Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Gökten dolar yağarken

17 Mayıs 2024

Cuma sabahı Kıbrıs İktisat Bankası günlük raporunu okuyorum, Çarşamba itibarıyla TCMB seçimden bu yana FX rezervlerini  $47 milyar artırmış durumdaydı.  Twitter’de takip ettiğim Uğur Gürses gibi değerli kaynaklar TCMB bu hızla rezerv biriktirirse Haziran sonunda net rezervlerin sıfıra yükseleceğini müjdeliyordu-halen EKSİ $30 milyar civarında.  Wow!  Dünya ne kadar hızlı değişiyor ya?  Mart’ta seçim öncesi devaluasyonun eşiğine geldik, TCMB silah zoruyla 500 baz puan faiz artırmak zorunda kaldı, şimdi Bloomberg’e göre carry traderların sevgilisi oldu bizim köhne TL. Carry trade’in ne olduğunu bilmiyorsanız, yanlış makaledesiniz, swipe, swipe.

 

Bu para nerden geliyor? Bolluk daha ne kadar sürer?  Sıcak para Türkiye’nin hastalıklarına çare olur mu?

Girişlerin 4 kaynağı var. Sıcak para hala mütevazi bir  pay tutuyor, ama SWAP kısıtlamaları gevşetilirse, rolü artar.  Öncelikle, yine Fed faiz indirecek algısı yükseldi, geçen hafta bitmişti, ondan önceki hafta adeta kesindi, ama neyse. Fonlarda biriken tasarruflar yine Türkiye gibi Gelişmekte Olan Ülkelerde (GOÜ, Piyasa = GOP) getiri avına çıktı. Yaz boyunca Ekonomik İstikrar Programı’ndan (EİP) sapma olmaz,  TCMB’nin de rezerv birikimi  safi mevsimsel nedenlerde dahi olsa hızlanır. TL’nin değer kaybetmesi çok zor. Yani, dolar veya herhangi bir düşük getirili para birimi ile borçlanıp TL cinsinden varlıkları satın almak adeta sokakta para bulmak gibi. “Mehmet Şimşek geldiği gibi gider” düşüncesinde israr eden dev GOP fonlarında Türkiye pozisyonları benim arabanın benzin deposu gibi, elleri mahkum gelip alacaklar. Eylül’e kadar bir $50 milyar?  Niye olmasın?

 

Büyük montanlı yerli birikimciler TL mevduata dönerken, Mart ödemeler dengesinde gözlenen aylık $10 milyar sermaye kaçışının da evine döndüğü kanaatindeyim.

Borsa da bir miktar sıcak para cezbeder, çünkü hala MSCI GOP Hisse Endeksine tarihi ortalamasının 2 misli iskontoyla işlem görüyor.

En önemlisi, TL borçlanma maliyetleri yükselince, şirketler dövizle borçlanmaya döndü, Mart’ta bile roll-over oranlarının yükseldiğini gördük. Bu trend yaz boyunca devam eder, çünkü yüksek ABD faizi sürekli gerileyen CDS’le telafi ediliyor.  Bloomberg’e  göre Türk şirketleri bu yıl net $10 milyar dolar borçlanma yaptı bile. Ek olarak, hükümet ve Dünya Bankası arasında her gün yeni bir proje kredi anlaşması imzalanıyor. “Amatör” okurlar için hatırlatayım, hani derler ya “Tilki dolaşır, dolaşır, soluğu kürkçü dükkanında alır” diye?  Bir ülkede de döviz nerden gelirse gelsin, eninde sonunda TCMB bilançosuna rücu eder.

Söylemeye gerek yok, cari açık bahsinde  en kötüsü geride kaldı. Önümüzdeki 5 ay boyunca cari denge hesabından da TCMB kasasına döviz girecek.

Döviz-TL faiz dengesine çok hassas, yani aralıksız getiri  maksimizasyonu amacıyla mevduat yapan yatırımcılar uzun süre dolarda kalamaz, kayıpları çok acı olur. Dolayısıyla yaz boyunca KKM ve döviz mevduattan yüksek oranda çözülme göreceğiz.

Bu noktada TCMB’nin TL’yi koruduğunu öne sürmek akıl dışı, artık  var gücüyle TL’nin fazla değer kazanmasına engel olmaya çalışıyor. Açıkçası, bu çabasında çok başarılı olacağına da emin değilim. Elindeki sınırlı araçlarla fazla döviz likiditesini sterilize etmek hem çok pahalı, hem de karşılığında piyasaya TL verdiği için sıkı para politikasının içini boşaltıyor. Bir çare ihracatçılar ve turizmcilerin döviz  teslim yükümlülüğünü aşamalı olarak kaldırmak olur. Ama, bir noktada Hazine’nin TCMB’nin likidite emme operasyonuna destek olmak için iç piyasada 1-3 yıl vadeli dolar-Euro tahvil ihraç etmesi de söz konusu olabilir.  Son olarak, çok yakında, TCMB döviz mevduat munzam karşılıkları yükselterek tepki vermek zorunda.

3 gün önce, HSBC’nin yıl sonu dolar/TL tahmini 37-40 olarak açıklanınca, Twitter’da bazı isimler biraz dalga geçti. Bence bu hedef hiç de abartılı değil, sene sonunda dolar/TL 37-38 bandında kalabilir.

Özetle, EĞER hiç beklenmedik jeo-politik şoklar (Putin’in Kiev’e ilerlemesi ve petrolun $100/varili aşması gibi)  global risk iştahı ve/ya ekonomiyi sarsmazsa, Türkiye ve TL Kasım’a kadar rahat.

Ama, sıcak parayla aşk olmaz. Bir gecelik ilişkidir, getirisi kadar götürüsü de vardır. Öte yanda, sıcak para çok güçlü bir ağrı kesici ve kortizon kadar da etkin bir kısa vadeli tedavi yöntemidir. Ankara’ya 2016’dan bu yana eşsiz çabalarla bok çukuruna batırdığı ekonomiyi düze çıkartmak için bir fırsat penceresi açar.  Cevdet Yılmaz, Şimşek ve Fatih Karahan, bu süre zarfında Külliye’den gelen her pası gole çevirir.  Bir çok muhalif ekonomist burun kıvırsa da, bir oyun planı var, ve akılcı. Ama Erdoğan gereğini yapacak mı?

Samimi olarak, “göreceğiz” “bakalım” gibi yuvarlak laflar etmek yerine %50-50 diyorum. Sürdürülebilir toparlanmayı sağlamak için Erdoğan’ı iktidarda tutan rant rejiminin husyelerine  sert bir tekme vurmak kaçınılmaz. Yani, vergi istisnalarının daraltılması, Kamu İhale Kanunu’nun revize edilmesi gibi reformlarla arpa ambarının kapısı kitlenecek. Bu icraatın Erdoğan’ın siyasi maliyeti çok ağır olur.

Öte yanda, önümüzde 2-3 yıl seçim yok. Eğer rantiyeleri tasfiye ederse, ekonominin sağlığı düzelir ve Erdoğan bir sonraki seçime arkasına rüzgarı alarak girer. Geçmişte, Erdoğan nice  müttefikini sattı.  Liberaller, 2ci Cumhuriyetçiler, FETÖ, ve belki de yarın MHP. Bu kez rantiyeleri, kankacıları satabilir.

 

FÖŞ

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları