Genel
Ali Babacan: “Ekonomideki gelişmeler reform sürecinden bağımsız düşünülemez”
“2023'ün son 6 ayında Merkez Bankası'nın zararı 800 milyar”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıya yazarımız Atilla Yeşilada da katıldı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da ekonomi gazetecileriyle bir araya geldi. Babacan’ın gündeminde Anayasa Mahkemesi’nin uyulmayan kararı, artan enflasyon, vergi rekortmenleri listesi, yolsuzluk, Avrupa Birliği gibi konular yer aldı.
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Avrupa Parlamentosu’nda herkesin elinde ‘Evet Türkiye’ pankartları”
“17 Aralık 2004’te de meşhur o Brüksel zirvesinde de hani havai fişeklerin patladığı, Avrupa Parlamentosu’nda herkesin elinde ‘Evet Türkiye’ pankartlarının açıldığı zirve, o meşhur 2004 zirvesiydi. Dolayısıyla Türkiye’nin aslında ekonomideki gelişmelerini diğer alanlardaki reform sürecinden bağımsız düşünmek mümkün değil.”
“Avrupa Birliği standartları hedefi Türkiye için önemli bir hedef”
“Yani Türkiye’de biz özellikle Avrupa Birliği sürecinde şundan korkuyorduk, ‘Acaba toplumda bunun karşılığı olur mu, toplumda yanlış bir anlamı olur mu?’ diye. Ama Avrupa Birliği ile ilgili destek Türkiye’de %50’nin üzerine çıktı. Ve o gün bugündür %50’nin altına düştüğü ile ilgili ben herhangi bir araştırma görmedim. Dolayısıyla bu Avrupa Birliği standartları hedefi Türkiye için önemli bir hedef.”
“Borçluysanız gerektiği zaman dik duramazsınız”
“Biz hiç yapmadık yani, 13 yıl boyunca hiç yapmadık böyle bir şey. Gidip de bir ülkeyle ikili anlaşmayla borçlanmadık. Çünkü ikili anlaşmayla borçlanma tam anlamıyla ‘Borç alan emir alır’ durumuna düşürür ülkeyi. Bütün siyasi ilişkilerin akışı değişir. Borçlusunuz, fazla şey yapamazsınız o ülkeyle ilişkilerinizle. Yani gerektiği zaman dik duramazsınız. Çünkü bir daha bir daha o borcun ertelenmesini isteyeceksiniz. Bir daha gelecek tekrar o borcu döndürmesini isteyeceksiniz falan. Şimdi bütün bunlar risk.”
“Yoksulluk çeşitleri arttı”
“Geldiğimiz noktada yoksulluk çeşitleri arttı. Şimdi gıda yoksulluğu diyoruz değil mi? Barınma yoksulluğu diyoruz. Enerji yoksulluğu, öğrenci yoksulluğu, çocuk yoksulluğu… Yani yoksulluğun türevleri, çeşitleri arttı memlekette. Bir zamanlar sıfırladığımız mutlak yoksulluk, aşırı yoksulluk var biliyorsunuz hani o Dünya Bankası’nın sınıflandırmasında, bir zamanlar Türkiye’de bu sıfırlanmıştı. Yoktu, çıkmıyordu yani istatistiklerde aşırı yoksul; şimdi tekrar çıkıyor. Bakıyorsunuz yine aşırı yoksul bir toplum kesimi oluştu memlekette.”
“Türk lirası cinsinden maaşı olan herkes şu anda kaybediyor”
“Ekonomik büyüme varsa dahi, ki o da TÜİK’in rakamı, hani orada ekonomik büyüme vardır varsayıyoruz, bu ekonomik büyümeden, milli gelirden paya baktığımızda parası olan daha çok pay alıyor. Çünkü kur korumalı mevduata yatırıyor, pay alıyor. Faize yatırıyor, pay alıyor. Ama sabit gelirli herkesin refahı düşüyor. Yani Türk lirası cinsinden maaşı olan herkes şu anda Türkiye’de kaybediyor. İşçisi, memuru, beyaz yakalısı, mavi yakalısı fark etmiyor yani. Emeklisi, hepsi kaybediyor.”
“Bugünün modası öfke, nefret”
“Bugünün modası öfke, nefret. Ben modaya uygun bir şeyler söyleyeyim bari siyasette. Bu bizim işimiz değil, biz bunu yapamayız. Ama duruşumuzun, çizgimizin doğruluğundan eminsek ki eminiz, biz bu çizgimizi sonuna kadar koruyup, bu durduğumuz çizginin doğru olduğuyla ilgili de vatandaşlarımıza ulaşıp, bol bol anlatacağız, başka bir yol yok. Medya ile ilgili sınırlamalar var mı var, doğru. Ama birebir temastan daha önemli bir iletişim yolu da yok.”
“Gideri azaltma yönünde hiçbir şey yok, sadece sürekli vergi artışı”
“Şimdiye kadar maliye politikasında sıkılaştırmada tasarruf adına harcama azaltıcı hiçbir şey görmedik. Sıkılaştırmanın çünkü iki yöntemi vardır: Vergi artırma, bir de gideri azaltma. Şimdi gideri azaltma yönünde hiçbir şey yok. Sadece sürekli vergi artışı, yedi aydır her türlü vergi defalarca artırıldı. Yılbaşında tekrar tekrar artırıldı.”
“Kurumsal çöküş ekonomide de sıkıntıları meydana getiriyor”
“Anayasanın tek bir maddesinin uygulanmaması ile anayasanın tümünün uygulanmaması arasında pek fark da yok. Çünkü bir tanesine uymuyorum diyecek, öbürünün ne özelliği var ki, öbürünün ne üstünlüğü var ki, hepsi bunların anayasa maddesi. Yani, ‘Bu madde daha zayıf maddedir, uygulamasak da olur, öbürü daha önemli maddedir, uygulamalıyız.’ Böyle bir mantık yok yani. Dolayısıyla bütün bu sürece baktığımızda bu kurumsal çöküş maalesef ekonomide de sıkıntıları meydana getiriyor.”
“Merkez Bankası’nın şeffaflaşmaması çok büyük bir eksiklik”
“Merkez Bankası’nın şeffaflaşmaması, Merkez Bankası’nın döviz satışlarıyla ilgili verileri açıkça ortaya koymaması da çok büyük bir eksik, çok büyük bir hata. Bakın, 13 yılda toplam Merkez Bankası’nın, yani benim hükûmette olduğum dönemde Merkez Bankası’nın doğrudan piyasa müdahalesi 8,5 milyar dolar. Tamamı, 13 yılın toplamında 8,5 milyar dolar. Doğrudan satış yoluyla müdahale ediyor. Ve bunun tamamı şeffaf. Tamamı, bugün açın Merkez Bankası’nın web sitesine ilan etmiş durumda. Fakat şu 2018’den bu yana yapılan müdahalelerin hiçbirisi açıklanmıyor.”
“2023’ün son 6 ayında Merkez Bankası’nın zararı 800 milyar”
“Kur Korumalı Mevduat’la ilgili Merkez Bankası’nın ne kadar para bastığı, bunlara ne kadar ödeme yaptığı açıklanmıyor. İşte son 6 ayda bakıyoruz, bir 800 milyara yakın Merkez Bankası’nın zararı söz konusu ve bu zararın önemli bir kısmının da bu Kur Korumalı Mevduat’a ödenen rakamlardan oluştuğunu tahmin ediyoruz. 2024 bütçesinde tarımsal desteğin tamamı 91 milyar lira. Sadece son 6 ayda, 2023’ün son 6 ayında Merkez Bankası’nın zararı 800 milyar. Yani acayip rakamlar bunlar. Ve şeffaf değil, açık değil.”