Sosyal Medya

Ekonomi

Doç. Cem Oyvat: Asgari ücrete ara zam yapılmaması ne getirdi?

Cem Oyvat, Greenwich Üniversitesi, Muhasebe, Finans ve Ekonomi Bölümü   Eylül ayı enflasyon verileri yine ümit edilenin üzerinde geldi. Yıllık…

Doç. Cem Oyvat: Asgari ücrete ara zam yapılmaması ne getirdi?

Cem Oyvat, Greenwich Üniversitesi, Muhasebe, Finans ve Ekonomi Bölümü

 

Eylül ayı enflasyon verileri yine ümit edilenin üzerinde geldi. Yıllık TÜİK tüketici enflasyonu %49,4; yani Mehmet Şimşek göreve gelmeden önceki seviyenin yaklaşık 10 puan üzerinde. %38’lik enflasyon hedefinden daha fazla uzaklaşılıyor.

 

Özetlersek:

– Aylık enflasyonda bir süredir belirgin bir düşüş yok. Nisan-Haziran 2024 döneminin mevsimsellikten arındırılmış enflasyon oranı ortalama %2,9 iken, Temmuz-Eylül 2024 döneminin ortalaması %3,1 ve Eylül 2024’ün mevsimsellikten arındırılmış enflasyon oranı %2,8 oldu.

 

– Yıllık enflasyondaki düşüşte büyük ölçüde baz etkisi rol oynadı. Genel seçimler sonrasında Türkiye ciddi bir kur şoku yaşamıştı ve bu şok 2023’ün üçüncü çeyreğinde fiyatlara yansımıştı. 2023 Ç3’teki fiyat artışlarının yıllık enflasyondan silinmesi ile enflasyon hızla düştü. Fakat bu etki son çeyrekte çok zayıf olacak. Çünkü 2023 Ç4’teki ortalama aylık enflasyon %3,2. Yani aylık enflasyon düşmedikçe, yıllık enflasyondaki düşüş çok sınırlı olacak.

 

– %38’lik enflasyon oranının tutması için TÜİK tüketici enflasyonunun ortalama %0,5’e düşmesi gerekiyor. Mevcut aylık enflasyon oranları göz önüne alındığında, bu hedefin tutturulması oldukça zor. Enflasyon hedefinin tutmadığı muhtemelen Ekim verisiyle ortaya çıkacak. %34-42 bandında kalmak için gerekli olan aylık ortalama enflasyon ise %1,5. TCMB’nin hedef bandında kalmamız bile çok kolay değil.

 

– TÜİK’in tüketici enflasyonuna ilişkin kuşkular malum… Aslına bakarsanız İTO’nun yıllık tüketici enflasyonu %59,2 olarak açıklandı. Yıl başından bu yana, İTO’nun tüketici fiyatlarındaki artış %42,9 oldu. Yani, İTO’nun verilerine bakarsak, hedef enflasyonu ve hatta TCMB’nin hedef bandını çoktan aştık.

 

Üstelik Mehmet Şimşek uygulamak istediği ortodoks politikaları hayata geçiriyor ve bazı hedeflenen sonuçlar alınıyor. Yüksek enflasyona rağmen asgari ücrete ara zam yapılmadı. Talep düşürüldü, ekonomi yavaşlatıldı. Sanayi üretim endeksi, özellikle Haziran-Ağustos verilerinde sert bir daralmayı işaret ediyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) Eylül’de 44.3 ile son 54 ayın en kötü seviyesine indi. Ayrıca, ithalat geçen yıla göre geriledi. Döviz kuru uzun süredir sabit. TCMB, bu yıl ciddi miktarda rezerv topladı. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen enflasyon hedeflenen düzeylere inmedi.

 

Peki Temmuz’da asgari ücrete zam yapılmış olsaydı, enflasyon kaç olurdu? Ya da asgari ücret zammının yapılmaması bir işe yaradı mı? Bu sorulara cevap verebilmek için 2022 ve 2024 yıllarının üçüncü çeyreklerini doğal bir deney olarak karşılaştırmak faydalı olabilir. Bu iki yılın da üçüncü çeyreklerinde ve hemen öncesinde dolar fazla artmamıştı.  2022 yılının ilk ayları boyunca devam eden dolardaki artış, haziran ortasında yavaşlamıştı. Haziran 2022 ortasından Eylül 2022 sonuna kadar olan dönemde dolar %7 civarında arttı. 2024’ün aynı döneminde dolar benzer şekilde %5 civarında arttı. Diğer yandan karşılaştırma için kullanmadığımız 2023 yılında, seçimin ilk turundan Eylül 2023’e kadar kur ciddi bir şok yaşamıştık; dolar %38 artmıştı.

 

İktisat alanında, kimyada olduğu gibi aynı koşulları oluşturmamız mümkün değil. Nitekim 2022 yılı boyunca faizler çok daha düşüktü. Ülke, şimdiki gibi bir talep şoku yaşamamıştı. 2022’nin ilk beş ayındaki kur artışı çok daha yüksekti ve bunun etkileri de gecikmeli olarak hissediliyordu. Ama 2024’in üçüncü çeyreğinde de asgari ücretleri artırmayan iktidar, onun yerine elektrik fiyatlarına ciddi bir zam yaptı.

 

Grafik 1, TÜİK’in ve İTO’nun tüketici fiyatlarındaki artışın, ara zam yapılan 2022 ile yapılmayan 2024’ün üçüncü çeyreklerinde çok da farklı olmadığını gösteriyor. Hatta, TÜİK TÜFE’ye göre 2024’teki tüketici fiyatlarındaki artış 1,9 puan daha fazla. İTO’ya göre ise 2024’teki fiyat artışı 2,8 puan daha düşük. Asgari ücretin etkisi düşünülenden çok daha düşük olmuş ve asgari ücreti artırmamak enflasyonda ciddi bir fark yaratmamış.

 

 

Tabii ki Grafik 1’den “asgari ücretin enflasyona etkisinin sıfır olduğu” sonucunu çıkarmak doğru olmaz. Asgari ücret artışlarının sektöre ve işletmenin büyüklüğüne bağlı olmaksızın fiyatlara hiçbir etkisi olmadığını söylemek fazla iddialı olur. Ancak asgari ücretin fiyatlar üzerindeki etkisine ilişkin aşağıdaki faktörleri dikkate almakta fayda var:

1) 2022 yılı için personel maliyetinin üretim değerine oranı çok yüksek değil. İmalat sanayi için %6,4, daha emek yoğun olan konaklama ve yiyecek hizmetleri sektöründe ise %17,8 (*).

Tabii ki bu kısmi bir analiz. Özellikle imalat ve inşaat sektörlerinde diğer girdiler arasında da ücret maliyeti bulunmakta. Tam bir analiz için girdi-çıktı tabloları kullanmak gerekli. Bununla birlikte, birkaç noktayı da ekleyeyim… Özellikle imalatta ithal girdilerin, yani Türkiye’deki ücretten hiç etkilenmeyecek maliyet payı yüksektir. Hizmet sektöründe ise kira gibi ücret dışındaki maliyetler de oldukça önemlidir.

2) %10’luk asgari ücret artışı, toplam ücret maliyetini %10’un çok daha altında arttırır. Mesela bilgi ve iletişim gibi asgari ücret artışından çok daha az etkilenecek sektörler var. Bir de tabii asgari ücrete yakın ücret alan çalışan sayısı fazla, ancak asgari ücretin çok üzerinde maaş alan müdürler veya bazı nitelikli çalışanların da toplam ücret maliyetindeki ağırlığı yüksek.

3) Bütün çalışanlar asgari ücretli olsa bile, asgari ücret artışı tam anlamıyla fiyata yansımaz. Çünkü ücret artışı hem kâr marjını düşürür hem de işgücü üretkenliğini olumlu etkiler.

4) Asgari ücret artışlarının toplam talebi ne oranda artıracağı belli değil. Toplam talebe etkisi Türkiye’nin talep rejiminin kâr-çekişli mi yoksa ücret-çekişli mi olduğuna bağlıdır. Asgari ücret artışı iç tüketimi artırabilir. Ancak kısa dönemde cari açığı aşağı çekip kapasite kullanım oranlarındaki artışı engelleyebilir ve bu yolla iç tüketimden gelen etkiyi dengeleyebilir.

5) Ayrıca toplam talebin fiyatlara olan doğrudan etkisinin ne kadar güçlü olacağı da belli değil. Neticede son üç ayın verileri Türkiye ekonomisinde ciddi bir daralma olduğuna işaret ediyor, ama bu daralma henüz enflasyonu hedeflenen seviyelere çekemedi.

 

Ancak asgari ücret artışının atlanmasının ve faiz artışlarına dayalı ekonomik daralmanın kısa dönemde dış açığa olumlu etkisi var. Nitekim Mehmet Şimşek programının şimdiye kadarki en büyük “başarısı” da dış ticaret açığının kapatılmış olması. 2024 Ç3’te, karşılaştırma yaptığımız 2022 Ç3’e göre, ihracat 62,4 milyar dolardan 66,6 milyar dolara çıkarken; ithalat 94,0 milyar dolardan 84,0 milyar dolara düştü (Grafik 2). Tabii dış ticaret açığının kapanmasında ihracattaki artıştan daha çok ithalattaki düşüş rol oynadı. Dış ticaret açığının kapatılmasının ve sıcak para girişinin yardımıyla, TCMB Mayıs 2023’ten beri brüt rezervlerini 57,8 milyar dolar arttırırken, swap hariç net rezervlerini -60,5 milyar dolardan, 34,6 milyar dolara çıkardı.

TCMB’nin rezerv artışlarında; rezervleri toparlamanın yanı sıra, sıcak para girişlerinin etkisiyle kur artışlarını sınırlama amacı da bulunuyor. Çünkü eğer dolar düşerse dış ticaret açığı yeniden artacak. Kuşkusuz hem dış ticaret açığının düşmesi hem de rezervlerdeki artışlar, enflasyon artışında önemli rol oynayan döviz kurunun bir süre daha artmaması için önemli. Ancak enflasyon bir süre daha düşürülemezse, kurun sabit kalmasını sağlamak da uzun süre mümkün olmayacak. Ayrıca Türkiye’ye yüksek getiri için giren sıcak paranın getirdiği riskler de var.

Ayrıca kuru savunmak için asgari ücrete ara zam yapılmaması gerekmeyebilirdi. Özellikle TCMB’nin kurdaki düşüşü engellemek için epey bir rezerv topladığı düşünüldüğünde… Çünkü hem asgari ücreti sınırlamanın hem de talebi baskılamanın kısa dönemde dış açık üzerinde olumlu etkisi olsa bile orta ve uzun dönemde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Pek çok ampirik çalışma hem üretimin ve ücret artışının (örneğin Fontanari ve Palumbo, 2022), hem de spesifik olarak asgari ücretin (Dube ve Lindner (2024) bu çalışmaların bir kısmını özetliyor) üretkenlik üzerine olumlu etkilerini göstermekte.

Literatüre göre ücret artışları işgücü üretkenliğini etkiliyor çünkü i) işgücü tasarrufu yapan yatırımları teşvik ediyor; iii) çalışma gayretini arttırıyor; iii) işten ayrılmaları azaltıyor; iv) üretimi ve istihdamı daha verimli firmalara kaydırıyor.

 

Asgari ücretin işgücü üretkenliği üzerindeki orta ve uzun dönemli etkileri, dış ticaret açısından da önemli. Sonuçta rekabetçiliğimiz için önemli olan ücret değil, birim işgücü maliyetidir; yani işgücü üretkenliğine göre ücretlerin ne kadar arttığıdır. İşgücü üretkenliğindeki artış, ücretlerdeki artışın rekabetçilik üzerindeki olumsuz etkilerini zayıflatır. Dolayısıyla asgari ücretin baskılanmasının, işgücü üretkenliği üzerinden orta ve uzun vadede rekabetçilik üzerinde olumsuz etkileri olabilir.

Tabii asgari ücreti baskılamanın gelir dağılımı üzerine de ciddi olumsuz etkileri olacak. 2021 kur şoku sonrasında, ücretlilerin gelirden aldığı pay önceki yılların çok ötesinde düştü. Ancak, 2022 ortasından itibaren sendikalar, asgari ücret pazarlığını açlık sınırı üzerinden yaparak; hem genel ve yerel seçim ortamı sayesinde, hem de açlık sınırını belirleyen gıda fiyatlarının enflasyonun üzerinde seyretmesi nedeniyle ücretlerin gelir içindeki payını toparladı. Ara zam gelmemesi muhtemelen reel ücretlerin ve ücretlerin gelir içindeki payının yılsonuna kadar düşmesi ile sonuçlanacak. Daha şimdiden, Haziran-Ağustos 2024 döneminde inşaat sektöründeki işçilik maliyetleri, TÜİK TÜFE’ye göre %3,2, İTO Ücretliler Geçinme Endeksi’ne göre ise %3,4 reel olarak düştü (**).

Gazeteler, AKP yönetiminin asgari ücreti yılsonunda beklenen enflasyona göre artırmayı düşündüğünü yazıyor. Oysa asgari ücret zamları, genellikle yüksek enflasyon nedeniyle kötüleşen koşulların eski seviyelere çekilmesi mantığıyla yapılıyor. Enflasyon bahane edilerek, asgari ücret zammında “hedeflenen enflasyon”un baz alınması emekçinin hakkının kalıcı olarak kırpılması anlamına geliyor. AKP’nin bu planının önlenmesi için hem sendikalara hem de muhalefete büyük sorumluluk düşüyor.

 

 

Notlar:

(*) TÜİK Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerine dayalı kendi hesaplamalarım.

(**) İTO ve TÜİK verilerine dayalı kendi hesaplamalarım.

 

 

Akademik kaynaklar:

 

Dube, A., & Lindner, A. S. (2024). Minimum Wages in the 21st Century. NBER Working Paper 32878.

 

Fontanari, C., & Palumbo, A. (2023). Permanent scars: The effects of wages on productivity. Metroeconomica, 74(2), 351-389.

 

Pollin, R., & Wicks-Lim, J. (2016). A $15 US minimum wage: How the fast-food industry could adjust without shedding jobs. Journal of Economic Issues50(3), 716-744.

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler