Çetin Ünsalan: Yaratıcı yıkıma doğru
16 Aralık 2024TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, geçtiğimiz hafta Yüksek İstişare Kurulu’nda yaptığı konuşmada son derece önemli bir konuya dikkat çekti. Bilhassa asgari ücretin maliyetlerle eşleştirildiği bir süreçte tam bir ‘kral çıplak’ söylemiydi.
Dünyada ve ekonomideki dönüşüme işaret eden Turan, üretim yapısında radikal bir dönüşümün şart olduğunu dile getirdi. Esasen Türkiye’nin günlük sorunları yönetirken, bir numaralı gündem maddesine bunu koyması gerekir.
Çünkü yarına ilişkin öngörülerde bulunurken, üretimden çıkmayı planlıyorsak sorun yok. Ama Türkiye’nin böyle bir şansı olmadığına göre, üretmekten başka çaresinin olmadığı çok net bilinen bir gerçek.
Türkiye’de ekonomi yönetiminin bu ekosistem adına ne kadar tutarlı davrandığı tartışmaya açık olsa da, siyaset üstü bir biçimde gündemin ilk sırasına bu meseleyi koymamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor.
Schumpeter’in teorisi, hızla bir numaralı başlık olarak masaya yatırılması gerekiyor. Yaratıcı yıkım olarak tanımlayan bu yaklaşım bize ne anlatıyor? İcatların ve inovasyonların yarattığı dönüşümlere atıfta bulunuyor ve buna uyum sağlayamayanların eleneceğine dikkat çekerek, bunu da yaratıcı yıkım olarak tanımlanıyor.
Aslında bunun ekonomiler açısından son derece sağlıklı bir başlık olduğunu belirtmek gerekir. Ama ağırlıklı olarak teknolojiyi üreten değil, tüketen, kullanma bilinciyle ilgili sıkıntıları olan, emek yoğun sektörler üzerine kurgulanmış üretim yapısına sahip bizim gibi ülkeler açısından tablo çok ağır sonuçlar yaratabilir.
Bir tarafta hızla dönüşen üretim şekilleri, farklılaşan yönetim anlayışları, paylaşım ekonomisiyle artan işbirlikleri ve döngüsel ekonomiye geçiş aşamasında Türk reel sektörünün önündeki en büyük risk budur.
Bilhassa ağırlık müşterimizin Avrupa pazarı olduğunu dikkate alırsak, bu kadar hızlanan bir dönüşümde, ekstra olarak zamanımızın kısıtlı olduğunun farkına varmalıyız. Aksi takdirde üretim yaptıkça artan dış ticaret açığı, üretim düştükçe daralan yapı bize yıllardır alarm veriyor.
Bunlarla övünmek ya da dövünmek yerine gerçekçi yaklaşımlarla, kaynakları doğru kurgulayarak, yeniden yapılanan ve planlanan bir ekonomiyi önümüze koymak yerine, halen sıcak para peşinde koşan, meseleyi okuyamadığı için de serseri paraların, carry tradelerin gölgesinde kalan ekonomik yapıyla ne işleri düzeltebiliriz, ne cari açık sorununu halledebiliriz, ne kaliteli istihdamı elimizde tutabiliriz ne de kg/dolar değerimizi 1,5’lar seviyesinde öteye taşıyabiliriz.
Sadece kendi kendimizi kandırmanın, hamasetle vakit kaybetmenin ve yaratıcı yıkımın yok olanı olmaya aday firmalar yaratmanın zeminini hazırlarız. Türkiye’nin bir an önce sahte gündemlerden, kumarbaz ekonomisinden kurtulup, yaratıcı yıkımdan sağlıklı çıkan üretim ekonomisine geçişi planlaması şart. TÜSİAD Başkanı’nın sesine kulak verin. Uyarı ciddi.