Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Sabah BÜLTENİ: Ne var ne yok sat, nakite geç!

Başlık her şeyi söylüyor zaten. Tarihi bir satış dalgasının birinci perdesindeyiz

Sabah BÜLTENİ: Ne var ne yok sat, nakite geç!

 

Küresel hisse senetleri geride bıraktığımız haftayı sert bir satış baskısı ile tamamladı. Bu tablonun arkasında yatay üç ana nedeni irdeleyerek yeni haftayı da karşılamak isteriz.

Belki pek çok okurumuz için çok bir anlam ifade etmese de, bir trader (işlemi) olarak sert Japon Yeni hareketlerinde oldum olası çekinmiş hatta korkmuşumdur. Japon Yeni, FX piyasasında, ABD Doları ve Avrupa’nın ortak para birimi EUR ardından en çok işlem gören üçüncü para birimi olarak iddialı bir konuma sahip. Dahası yaşlı ve tasarruf alışkanlıkları oldukça yüksek olan bu coğrafya, teknik olarak uzun bir süredir büyüme endişeleri yaşanırken, düşük faiz ortamına ihtiyaç duyuluyor. Geçen hafta, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 2009 yılından bu yana en sert faiz artırımına gitmesi ve ayrıca tahvil alım programını da daraltarak yaklaşık 5 trilyon USD’lik bilançosu azaltma ve tahvil piyasasından yavaşça çekilme planı hakkında yol haritası sunması, Japon Yen’in adeta kükremesine neden oldu.

Uzun bir süre negatif, hatta %0 faiz oranına sahip bankanın ‘şahin’ bir duruş sergilemesi ardından JPY dolar başına bu sabah 145 seviyesinin de altına gelerek tepeden %10’dan fazla değerlendi. Bültenimizi yakında takip eden okurlarımız 158 seviyesinin altında haftalık kapanışlara ne kadar önem verdiğimizi hatırlayacaklardır. Aşağıda 127 – 162 seviyesinin %50 ve %61,8 Fibonacci düzeltme seviyeleri olan sırası ile 144,66 ve 140,56 seviyelerine dikkat edeceğiz.

Neredeyse 3-4 hafta önce 162 seviyesini test ederek son 1986 yılın bu yana en düşük seviyesini gören Japon Yen’nin başka bir hikâyesi daha var. Şöyle ki, Japonya’da yerleşik bireysel yatırımcılara yönelik, Japon Yeni dışında diğer para birimleri cinsinden ihraç edilen yabancı tahvillerin ve diğer borçlanma araçlarının satışını ifade eder Uridashi piyasası var. Bu piyasada, yatırımcılar genellikle Japon Yeni cinsinden düşük faizli borçlanma yapıp, yüksek faizli yabancı para birimlerinde yatırım yaparlar. Bu, Japonya’nın düşük faiz oranlarından yararlanarak, daha yüksek getiri elde etmek amacıyla yapılan bir “carry trade” stratejisidir.

 

Japon Yeni, düşük faiz oranları nedeniyle bu tür işlemler için yaygın olarak kullanılır. Bu strateji, özellikle Japonya’da düşük faizlerin uzun süre devam ettiği dönemlerde popüler olmuştur (hatırlayınız Japon ev kadınları metaforu). Lâkin, son günlerde sert bir değerlenme içinde olan YEN’in carry trade işlemlerinin de hızla kapanmasına neden olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Son bir senedir ortodox para politikası izleyen ve olumlu anlamda ayrışan TL’nin gelişmelere kayıtsız kaldığını söyleyemesem de, TL’nin süreçten en az zarar aldığının da altını çizmem gerekiyor.

TCMB’nin bugün açıklanacak ve arızi (geçici) nedenlerle yüksek sonuçlanacağı yönünde yapmış olduğu Temmuz ayı enflasyon iletişimi ardından, olası bir faiz indirimi için şartların da henüz oluşmadığı yönünde sözlü yönlendirmenin pek de gecikmediğini not edelim. Yine de, yüksek faiz oranlarının özellikle şirketler kesimini ciddi mânâda zorlamaya başladığını görüyor ve bu minvalde, yılın son çeyreğinde her ne kadar bebek adımları ile de olsa TCMB’nin FED’in düştüğü hataya düşmeden faiz indirimlerine başlayacağını düşünüyorum. Para aktarım mekanizmasının sağlıklı bir şekilde çalışması için tıpkı alınan antibiyotiğin bünyede hastalığı tedavi etmesi için belli bir süreye ihtiyacı olduğunu ya da ekonominin atılan adımların etkisini görmek için tıpkı Titanik gibi hızlı hamle yapamadığı gerçeğinden hareketle, faiz indiriminde geç kalınması siyaset kurumuna da bir noktada zarar verebileceğini göz ardı etmiyoruz.

