Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ABD’de Trump’ın Dönüşü: Avrupa NATO İlişkileri ve Çin Ticaret İlişkilerinde Neler Olacak?

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a Dönüşü ve Avrupa Güvenliği Donald Trump’ın yeniden başkanlık dönemi, Avrupa’nın güvenlik politikaları üzerinde önemli etkiler yaratması…

ABD’de Trump’ın Dönüşü: Avrupa NATO İlişkileri ve Çin Ticaret İlişkilerinde Neler Olacak?

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a Dönüşü ve Avrupa Güvenliği

Donald Trump’ın yeniden başkanlık dönemi, Avrupa’nın güvenlik politikaları üzerinde önemli etkiler yaratması beklenmektedir. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, ABD’nin Avrupa’ya verdiği desteğin azalabileceği endişelerini artırmıştır. Bu durum, Avrupa’nın güvenlik zorluklarını tek başına ele alması gerektiği korkusunu doğurmaktadır. Trump’ın kampanya söylemleri, Avrupa güvenliğine olan bağlılığı konusunda meşru endişelere yol açmıştır. Ancak, bu durumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, büyük ölçüde Avrupa’nın kendi politikalarına bağlı olacaktır.

Transatlantik Ortaklığın Geleceği Üzerine Endişeler

2017 yılında Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte, birçok Avrupa politikacısı transatlantik ortaklığın geleceği konusunda endişeliydi. Trump, ABD’nin müttefiklerinden yeterince katkı almadığını ve ittifakı bir yük olarak gördüğünü ifade etmişti. Zamanla müttefiklerin avantajlarını kabul eden Trump, Avrupa’nın güçlerini zayıflattığını ve bazı ülkelerin Rus gazına tekel hale geldiğini belirtmişti. Bu ihmaller, Avrupa’nın daha sonra ağır bedeller ödemesine neden olmuştur.

NATO ile İlişkiler ve Güvenlik Ortamındaki Değişim

Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk döneminde NATO ile sağlam ve güvenilir bir çalışma ilişkisi kurulmuş, zaman zaman zorlu görüşmeler yaşansa da işler yoluna konulmuştur.

Trump’ın görevi bırakmasının ardından NATO güçlenmiş ve Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşa kolektif yanıt olarak etkinliğini korumuştur. Ancak, güvenlik ortamındaki dramatik bozulma, müttefiklerin daha fazla sorumluluk almasını gerektirmektedir.

2014 yılında NATO müttefikleri, 2024 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılanın %2’sini savunma harcamalarına ayırmayı kabul etmiştir. Bu hedef çoğu ülke tarafından karşılanmış olsa da, 2024 güvenlik ortamında bu hedefin yetersiz olduğu görülmektedir. Avrupa liderleri, daha fazlasını yapmaları gerektiğinin bilincindedir. Trump’ın yeniden başkan olması, bu mesajı pekiştirmektedir. Avrupa’nın kendi payına düşeni yapması durumunda, yeni ABD yönetiminin de yükümlülüklerini yerine getireceği beklenmektedir.

Ukrayna’ya Destek ve Stratejik Yaklaşımlar

Trump’ın mevcut Ukrayna desteği stratejisine olan şüpheciliği, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’ya sağladığı askeri desteğin yeterli olmamasına dayanmaktadır.

Putin’in savaşta hedeflerine ulaşabileceğine inandığı ve toplumu zayıflayacağı varsayımıyla beklediği belirtilmektedir. Agresöre taviz vermek, savaşın en hızlı şekilde sona ermesini sağlayacak olsa da, bu barış anlamına gelmeyeceği ve maliyetleri azaltmayacağı ifade edilmektedir. Daha fazla silah desteği verilmesi, barışa ulaşma olasılığını artırmaktadır.

Uzun vadeli desteğin inandırıcılığı, savaşın daha erken sona ermesine katkı sağlayacaktır. Bu yaklaşım, Trump’ın ilk döneminde Ukrayna’ya ölümcül silahlar gönderme kararı aldığı göz önüne alındığında, Trump’ın düşünce yapısıyla uyumlu olarak değerlendirilmektedir.

Ticaret Politikalarında Robert Lighthizer’ın Rolü

Donald Trump’ın başkanlık dönemi için hazırlıklarını sürdüren yönetim ekibi, eski ticaret temsilcisi Robert Lighthizer’ın yeniden göreve getirilmesi talebinde bulundu. Lighthizer, Trump’ın Çin ile başlattığı ticaret savaşında önemli rol oynamıştı. Trump’ın geçiş ekibinde yapılan görüşmelerde, Lighthizer’a ticaret temsilciliği teklifi yapıldığı ancak farklı bir pozisyon için lobicilik yaptığı biliniyor. Ticaret bakanlığı pozisyonu için ise finansçı adayların öne çıktığı belirtilmektedir. Bu adaylar arasında hedge fon yöneticileri Scott Bessent ve John Paulson yer almaktadır.

Lighthizer’ın Atanmasının Uluslararası Etkileri

Lighthizer’ın tekrar ticaret temsilcisi olarak atanması, Çin ve ABD’nin ticaret müttefikleri arasında endişelere yol açması beklenmektedir. İlk görev döneminde Trump yönetiminde yürütülen ticaret savaşlarında etkili olan Lighthizer, ABD’ye ithal edilen mallar üzerine yüksek tarifeler uygulanmasını savunmuştur.

Trump’ın, özellikle Çin malları üzerinde yüksek vergiler koyma sözü verdiği bilinmektedir. Lighthizer’ın atanması, Japonya merkezli Nippon Steel’in ABD Steel’ı 15 milyar dolarlık satın alım teklifine de sorun çıkarabilir. Trump’ın bu anlaşmaya karşı olduğu belirtilirken, Lighthizer’ın bu tür anlaşmaların engellenmesi yönünde güçlü bir argüman sunması beklenmektedir.

Ticaret Politikalarında Devamlılık ve Korumacılık

Wall Street hukuk firması Skadden Arps’ta üç on yıl çalışan Lighthizer, ABD çelik endüstrisi adına Çin’den gelen ithalatlarla mücadele etmiştir. 2000’li yılların başında, George W. Bush yönetimini ABD çelik endüstrisini korumak için çelik ithalatına tarifeler koymaya ikna etmiştir.

İlk görev döneminde, ticaret anlaşmalarının iş çıkarları tarafından yönlendirilmekten ziyade, üretimin yeniden yerli kaynaklara kaydırılması ve Amerikan işçilerin korunmasına odaklanılması sağlanmıştır. Buna rağmen, Çin ve Japonya ile sınırlı ticaret anlaşmaları yapılmış ve ABD-Meksika-Kanada anlaşması güncellenmiştir.

Trump’ın ikinci döneminde Lighthizer’ın yeniden atanması, ticaret politikalarında devamlılık sağlanacağı ve korumacı politikaların sürdürüleceği algısını güçlendirmektedir. Bu durum, ABD’nin ticaret ilişkilerinde yeni dinamiklerin oluşmasına neden olabilir.

 

Financial Times

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler