ANALİZ: Ukrayna Savaşı dünya krizine dönüşüyor
9 Nisan 2024
Rus ordusu Ukrayna’da taarruzunu sürdürürken, Avrupa Birliği en yetkili ağızlardan savaşın tüm kıtaya yayılabileceği kaygısını açıkça ifade ediyor. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen de Çin ziyaretinde hükümeti Rusya’ya askeri yardımı kesmesi yönünde uyardı. Rusya’nın askeri kazanımlarının Kiev’i yıldırmayacağı kesin. Avrupa artık Putin’i Ukrayna’da bataklığa gömmek için uzun vadeli askeri strateji oluşturuyor. ABD cephesinde ise Çin’le Ticaret Savaşı’na yeni bir boyut eklendi: Çin’in Rusya’ya asker malzeme sevkiyatı.
Başkan adayı Trump Kongre’de bekleyen $60 milyar Ukrayna askeri yardım paketi üzerindeki vetosunu kaldırmaya zorlanıyor.
Uzmanlara göre, petrol fiyatlarındaki artışın birincil nedeni Ukrayna’nın Rus rafinerilerini vurması, Orta Doğu’daki savaşın etkisi daha az. Ukrayna Savaşı’ın lokal ve çevreye yayılması güç bir risk olarak fiyatlayan yatırımcılar ve iş dünyası artık yeniden düşünmek zorunda.
AB’nin bir numaralı diplomatı Josep Borrell Salı günü Brüksel’de yaptığı konuşmada, “Rusya, hem Ukrayna’da devam eden savaşıyla hem de AB ülkelerine yönelik hibrit saldırılarıyla Avrupa’yı tehdit ediyor” dedi. Borrell, “Avrupa’da yüksek yoğunluklu, konvansiyonel bir savaş artık bir fantezi değil.”
Kuzey Avrupa’daki komutanların ve liderlerin Ukrayna’nın ötesine geçen Rus saldırganlığı riski konusunda yaptığı son uyarıların ardından, eski İspanya dışişleri bakanı ve AB baş diplomatı ilk kez Rus tehdidini bu kadar açık bir şekilde ortaya koydu. Daha önce de Danimarka savunma bakanı Şubat ayında Rusya’nın NATO’nun dayanışmasını üç ila beş yıl içinde test edebileceğini söylemişti. “Berlin duvarı yerini çevremizdeki bir yangın çemberi ile değiştirdi,” derken, Orta Doğu’daki İsrail-Hamas Savaşı ve yarattığı bölgesel istikrarsızlığa da atıfta bulundu.
AB sınırındaki çatışma, bloğun yeterince yatırım yapılmayan savunma sanayisini ve askeri personel açığını gün yüzüne çıkardı. Bu durum aynı zamanda Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde ABD’nin kıtanın nihai güvenliğini sağlama rolünden vazgeçebileceğinden endişe duyan başkentleri iyice ürküttü.
Rusya’nın Ukrayna’da Kiev’in yapabileceğinden çok daha fazla silah ve insan gücünü konuşlandırıyor; bu da batı başkentlerinde Moskova’nın bu yıl önemli toprak kazanımları elde edebileceği yönündeki endişeleri artırıyor.
Soğuk Savaş’ın sona ermesini takip eden yıllarda savunma harcamalarını kesen Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ya yönelik tedariki artırmak ve kendi güçlerini yeniden silahlandırmak amacıyla savunma sanayii üretim kapasitelerine yönelik yatırımları artırdı. Ancak Borrell, Avrupa’nın güvenlik durumunun “varoluşsal bir kriz” olduğu göz önüne alındığında daha fazla yatırıma ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “Yeni bir hükümetlerarası finansman aracına ihtiyacımız var . . . [Avro bölgesi] mali krizi sırasında yarattığımız yeni mekanizmalara benzer bir askeri yardım aracı oluşturmalıyız.”
Borrell, “Soğuk savaştan bu yana güvendiğimiz ABD şemsiyesi her zaman açık olmayabilir” dedi. “Belki de Washington’u kimin yönettiğine bağlı olarak Amerika’nın bizi korumasına güvenemeyiz.”
OMFIF’de yazan Christopher Smart’a göre, Ukrayna’nın direnişini güçlendirmek için Batı kaynaklarını faal hale getirmek acil öncelik olmaya devam ediyor. Ancak çok daha büyük zorluk, Rusya’nın global düzeni sabote eden, nükleer silahlara sahip ve kaynak zengini bir “keşiş devlet” olarak öngörülemeyen risklerini yönetmek olacak. Bu ikilem Pekin’de en az Washington veya Berlin’de olduğu kadar sinir bozuyor. Rusya’nın gittikçe global düzenden kopup Kuzey Kore ve İran benzeri bir rotaya yönelmesi, dışişleri ve savunma bakanları için olduğu kadar yatırımcılar ve iş dünyası liderleri için de riskli olabilir.
Rusya’nın Şubat ayında doğudaki Avdiivka kasabasını ele geçirmesi, Washington’da Ukrayna’nın asla kazanamayacağını düşünen sesleri doğruluyor gibi görünüyordu. Her iki mecliste de çoğunluğun desteklediği 60 milyar dolarlık Ukrayna yardım paketinin Trump’ın emriyle bir şekilde Kongre onayını kazanamayacağına inanmak hala zor görünüyor, Kongre şartlı onay verebilir. Ancak Kasım başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın, Cumhuriyetçiler Kongre’de veto gücünü elde tuttukça, ABD yardımının sonsuza kadar sürmeyeceği de açık.
Bu, Ukrayna’nın kaybettiği toprakları geri almasını zorlaştırsa da, olasılıkları Rusya’nın zaferi lehine pek değiştirmiyor. Son iki yıldan alınan temel askeri ders, insansız hava araçları ve kara mayınlarının birleşiminin, bölgeyi işgal etmekten ziyade savunmayı normalden daha kolay hale getirdiğidir. Rusya’nın insan kaynakları hızla erirken, askeri malzeme temini de gittikçe zorlaşıyor. Özetle, Putin ve Zelensky nihai zafere çok uzak noktadalar, ama uzlaşmaya hiç niyetleri yok.
ABD ve onun batılı ortaklarının, barış yapmak için çok az, ortalığı kasıp kavuracak pek çok nedeni olan Rusya’nın gelecekte daha fazla küresel baş ağrısı yaratmasına hazırlıklı olmaları gerekiyor. Ancak öngörülemeyen Rus dış politikası Washington’la karşı karşıya gelmek istemeyen Çin liderleri için de pek iyi bir ihtimal değil. Taraf olmaktan kaçınmaya çalışan Hindistan, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ülkeler de benzer risklerle karşı karşıya kalacak.
Kriz ABD-Çin eksenine yayılıyor
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen Cumartesi günü yaptığı açıklamada, şirketlerinin “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını desteklemesi” durumunda Çin için “önemli sonuçlar” olacağı uyarısında bulundu.
Yellen’ın Guangzhou’daki görüşmelerin ardından yaptığı açıklama, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Perşembe günü Brüksel’deki NATO karargahında “Çin’in Rusya’nın savunma sanayii üssünü desteklemek için malzeme sağlamaya devam ettiğini” söylemesinin ardından geldi.
“Askeri veya çift kullanımlı malları Rusya’nın savunma sanayine yönlendiren işlemler aracılık eden bankalar, kendilerini ABD yaptırımları riskine maruz bırakıyor” dedi.
Biden yönetimi, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana ABD ve müttefiklerinin Moskova’ya uyguladığı yaptırımlar ağından kurtulmasına yardımcı olan dünya çapındaki firmalara baskı yapmaya çalışıyor. Çin geçmişteki uyarıların hedefi olurken, Bayan Yellen’ın Çin’in başkentinde doğrudan yaptırım tehdidi yapması olağandışı bir durum.
Financial Times, AFR, OMFIF