Amerikan Merkez Bankası
TERCÜME: Bazı Hoş Olmayan Monetarist Hesaplamalar
“Some Unpleasant Monetarist Arithmetic” isimli çalışma, monetarist ekonomik varsayımları benimseyen ortamlarda bile para politikasının enflasyonu kalıcı olarak kontrol etme gücünün…
“Some Unpleasant Monetarist Arithmetic” isimli çalışma, monetarist ekonomik varsayımları benimseyen ortamlarda bile para politikasının enflasyonu kalıcı olarak kontrol etme gücünün sınırlı olabileceğini ortaya koydu. Bu bulgu, Milton Friedman’ın 1968 yılında Amerikan Ekonomi Derneği’nde belirttiği görüşlerin ötesinde, para politikasının beklenenin aksine enflasyonu artırabileceğini gösteriyor.
Çalışmada, para politikasının açık piyasa işlemleri yoluyla uygulandığı ve para ile maliye politikalarının belirli bir şekilde koordine edildiği durumlarda, enflasyonu kontrol etme kapasitesinin azaldığı gözlemlendi. Özellikle, faiz getiren devlet tahvillerine olan talebin, hükümetin reel tahvil stoğunu sınırlandırdığı ve ödemesi gereken faiz oranlarını etkilediği belirtildi. Bu kısıtlamalar, para otoritesinin enflasyonu sürdürülebilir bir şekilde kontrol etme yeteneğini zayıflatmaktadır.
Araştırma, para ve maliye politikalarının koordinasyon biçiminin, para otoritesinin enflasyon üzerindeki etkisini belirlediğini vurguladı. İki temel senaryo incelendi:
- Para Politikasının Üstünlüğü: Para otoritesinin bağımsız olarak para tabanını belirlediği ve seigniorage gelirini kontrol ettiği durumlarda, enflasyonun kalıcı olarak kontrol edilebildiği görüldü.
- Maliye Politikasının Üstünlüğü: Mali otoritenin bütçe açıklarını bağımsız olarak belirlediği ve bu açıkların finansmanını tahvil satışları ile seigniorage yoluyla sağladığı durumlarda ise, para otoritesinin enflasyonu kontrol etme gücünün azaldığı belirlendi.
Çalışmada ayrıca, faiz oranının ekonomik büyüme oranından yüksek olduğu ve mali otoritenin sürekli bütçe açıkları verdiği koşullarda, sıkı para politikasının başlangıçta enflasyonu düşürse de uzun vadede devlet borcunun sürdürülemez seviyelere ulaşması nedeniyle enflasyonu artırdığı gözlemlendi. Para talebinin beklenen enflasyon oranına bağlı olduğu bir modelde ise, sıkı para politikasının hem mevcut hem de gelecekteki enflasyonu yükselttiği bulundu.
İki temel varsayımın bu sonuçlara yol açtığı belirtildi:
- Reel faiz oranının ekonomik büyüme oranından yüksek olması,
- Maliye politikasının bütçe açığı dizisinin para politikasından bağımsız olarak belirlenmesi.
Bu bulgular, para politikasının enflasyon üzerindeki etkisinin, para ve maliye politikalarının etkileşimine ve ekonomik beklentilere bağlı olduğunu göstermektedir. Sıkı para politikasının her zaman enflasyonu düşürmeyeceği, bazı durumlarda ise enflasyonu artırabileceği ortaya konmuştur. Araştırma, para otoritesinin maliye otoritesine disiplin getirmesi ve politika koordinasyonunun önemine dikkat çekmektedir.
Çalışmada, zımni iskonto oranının yeterince düşük seçilmesiyle, sonsuz toplamın yakınsaklığı korunarak, eşitsizliklerin sağlanabileceği belirtildi. Araştırmada, θₕ ve θₗ olmak üzere iki farklı para politikası karşılaştırıldı; burada θₕ daha yüksek, θₗ daha düşük para büyüme oranlarını temsil etmektedir. Amaç, tüm dönemler için pₜ(θₗ) > pₜ(θₕ) ve pₜ₊₁(θₗ)/pₜ(θₗ) > pₜ₊₁(θₕ)/pₜ(θₕ) koşullarının sağlandığını göstermektir.
Modelde, daha düşük θ’nin, daha yüksek bir bₜ’ye ve dolayısıyla daha yüksek bir ε’ye yol açtığı, bunun da gelecekteki enflasyon oranlarını yükselttiği vurgulandı. Bu durum, mevcut enflasyonun artmasına neden olmaktadır; çünkü gelecekte beklenen daha yüksek enflasyon oranları, bugünkü enflasyon beklentilerini etkilemektedir.
Sonuç olarak, para politikalarının enflasyon üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesinde, geleceğe yönelik beklentilerin ve hükümetin borçlanma stratejilerinin dikkate alınmasının kritik önemde olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, maliye ve para politikalarının uyumlu bir şekilde yönetilmesi, enflasyonun etkin bir şekilde kontrol altına alınabilmesi için gerekliliği ortaya konmuştur.
Çalışmanın tamamına buradan erişebilirsiniz.