JPY tarafında cereyan eden gelişmeler ardından, piyasalar son dönemlerde zayıf sinyaller veren ABD makro ekonomik verilerini takip ederken, Cuma günü açıklanan ve ABD ekonomisinin sağlığı açısından en önemli bilgiyi verdiğine inanılan istihdam raporu oldukça zayıf sonuçlandı. Tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 175bin artması beklenirken gerçekleşme 114bin oldu. İşsizlik oranı %4,1 beklenirken %4,3 gibi oldukça yüksek seviyede sonuçlanarak Ekim 2021 seviyesine geri döndü: kötüleşen işgücü piyasasının ekonomiyi resesyona karşı savunmasız hâle getirebileceği yönündeki korkular arttı. Maaş artışı yıllık bazda %3,7 beklenirken gerçekleşme %3,6 oldu. Bu veri tabuta çakılan son çivi olarak görülerek artık FED’in de dönülmez bir şekilde faiz indirim döngüsüne girdiğine kesin gözüyle bakılmasına neden olurken, hatta faiz indirimlerinde geç mi kaldı sorusunun da yüksek sesle telaffuz edilmesine neden oldu.

Şöyle ki, pandemi sonrası “enflasyon geçicidir” diyerek politika hatası yapan ve akabinde %0 seviyesinden faiz oranın koşar adım 75’er baz puan ile %5,5 seviyesine çıkaran FED, neredeyse 1 yıldır politika faizini %5,25 – 5,50 bandından tutarak ekonomiyi de gereksiz yere çok fazla ‘sıkmış’ olabileceği konuşuluyor. ‘Yeniden politika hatası mı yaptın FED’ diye kafalarda deli sorular dolaşırken, vadeli piyasalar FED’den yılın son üç toplantısında toplam 125 baz puan faizi indirimi beklemeye başladılar. Ez cümle piyasalar FED bebek adımlarının ötesinde faiz indirimi talep etmeye başladılar! Bu minvalde, 18 Eylül toplantısına yönelik 50 baz puan faiz indirimine %74 ihtimal tanındığını da not edelim.

Zayıf istihdam verisi ve FED’in yine hata yapmış olabileceğine yönelik inanışlara paralel ABD Doları haftanın son iş gününde küresel bazda değer kaybederken, 10 yıllık gösterge ABD tahvili %3,77 seviyesine gerileyerek geçen hafta neredeyse 50 baz puan gerilemek suretiyle Aralık 2023 seviyesine geri döndü. Ortadoğu ekseninde artan jeopolitik riskler, FED’den geç kalmış olabileceği endişesi, Trump ve ekibinin zayıf dolar talebi ve elbette ABD ekonomisinin bitmez bir borç sarmalına girmesi ile küresel rezerv para konumunun her geçen gün biraz da daha sallanması gibi majör sorunların gölgesinde son haftalarda olumlu bir görünüm sergileyen kıymetli madenler, haftayı yine olumlu bir görünüm ile tamamladı.

Güvenli liman JPY ve İsviçre Frangının (CHF) değer kazandığı haftada, altın 2,443 dolar ile tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışına imza attı. Teknik mânâda altında ilk hedef seviyemizin 2,550 dolar, orta/uzun vadede ise 3bin dolar seviyesine doğru emin adımlarla yürüyeceğini düşünüyoruz.

İstihdam verisinin normal şartlar altında hisse senetlerine de olumlu bir itici güç vermesi beklenirdi, ancak, FED’in geç kalması ile sert iniş riskinin belirmiş olması şirketlere pek de yaramadı. Dahası, son günlerde teknoloji şirketlerinin açıkladığı finansalların hayatımızı kolaylaştıran devrim niteliğinde yapay zekâdan (AI) kâr anlamında pek de yararlanmamış olduklarının anlaşılması ile sert bir satış baskısına maruz kaldıklarını görüyoruz. Intel hisseleri, çip üreticisinin temettüsünü askıya alması ve bir zamanlar baskın olduğu küresel konumunu kaybettikten sonra pahalı bir dönüşümü finanse etmek için iş gücünü azaltmasıyla, Cuma günü %26 düşerek 1974’ten bu yana en kötü gününü yaşadı!

