Ekonomi
Güldem Atabay: Duyduk Duymadık Demeyin: Enflasyon “Yerleşti”
"Enflasyonun hikâyesine bakınca resim net. Mevcut iktidar bileşenleri için enflasyondaki aşırılıkların törpülenmesi yeterli. Çünkü büyüme; rantını siyasi olarak dağıtabilecekleri, iktidarın otokratik düzeni perçinlemek için kullandığı vazgeçilemez bir siyasi araç."
Tüketici fiyatları Şubat ayında beklentilerin üzerinde yüzde 4,5 arttı ve 12 aylık TÜFE enflasyonunu Ocak ayındaki yüzde 64,9 seviyesinden yüzde 67,1’e taşıdı. Üretici fiyat enflasyonu aylık bazda yüzde 3,7 olunca, 12 aylık ÜFE oranı da Şubat ayında yükselerek bir önceki aydaki yüzde 44,2 seviyesinden yüzde 47,3’e çıktı. En dikkat çekici olan ve herkesin en sert hissettiği işlenmiş gıda enflasyonu Şubat ayında aylık bazda yüzde 8,3’le çok hızlı artarken yıllık işlenmiş gıda enflasyonu da yüzde 69,7’den yüzde 71,1’e yükseldi.
Enflasyonun detayları, son bir yılda TÜFE enflasyonundaki artışın oldukça geniş tabanlı olduğunu anlatıyor. Endeksi oluşturan neredeyse tüm alt bileşenlerin katkısı geçen yıla kıyasla daha fazla. Başka açıdan ifadeyle, yükseliş öyle tek bir nedenden kaynaklanmıyor. Dolayısıyla geçici olarak değerlendirilmesi de yanıltıcı.
Önümüzdeki aylarda enflasyonun yönünü görmek için temel enflasyon göstergelerine bakınca rahatlamak için neden bulmak zor.
Yakından takip edilen iki çekirdek enflasyon göstergesi var: Çekirdek B ve Çekirdek C endeksleri. Manşet TÜFE’yi oluşturan sektörlerden enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altını çıkartınca C endeksi oluşuyor. B endeksinin içindeyse C endeksine ek olarak işlenmemiş gıda ürünleri var. Dolayısıyla her iki endeks de aşırı oynaklık gösteren etkilerden arındırılmış olarak enflasyondaki ana eğilimi yansıtmaya manşet TÜFE’den daha yakın olarak kabul ediliyor.
Manşet TÜFE yüzde 4,5 artarken, B endeksindeki artış yüzde 4,2 ile daha düşük. Gürültüden daha fazla temizlenen C endeksi ise aylık yüzde 3,6 artmış durumda. Her iki endeks de Ocak ayındaki artışları olan yüzde 6,9 ve yüzde 7,6’ya göre ivme kaybetmiş görüntüde. Buna karşın yıllık enflasyon B endeksinde yüzde 67,7’ den yüzde 70,3’e; C endeksinde de yüzde 70,5’ten yüzde 72,9’a çıktı.
Gösterge endeksler içinde hizmetler ve mallar olarak da enflasyonun seyrini ayrı ayrı izlemek önemli. Mal fiyatlarındaki değişim maliyet unsurları tarafından daha fazla etkilenirken, enflasyonun yüksek ve kalıcı olduğu inancı yerleştikçe katılaşan hizmet fiyatları dünyanın her yerinde merkez bankalarının enflasyonla mücadele işlerini zor sokan bir durum.
Şubat ayında mal fiyatlarındaki değişim yüzde 4,1 ile Ocak ayındaki yüzde 4,6’nın az gerisinde. Enerji fiyatlarındaki sakinleme ve TL’de nispeten istikrar havasına rağmen işlenmemiş gıda fiyatları yüzde 9,3, taze meyve-sebze fiyatları yüzde 13,7 ve işlenmiş gıda fiyatları da yüzde 7,3 arttı.
Gıda fiyatları enflasyonunun geldiği yer market fırsatçılığı ile kolayca açıklanamayacak seviyede. Hepimize, sorunun tarım politikasızlığında olduğunu bir kez daha hatırlatmalı.
Hizmet enflasyonu Şubat ayında yüzde 5,7 artışla yıllık seviyeyi yüzde 89,7’den muazzam bir yükseklik olan yüzde 94,4’e sıçratmış görünüyor. Kira enflasyonunun da Ocak’tan Şubat’a 12 aylık seri olarak yüzde 112’den yüzde 121’e çıktığını not etmek önemli. Lokanta ve otellerdeki yıllık fiyat artışı yüzde 95’le korkutucu. Restoran hizmetleri enflasyonu yukarı iten tüm faktörlerin birleştiği bir sektör: Emek, enerji, kira, gıda ve alkol. O nedenle de gidişatı geneli yansıtması açısından önemli.
Manşet TÜFE’yi ister çekirdek enflasyon endeksleri olarak ister mallar-hizmetler diye ayrın, ortada duran verilerden yansıyan, rahatlamak için alan olmadığı. Nefesi derin alıp daha uzun soluklu bir enflasyonla mücadele döneminde olduğumuzu bu rakamlardan anlamamız şart.
Para Politikası Deneyinin Şaşırtıcı Olmayan Sonucu
Eylül 2021’de enflasyon yükselme eğilimindeyken faiz indirimleri başladığında sonunun tam da böyle biteceği ekonomistler tarafından öngörülmüştü. Israrla devam edilen para politikası deneyinin sonucunda Türkiye çok yüksek ve geniş tabana yayılmış, direnç gösteren bir enflasyonun içinde yaşıyor artık. Eylül 2021’de yüzde 19 olan manşet TÜFE enflasyonu Ekim 2022’de yüzde 85,5’e fırladıktan sonra yapay şekilde baskılanan TL sayesinde Haziran 2023’te yüzde 38,2’ye geriledikten sonra bugün yeninden yüzde 67,1’de.
Bu yüksek ve genele yayılmış enflasyon Erdoğan yönetiminin dengesiz büyümeyi önceleyerek, tüm kaynakları seçim kazanmak için kullandığı bir dönemin kaçınılmaz ürünü. Yaratılan eser beğenilmemiş olacak ki şimdi açılan yara kapatılmaya çalışılıyor. Seçimden bu yana da yapılan kısıtlı kadro değişimi ile para politikasında “rasyonele dönüşle” aynı Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sefer enflasyonu düşürmeyi hedeflediği bir dönemden geçiyor.
Halbuki böylesi bir enflasyon patlamasının yarattığı birikimli dengesizlikler ve enkaz bugün Hazine’nin, bankaların ve vatandaşların sırtında yıllarca hissedilecek ağır bir yük.
TCMB İçin Alarm Zilleri
Yerel Seçimler Sonrası Beklentilerin Ayakları Yere Basmıyor
Yazının tamamı burada.