Genel
Recep Erçin: TÜFE tartışması işçiye de zulüm
Kiraların geldiği durum ortada. Şehir merkezinde yeni projeler yükselmesine rağmen durum kotarılamıyor. O rezerv alanlar da prestij projelere ayrıldığından halihazırda zaten evi olan zenginler ev alabiliyor.
Asgari ücret belirlendikten sonra 17 bin 2 TL’nin 2 TL’si çok tartışıldı. Sonra 2 TL ile ilgili “yılın son döneminde vergi dilimine girecek” şeklinde yorumlar yapıldı. Oysa asgari ücretli malum vergiden muaf o bakımdan yapılan bazı yorumlar abes kaldı. Elbette İstanbul başta olmak üzere metropollerde asgari ücretle geçinebilmek çok çok zor. Hele ki evde tek çalışan varsa. Kiraların geldiği durum ortada. Şehir merkezinde yeni projeler yükselmesine rağmen durum kotarılamıyor. O rezerv alanlar da prestij projelere ayrıldığından halihazırda zaten evi olan zenginler ev alabiliyor.
Aileden destek almayan veya aile yanında yaşamayan asgari ücretli veya bir tık üzerinde ücretle çalışanları önümüzdeki altı ay çok zor bir dönem bekliyor. Ev sahiplerinin bunca uyarı ve sınırlamaya karşın katlamalı kira artışı talepleri dar gelirlileri çileden çıkaracak cinsten. Bunun henüz bir sosyal patlamaya neden olmamış olması olmayacağı anlamına gelmiyor.
İŞÇİ DE HAKLI İŞVEREN DE
Diğer taraftan işveren sendikaları ile işçi sendikaları da sıkı bir pazarlık halindeler. Metal iş kolunda işveren yüzde 60 önerdi. İhracatın düştüğü ekonomide soğumanın yaşandığı dönemde işverenin de eli pek rahat değil. Yukarıda asgari ücretli özelinde değindiğimiz sorunlar işçi kesimi için de geçerli üstelik asgarinin üstündeki her ücret yılın son döneminde daha yüksek vergi dilimine gireceği için brüt maaşlarda daha fazla kesinti olacak. O bakımdan işçi sendikaları da çalışanın yükselen enflasyon karşısında refahını korumak için sıkı pazarlığı sürdürüyorlar. Ücret pazarlıkları sürerken elbette enflasyon kriter alınıyor.
TÜİK 2023 yılı yıl sonu tüketici enflasyonunu hafta içinde yüzde 64.77 açıkladı. OVP’de belirlenen hedefle paralel gitti. Burada bir başarı var. TÜİK yine eleştiri konusu edildi. Bazı ekonomi yazarları TÜİK’in verilerle oynadığını bile öne sürdü. Ben bu görüşe hiçbir zaman katılmadığımı ifade etmek isterim. Bugün çarşı pazarda birçok fiyat söz konusu. Birden fazla ürünün farklı yerlerde birden fazla fiyatı var. Ekmek bile her ne kadar iller bazında fiyat belirlense de mahalle mahalle maliyetler değiştiğinden fiyat farklılaşabiliyor. Fırıncı da dertli.
HERKESİN ENFLASYONU KENDİNE Mİ?
Esasen herkesin enflasyonu farklı. TÜİK’in ortaya koyduğu oran ise asgari ortalamayı ifade ediyor. Bugün ABD’de de AB’de de durum benzer. Aylar önce Almanya’da bir marketi gezerken gurbetçi bir vatandaşımız “Fiyatlar burada da çok yükseldi. Açıklanan enflasyon yüzde 8-10 gerçeği yüzde 30-40 deyiverdi ve ekledi: indirimdeki ürünlerden alın.”
Durum hemen her yerde aynı. Çünkü enflasyon yükselirken ve pazarda fiyatlama davranışları bozulmuşken refahı düşen vatandaşa siz enflasyonu ne derseniz deyin o kendi algısına bakıyor.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy hoca ve arkadaşları ENAG’ı geçen süreçte devreye aldılar. Halkın enflasyonunu anlatması bakımından güzel de bir çalışma oldu. Fakat TÜİK ile aynı gün verilerin açıklanması ve “gerçek enflasyon böyle” şeklinde medya mecralarında yer alması resmi verilere yönelik iyi bir algı yaratmadı. Bundan sonra bizlerinde hiç tasvip etmediği bir takım davalık hadiseler de oldu. Tabi TÜİK’in hesapları tartışıldığı kadar ENAG da tartışma konusu oldu. Malum ülkede tartışma ortamı pek geniş ama nedense esas konuları tartışmak yerine hep havanda su dövüyoruz.
MAKUL ÖLÇÜM YAPILMADI MI?
Neyse geçenlerde ENAG Grup tarafından 2020 yılı Eylül ayından bu yana yapılan hesaplamaları inceleyen bir bilgi notu elime geçti. Bazı sitelerde de bu haber oldu. Çalışmada ENAG endekslerinin geçen üç yıl içinde piyasa fiyatları ile uyumu incelenmiş. Buna göre ENAG’ın kendi sitesinde aylık değişim oranlarını toplu bir halde yayımlamaktan imtina ettiği tespit edildi. Araştırma notunda ENAG sitesinde, bir ay yayımlanan tek sayfalık bültenin bir sonraki ay buharlaştığı ve fiyatları piyasa fiyatlarından koptuğu öne sürüldü.
Bunun yanı sıra, ekonomi çevrelerince aylık enflasyon tahminleri ile TÜİK tarafından açıklanan tahminlerin birbirine oldukça yakınsadığı kaydedildi. TÜİK ve ENAG verileri arasındaki farkın en çok kiralarda ayrıldığı da gözlemlenmiş. Malum TÜİK doğrudan konutlar özelinde artışları takip ederken ENAG ilan sitelerinden alıyor. O ilan sitelerinde geçen dönemde ne tür vurgun vari fiyatlamaların olduğunu ve Ticaret Bakanlığı tarafından cezaların kesildiğini yaşadık.
TÜİK SERİSİ GENEL EĞİLİMİ VERİYOR
Daha önce de bu köşede TÜİK’e haksızlık yapıldığını kaleme almıştım. Nihayetinde TÜİK, detaylı endeks verilerini yıllardır ve her ay açıklamasına rağmen, “Madde fiyatlarını artık açıklamıyor.” diye haksızca eleştirilirken bu eleştiriyi yapanların da bir miktar hesap kitap yapması gerekiyor. Size bu yazıda ayrıca iki ayrı tabloda sunuyorum. Orada TÜİK ve ENAG karşılaştırmaları var. Elbette ENAG da bence eksiklerine karşın değerli bir çalışma oldu.
(NOT: Tabloları incelemek için linki tıklayın)
Eksikleri de zaman içinde düzelecektir diye düşünüyorum. Bizlerin en başından beri itiraz ettiği konu ise resmi enflasyonun yerine konmak istenmesiydi. Çünkü TÜİK gibi yıllardır işini titizlikle yapan bir kurumun, özellikle de enflasyon hesaplamalarının halkın ve TÜİK çalışanlarının da refahını ilgilendiren maaş zamlarında etkili olduğu düşünüldüğünde, “düşük gösterme” gibi bir tavrı sergilemeyeceğine inandım. Nihayetinde fiyatlama davranışlarının hızla bozulduğu dönemde anomaliler ortaya çıksa da TÜİK fiyat endekslerinin genel eğilimi gerçeğe en yakın şekilde verdiğine bu çalışma ile de kani olmuş bulunuyoruz.
Yazarın izniyle Aydınlık.com.tr’den yeniden yayınlandı