndan başlayarak, data democratization ile toplumun verileri görerek kurumları denetlemeye başlaması Türkiye için bir model olabilir.

Bu kapsamda ben, yurtdışında yaşayan, mesleklerini ve bilimsel çalışmalarını Türkiye dışında yürüten uzmanlar ve alanında deneyimli Türkiye’de yaşayan uzman bilim adamı ve bilim kadınları ile Türkiye’nin bu sorununu hızla çözebileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda benim de ders vermiş olduğum TED Üniversitesi ve diğer birkaç yetkin üniversite (ODTÜ gibi) birleşerek hızla bir pilot proje yapabilir ve çok kısa bir sürede bunu Türkiye geneline yayabiliriz. Bu bir başlangıç olur.

Tüm bu yaşananlar, Türkiye’de çökmüş olan kurumların giderek daha da ciddi sorunlarla toplumun üzerine yıkılacağını gösteriyor. Tam olarak sorunları çözmese de veriler üzerinden toplumun kurumları denetlemesi bir başlangıç olabilir.

Bugün Türkiye’nin içerisinde düştüğü karanlık ve kaostan çıkmasını sağlayacak yalnız relite, rasyonalite ve bilimdir. Çürümüş ideolojik saplantılar ve popülizmle sömürülen toplum net bir tercihle karşı karşıya.

Artık yalnız gelir seviyesi ve hayat standartları değil, yeni doğan çocuklarının hayatta kalması da toplumun tercihlerine bağlı.

 

 

Saygılarımla

 

 

 

Dr. Emre Akanak

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler