Sosyal Medya

Gündem

ABD Başkanlık yarışı:  Harris tartışmayı kazandı, ama eyaletleri kazanamadı

Son anketler, pek çok eyaletteki iki aday arasındaki farkın yüzde birden az olduğunu gösteriyor. Buna, en yüksek sayıda seçmen oyununa sahip olması ve dolayısıyla kazananın gereken 270 oya ulaşmasını kolaylaştırması nedeniyle kilit öneme sahip olan Pennsylvania da dahildir.

ABD Başkanlık yarışı:  Harris tartışmayı kazandı, ama eyaletleri kazanamadı

Bütün dünyanın gözü ABD başkanlık  yarışında. Bu seçim yalnız ABD için değil dünya için de bir kader seçimi.  Kamala Harris ve Donald Trump kürtajdan, mültecilere, Ukrayna politikasından, Çin’e yaptırımlara kadar her konuda zıt politikalar vadediyor. Yarışın başabaş seyretmesi ise yatırımcıların kazanan üzerine bahse girmesini engelliyor.  Salı gecesi gerçekleşen ilk ve muhtemelen son münazaradan sonra anketlerde ortaya çıkan manzarayı ParaAnaliz sizin için BBC’den tercüme etti:

ABD’de seçmenler bir sonraki başkanlarını seçmek için 5 Kasım’da sandık başına gidecek. Seçim başlangıçta 2020’nin rövanş maçıydı ancak Temmuz ayında Başkan Joe Biden’ın kampanyasını sonlandırıp Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i desteklemesiyle yepyeni bir hüviyet kazandı.

Trump ve Harris, Salı gecesi Pennsylvania’daki TV tartışmasında aday olarak ilk kez bir araya geldi ve BBC’den Anthony Zurcher, Demokrat’ın ateşli karşılaşmada galip çıktığını söyledi. Peki anketler bize ne söylüyor? Tartışmanın en azından bir kısmını izleyen 2.000’den fazla kayıtlı seçmenle yapılan YouGov anketi, yüzde 54’ünün Harris’in kazandığını düşündüğünü, yüzde 31’inin ise Trump’ın kazandığını düşündüğünü ortaya çıkardı. Tartışmayı izleyen 600 kayıtlı seçmenin katıldığı CNN/SSRS anketinde, yüzde 63’ü Harris’in daha iyi performans gösterdiğini söylerken, yüzde 37’si Trump’ı destekledi. Tartışmadan önce aynı seçmenler kimin en iyi performansı göstereceğini düşündükleri konusunda eşit olarak ikiye ayrılmıştı.

Ancak bu mutlaka oy anlamına gelmiyor; yalnızca %4’ü tartışmanın kime oy verebilecekleri konusundaki fikirlerini değiştirdiğini söyledi. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde münazaranın oylara ne kadar büyük bir etkisi olacağını bekleyip görmemiz gerekecek.

 

Biden’ın yarıştan çekilme kararına giden aylarda anketler onun sürekli olarak eski başkan Trump’ın gerisinde kaldığını gösteriyordu. Her ne kadar o zamanlar varsayımsal olsa da, birçok anket Harris’in çok daha iyi durumda olmayacağını öne sürüyordu.

Ancak kampanyalar yola çıktıktan sonra yarış kızıştı ve Harris o zamandan beri ulusal anketlerde rakibi karşısında küçük bir fark elde etti.  Harris, partisinin Chicago’daki dört günlük kongresi esnasında %47’ye ulaştı ve toplantıyı 22 Ağustos’ta tüm Amerikalılar için “ileriye doğru yeni bir yol” vaat eden bir konuşmayla sona erdirdi. O zamandan bu yana denge çok az değişti. Trump’ın ortalaması da %44 civarında seyrederek nispeten sabit kaldı ve bağımsız adaylığını 23 Ağustos’ta sonlandıran Robert F. Kennedy’nin desteği ona önemli bir katkı sağlamadı.

 

Ulusal anketler, bir adayın ülke genelinde ne kadar popüler olduğuna ilişkin yararlı bir rehber olsa da, seçim sonucunu tahmin etmenin kesin bir yolu değildir. Bunun nedeni, ABD’nin başkanını seçmek için bir seçim kurulu sistemi kullanmasıdır; dolayısıyla en çok oyu kazanmak, oyların nereden kazanıldığından daha az önemli olabilir.

ABD’de 50 eyalet var, ancak çoğu neredeyse her zaman aynı partiye oy verdiğinden, gerçekte her iki adayın da kazanma şansına sahip olduğu sadece birkaç eyalet var. Bunlar seçimin kazanılacağı ve kaybedileceği yerlerdir ve “savaş alanı” eyaletleri olarak bilinirler.

Şu anda, savaş alanı olan yedi eyalette anketler oldukça sıkı ve bu da yarışta kimin önde olduğunu bilmeyi zorlaştırıyor. Ulusal anketlerden daha az eyalet anketi var, dolayısıyla üzerinde çalışacağımız daha az veri var ve her anketin bir hata payı var. Bir başka deyişle, eyalet anket ortalamaları ulusal verilere nazaran çok daha fazla tahmin hatası içerebilir.

Son anketler, pek çok eyaletteki iki aday arasındaki farkın yüzde birden az olduğunu gösteriyor. Buna, en yüksek sayıda seçmen oyununa sahip olması ve dolayısıyla kazananın gereken 270 oya ulaşmasını kolaylaştırması nedeniyle kilit öneme sahip olan Pennsylvania da dahildir.

Pensilvanya, Michigan ve Wisconsin, Trump 2016’da başkanlığı kazanma yolunda onları fethetmeden önce Demokratların kaleleriydi. Biden onları 2020’de yeniden ele geçirdi ve eğer Harris bu yıl da aynısını yapabilirse, o zaman seçimi kazanmayı  garantileyecek.

Joe Biden’ın yarışı bıraktığı gün, Harris’in Demokratların adayı olmasından bu yana yarışın ne kadar değiştiğinin bir göstergesi olarak, savaş alanı olan bu yedi eyalette Trump’ın ortalama yüzde beş puan gerisindeydi. Şimdi ise  tüm savaş alanı eyaletlerde  iki aday arasındaki makas istatistiki hata payı içinde.

 

Anketlere güvenebilir miyiz?

 

Şu anda anketler, Kamala Harris ile Donald Trump’ın hem ulusal düzeyde hem de savaş alanı eyaletlerinde birbirlerine birkaç yüzde puanı yakın olduğunu gösteriyor ve yarış bu kadar yakınken kazananları tahmin etmek çok zor.

Anketler, hem 2016 hem de 2020’de Trump’a verilen desteği hafife aldı. Anket şirketleri, sonuçlarının oy kullanan nüfusun yapısını nasıl yansıtacağı da dahil olmak üzere bu sorunu çeşitli yollarla çözmeye çalışacak.

Bu ayarlamaları doğru yapmak zor ve anketörlerin hâlâ 5 Kasım’da kimin oy kullanmaya geleceği gibi diğer faktörler hakkında bilinçli tahminler yapması gerekiyor.

 

 

Bir çok uzmana göre, bu seçim yakın tarihin en yakın yarışı olacak ve kazananı bir-iki eyalette  bir kaç bin oy belirleyecek.

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler