Ekonomi
Fatih Özatay: Enflasyon düşecek ama asgari ücret mutlaka artmalı
Prof Fatih Özatay Yetkin Report’taki köşesinde Mayıs ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Enflasyonun önümüzdeki aylarda baz etkisi, TL’deki reel değerlenme ve…
Prof Fatih Özatay Yetkin Report’taki köşesinde Mayıs ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Enflasyonun önümüzdeki aylarda baz etkisi, TL’deki reel değerlenme ve lira cinsi mevduat faizi mevduatın vadesi boyunca gerçekleşmesi beklenen enflasyonun üzerinde seyredecek olmasına bağlı olarak yerleşiklerin liraya dönmeleri ile hızla gerileyeceğini anlattı.
Özatay, Türkiye’deki enflasyonun dünyada başka ülkelerle kıyaslamasını yaparak sene sonu hedef %38’e gerilese bile halen çok yüksek olduğunu vurguladı.
Eski TCMB Başkan Yardımcısı, asgari ücrete ara zam yapılmaması halinde açlık sınırının hızla artmaya devam ederken asgari ücretle arasının çalışanın aleyhine açılacağını vurgulayarak zam yapılmasının şart olduğunu ekledi.
Yazıdan alıntılar aşağıda:
İlki ‘baz etkisi’ olarak bilinen teknik bir neden: …Temmuz için 2003-2022 ortalaması yüzde 0,4 iken, 2023’te yüzde 9,5. Ağustos ayı için ise 2003-2022 ortalaması yüzde 0,5. Buna karşılık Ağustos 2023’te gerçekleşen aylık fiyat artışı yüzde 9,5. Haziran ve Eylül ayları için bu denli çarpıcı olmasa da aradaki farklar yine de yüksek. 2023’ün bu yüksek aylık enflasyonları yerine mevsim normallerine yakın aylık enflasyonlar gelecek; yıllık enflasyon düşecek.
Bundan sonra enflasyonun hızla düşecek olmasının ikinci temel nedeni kurdaki gelişmeler. Uzun bir süredir döviz kurundaki artış enflasyonun altında seyrediyor. Üstelik iki aydır döviz kuru artmıyor.
Peki, bu gelişme suni mi? Üç nedenle, hayır değil.
Birincisi, yabancılar için politika faizi oldukça cazip bir düzeye yükseldi; sıcak da olsa yurtdışından sermaye girişi var. Döviz arzı artıyor.
İkincisi, lira cinsi mevduat faizi artık mevduatın vadesi boyunca gerçekleşmesi beklenen enflasyonun üzerinde seyrediyor; yerleşiklerin liraya dönmelerini özendiriyor. Döviz talebi görece azalıyor, döviz arzı yükseliyor.
Üçüncüsü, Merkez Bankası liranın bir süre reel olarak değerleneceğini defalarca belirtti. Bu hem yabancı girişini özendiriyor hem de yerleşiklerin lira cinsi mali varlıklara yönelmelerini.
Peki, kurdaki bu gidiş sürdürülebilir mi?
Şüphesiz liranın reel olarak değerlenmesinden (döviz kuru artışının enflasyonun altında kalmasından) özellikle ihracatçılar zarar görüyorlar. …O para politikasından ve hemen sonrasındaki enflasyonun çok ama çok altında kredi faizleri politikasından şikâyet etmeyince, enflasyonu düşürmek için olmazsa olmaz koşul olan liranın reel olarak değerlenmesinden şikâyet etme hakkı kalmıyor. Kaldı ki her istenilene aynı anda ulaşmak mümkün değil.
Sonuçta bir taraftan verirken öbür taraftan almak zorundasınız; optimizasyon gerekiyor. Burada biraz sabır gösterilmeli. Hem şikâyet edenler sabır gösterir hem mevcut politikanın uygulanmasına izin verenler izinlerini kaldırmazlar hem de bütçe açığı kontrol altına alınabilirse, kurdaki gidişatın tersine dönmesi için -dış koşullarda çarpıcı bir değişiklik olmadığı sürece- pek bir neden kalmıyor.
Dış koşullar açısından bakıldığında ise ham petrol fiyatları ile büyük merkez bankalarının faiz kararları önemli. Ham petrol fiyatları 2023 ortalaması düzeyine yakın bir düzeyde seyrediyor; olumsuz bir gelişme yok. Avrupa Merkez Bankası yakında faiz düşürmeye başlayacak. Fed’in faiz indirimlerinin de eli kulağında. Bunlar da bizim açımızdan olumlu gelişmeler.
Enflasyonu düşürecek üçüncü temel neden ise oldukça yüksek düzeyde olan kredi faizleri ve artık makul bir düzeye çıkmış olan Türk lirası cinsinden mevduat faizleri. Bunların talebi düşürücü olması beklenir. Ancak bu etki henüz devreye girmedi. İlk çeyrek büyümesi oldukça yüksek bir düzeyde gerçekleşti: Yıllık yüzde 5,7, bir çeyrek öncesine kıyasla ise yüzde 2,7. Kaldı ki özel tüketim harcamalarındaki artış da yüksek.
….
Temmuz’da ücret artışı olmazsa
Bu iş ciddi. Şakaya gelmiyor.
Şakaya gelmediği, asgari ücretin daha Nisan’da açlık sınırının altında kalmasından belli. Asgari ücrette Temmuzda bir artış yapılmazsa ve bundan sonra gıda enflasyonu Merkez Bankası’nın tahmini ile uyumlu bir biçimde gerçekleşirse Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki sevimsiz ilişki Grafik 4’teki gibi olacak.
Fazla söze gerek yok sanırım.