Yaşlı kurt Warren Buffett’ın yatırım şirketi Berkshire Hathaway, ilk çeyrekte 115 milyon, ikinci çeyrekte ise 389 milyon hisse satışıyla, Apple pozisyonun %56’sını kapamış oldu! Şirketin elindeki nakit tüm zamanların rekorunu kırarak 277 milyara dolara ulaştı ve ABD devlet tahvillerine park edildi! Bu bilgilerin gölgesinde, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü ABD’nin Nasdaq endeksi son üç haftada %10 gerilerken, en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi %6’dan fazla satış baskısına boyun eğdi. Özellikle teknoloji cephesinde yoğunlaşan kâr satışları ile piyasaların volatilite namı diğer korku endeksi (VIX) Cuma günü 30 seviyesine dayanarak son beş ayın zirvesini test etti (borsadaki satış dalgasına karşı opsiyon koruması talebi arttı.).

Japon piyasalarındaki hareketlerin dünya piyasaları için neden olduğu carry trade olgusu, FED’in yine geç kaldığı endişesinin bir anda çığ gibi büyümesi ve devasa AI yatırımlarının teknoloji şirketlerine şimdilik finansal anlamda sanıldığı kadar (kâr) geri dönüşünün olmadığının anlaşılması ile ortalık adeta toz duman olurken, gözler bu noktada sonra Ağustos ayının üçüncü haftası düzenlenecek Jackson Hole toplantılarına çevrileceğini düşünüyoruz. O güne kadar geçecek sürede piyasaların kâr satışlarına devam etme ihtimallerini göz ardı etmesem de, büyük resimde oyun değiştirecek kadar bir bozulma görmemem nedeniyle, ucuzlayan fiyatların yatırımcıların yeniden iştahını kabartmasını bekliyorum.

BoJ’un geçen hafta oyun değiştirici bir şekilde faiz artırımına soyunması ile, YEN cephesinde görülen değerlenme, Asya piyasalarının ritmini bozarken, gösterge endeks Tokyo borsası (Nikkei) son 3 haftada zirveden %15 geriledi. Yeni gün ve hafta başlangıcında, Asya piyasalarında hâkim rengin yeniden kırmızı olduğunu görüyoruz. Nikkei %5,25, Kore borsası %6, Japonya’nın daha geniş tanımlı Topix endeksi ise haftayı %7 düşüşle karşılarken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde Nasdaq’ın %2,7 gerilediğini görüyoruz! Gelişmeler karşısında altın yeni haftada yatay bir açılışa imza tarak 2,445 dolar seviyesinde salınırken (sert yükseliş potansiyeli göz ardı edilmemeli), gümüş ise yine arzulanan hamleyi yapamazken, daha geçen hafta Trump’ın ‘gazı’ ile 70bin dolar seviyesini gören Bitcoin, azalan risk iştahını yardımı ile bir kez daha aşağıda 53bin dolar seviyesinin diplerine kadar geri çekilerek son 6 ayın en düşük seviyesini test etti. Görüleceği üzere piyasalarda büyük bir panik havası hâkim: Ne var ne yok sat, nakite geç…

USDTRY kuru ise gelişmelere pek de kayıtsız kalamayarak yeni haftanın ilk işlem gününde 33,250’li seviyelere yükselirken, yabancı indinde Türkiye’nin 5 yıllık vadede risklerini yansıtan CDS risk primi geçen hafta 260 baz puandan sert bir yükseliş kaydederek 291 seviyesine geldiğini de göz ardı etmeyelim. Bu eğilimde jeopolitik riskler kadar tırmanan diplomatik risklerin de payı olduğunu düşünüyoruz. CDS risk priminin yükselmesi, Türkiye’nin yurtdışı borçlanması (sigorta primi) daha pahalı kılıyor. Cuma gününü %3 düşüşle tamamlayan Borsa İstanbul’un bugün de küresel gelişmelere paralel satıcılı bir seyir izlemesini bekliyoruz. Gözler TSİ 10:00’da açıklanacak resmî Temmuz ayı enflasyon rakamlarında olacaktır. Aylık TÜFE artışını %3,5 seviyelerinde olması ve yıllık enflasyonun %62 seviyesine gerilemesi bekleniyor.

 

USDJPY

Bültenimizi yakında takip eden okurlarımız, 158 seviyesinin altında haftalık kapanışlara ne kadar önem verdiğimizi hatırlayacaklardır. Son haftalarda tepeden %10’dan fazla değerlenen JPY cephesinde, aşağıda 127 – 162 seviyesinin %50 ve %61,8 Fibonacci düzeltme seviyeleri olan sırası ile 144,66 ve 140,56 seviyelerine dikkat edeceğiz.

 

Kıbrıs İktisat Bankası, Yazar:  Hazine Grup Müdürü Emre Değirmencioğlu

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler