Sosyal Medya

Genel

Bahadır Kaleağası: Türkiye’nin kalkınma vizyonu “Avrupa’nın Avrasya açılım merkezi” olmaktır

Çok kutuplu değil, çok eksenli, çok çekim merkezli bir küresel ortam içindeyiz. Uygarlığın ilerleme denklemleri de çok bilinmeyenli ve değişken etkenler içeriyor.

Bahadır Kaleağası: Türkiye’nin kalkınma vizyonu “Avrupa’nın Avrasya açılım merkezi” olmaktır

Ülkelerin, şirketlerin, bilim dünyasının, sivil toplumun uluslararası gelişmeleri anlamaları ve jeostratejik akıl geliştirmeleri önemli.

 

İş yaşamımda Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkilerde ve de Japonya, G.Kore, Avustralya, Kanada, Meksika dahil OECD’yi kapsayan tüm “geniş Batı”da daha güçlü ve etkili olması için çalıştım.

 

Aynı zamanda, ülkemiz demokratik ve ekonomik reformlarla AB sürecinde ilerlerken, 20. yüzyılın son yıllarından itibaren bir çok rapor, makale, kitap ve medya yayınında “şimdi Asya-Pasifik zamanı; hızla yeniden yükselecek olan Çin ve Hindistan’a açılma zamanı” görüşünü savundum; bu yönde de çalıştım.

 

Çünkü, tarihin laboratuvar testleri teyit ediyor ki, Türkiye’nin küresel rekabet gücü  formülü “AB sürecinde ilerlemektir; Batılı standartlarda bir ülke olarak aynı zamanda Asyalı girişimcilik, dinamizm ve iletişim yeteneklerini geliştirmektir”. Özetle “Avrupa’nın Avrasya açılım merkezi” olmaktır.

 

Demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler, kadın hakları, sosyal dayanışma ve eğitim toplumu olmanın ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki belirleyici etkisi bariz. Ayrıca, aynı etkenler ülkenin uluslararası müzakere gücü, şirketlerinin değeri, bilimsel ve sanatsal etkisi ve sivil toplumsal gelişimini belirler. Ancak demokrasi, hukuk, özgürlük ve sosyal kalkınma ülkesi olarak Türkiye terörle mücadele, Kıbrıs, Kırım, Kafkasya, vize, ihracat, uluslararası yatırımlar,  teknolojik işbirlikleri ve turizm gibi her alanda dünyada güçlenir.

 

Böylece siyasal, ekonomik ve kültürel olarak dünyanın tüm ülkeleri için bir çekim odağı olunur. Türkiye güçlendikçe dünyanın geri kalanı için değeri artar; simetrik olarak dünyada etkisi artan bir Türkiye ise başta AB olmak üzere Batı dünyasında güçlü olur. Dış politika, ekonomi, güvenlik, bilim, sanat ve teknoloji gibi her alanda başarı denklemi budur.

Son yıllarda Batı demokrasileri çetin sınavlardan geçiyor: gelir dağılımı, göçmenler, sanayi politikaları, dezenformasyon, aşırı popülist siyasal hareketler… Tüm dünya için ise ortak sorunlar ciddi: iklim değişikliği, enerji, savaşlar, çatışmacı otoriter rejimler, sığınmacılar, finansal sistem, pandemi, yolsuzluklar, siber güvenlik…

 

Uluslararası ortam her zaman bir çok beklenmedik gelişme ile sürekli değişim içinde olmuştur. Bu yeni bir olgu değil. Son yıllarda hızlanan teknolojik gelişmeler alan-zaman sürekliliğinde hareketliliği arttırdı; sadece fiziksel değil, sanal alemde ve de ikisinin hibrit evriminde varoluş ve değişim içindeyiz.

 

İnsan uygarlığı yapay zeka çağının bilinmezlik okyanusunda sörf yaparken, başta temiz enerji, kuantum bilgisayarı, telekom, blokzincir, biyoteknoloji ve uzay gibi alanlarda yarış muazzam hızlandı.

Çok kutuplu değil, çok eksenli, çok çekim merkezli bir küresel ortam içindeyiz. Uygarlığın ilerleme denklemleri de çok bilinmeyenli ve değişken etkenler içeriyor.

 

Yakın geleceğin tarih sayfaları açılırken, Türkiye’de devlet, akademi, medya ve toplumsal tartışmada yüzeysel analizler faydalı olmaz. “Batı bitiyor, BRICS yükseliyor, yeni bir dünya kuruluyor” veya “bize hep haksızlık yapılıyor” benzeri söylemler verisel ve analitik açıdan yanıltıcı olur. Tarihin diyalektik  evriminde daha karmaşık bir küresel ortam var. Nüanslar derin. Finans, yatırım, teknoloji, lojistik, veri, turizm ve ticareti kapsayan küresel tedarik ve değer ağlarında rekabet ve karşılıklı bağımlılık yumağı söz konusu.

 

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları açısından, Cumhuriyet değerleri, demokrasi ilkeleri, küresel ekonomik rekabet gücü ve toplumsal kalkınma ülkülerimizi yüceltecek denklemi pekiştirmek zamanındayız. Uluslararası ilişkilerde ulusal çıkarları ancak etkili bir demokrasi, hukuk devleti, ekonomi yönetimi ve de özgürlükler, eğitim, bilim ve sanat toplumu olarak korumak, ilerletmek mümkün.

 

Tekrar özetle:

 

Batılı bir Avrasya açılım merkezi olmak.

 

Bu gayenin gereğini yapmak.

 

 

Bahadır Kaleağası’nın X (Twitter) paylaşımıdır

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler