Prof. Kozanoğlu: Son silah kullanıldı, zor günler kapıda

Yerel seçimler öncesinde enflasyon ve döviz kurundaki artışla köşeye sıkışan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir aylık aradan sonra yeniden faiz artışına gitti. Mart ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizi 500 baz puan yükselterek yüzde 50’ye çıkarıldı. Ayrıca, faiz koridoru uygulamasına yeniden geçilerek gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranları politika faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlendi. Böylece, faiz fiili olarak duruma göre yüzde 53’e kadar uygulanabilecek.

Karar metninde, şubat ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin özellikle hizmet enflasyonu öncülüğünde öngörülenden yüksek olduğu vurgulandı. Enflasyonun kontrol altına alınmadığı kabul edilirken, hizmet enflasyonundaki katılığın, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarındaki baskıları canlı tuttuğu ifade edildi. TCMB, para politikasında sıkı bir duruş sergilemeye devam ederek ek sıkılaştırmadan bahsetti. Karar metninde, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yaklaşana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği belirtildi.

Değerlendirmelerine göre, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, ekonominin sıkışık bir durumda olduğuna dikkat çekti, özellikle de seçim öncesi beklenmedik bir faiz artışıyla karşılaşıldığını ifade etti. Kozanoğlu, “Faizlerin yüzde 50 seviyesine yükseltilmesi aslında ekonominin ne kadar sıkışık bir duruma geldiğinin, 2018 Rahip Brunson krizi ve 2021 Aralık KKM’ye giden süreç gibi bir dönem korkusunun yaşandığının en açık göstergesi oldu” şeklinde konuştu.

Son haftalarda rezervlerde ciddi bir azalma olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, “15 Mart haftasına kadar 20 milyar dolara ulaşan bir rezerv satışı yapıldığını gösteren hesaplamalar bulunmakta. Bu hafta içinde de en az 5 milyar dolarlık ek bir satışın yapıldığı tahmin edilebilir” dedi. TCMB’nin brüt rezervlerinin geçen hafta yaklaşık 3 milyar dolar civarında azaldığına işaret etti ve yerleşiklerin döviz hesaplarında 2 milyar dolarlık bir artış olduğunu belirtti.

Kozanoğlu, “Dezenflasyon programını döviz kurunun enflasyonun altında seyretmesine bağlamıştı. TL’nin değer kaybetmesi enflasyonla mücadeleyi imkansız hale getirir. O bakımdan elinde tek silah kalmıştı: Faiz oranlarının arttırılması. Şimdi politika faizinde böyle keskin bir artış, muhtemelen seçim sonrasında kredi kartı aylık faizlerinin de yüzde 5 civarına çekilmesini getirecek” şeklinde konuştu. Ayrıca, ülkenin stagflasyona doğru ilerlediğini ve bu durumun işsizlik, satın alma gücünün azalması ve yoksulluğun artması gibi olumsuz sosyal sonuçlara yol açabileceğini vurguladı.