Borsa
QNB, gelişmekte olan piyasalara daha fazla sermaye akışının yönelmesini bekliyor
Qatar National Bank (QNB), küresel makroekonomik performansa ilişkin daha iyimser beklentilerin, ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme…
Qatar National Bank (QNB), küresel makroekonomik performansa ilişkin daha iyimser beklentilerin, ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme politikalarını sürdürmesi, Çin’de büyüme oranlarının artması ve başlıca gelişmekte olan piyasaların çoğunda yerel koşulların iyileşmesi halinin gelişmekte olan piyasalara yönelik sermaye akışının artmasını destekleyebileceğini söyledi.
Haftalık raporunda QNB, devam eden dalgalanmaya rağmen içinde bulunduğumuz yılı gelişmekte olan piyasalara yönelik sermaye akışları açısından olumlu olarak nitelendirirken, ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın öncülük ettiği küresel gevşeme döngüsüne ve Çin’in Eylül ayında açıkladığı büyük ekonomik teşvik önlemlerine atıfta bulundu. Bu olumlu koşullar, 2022’de büyük gelişmiş ekonomilerdeki önemli parasal sıkılaştırmanın ardından birkaç zorlu çeyreğin ardından ortaya çıktı.
Raporda, daha olumlu bir küresel makroekonomik ortamın sermayeyi gelişmekte olan piyasalara yönlendirdiği vurgulandı. Uluslararası Finans Enstitüsü’ne göre, yerel kamu varlıklarındaki yabancı yatırımcı tahsisatlarını temsil eden gelişmekte olan piyasalara yerleşik olmayan portföy akışları, 2023’ün sonlarında negatif bölgeden pozitif bölgeye önemli bir kayma gösterdi. Bu girişler, Ekim 2023’te en düşük seviyelerine ulaştıktan sonra, hisse senetlerinde (MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi) %20,2 ve tahvillerde (JP Morgan Küresel Gelişmekte Olan Piyasa Tahvil Endeksi) %19,6 artış dahil olmak üzere çeşitli gelişmekte olan piyasa varlık sınıflarında güçlü getirilerle sonuçlandı.
QNB, gelişmekte olan piyasalara sermaye akışının artacağı yönündeki beklentilerini üç temel faktöre bağladı. Bunlardan ilki, büyük merkez bankalarının parasal genişlemeye devam etmesi. Raporda, gelişmiş ekonomilerdeki faiz oranlarındaki değişikliklerin, mali popülizmin küresel olarak yayılmasına ilişkin endişelere rağmen, merkez bankalarının önümüzdeki çeyreklerde gevşeme döngülerini artırmasıyla gelişmekte olan piyasalara yatırımları destekleyeceği kaydedildi. ABD Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl faiz oranlarını 75 baz puan düşürmesi beklenirken, Avrupa Merkez Bankası’nın da aynı dönemde faiz oranlarını 100 baz puan düşürmesi öngörülüyor. ABD ve Avrupa’daki düşük nominal getiriler geleneksel olarak yatırımcıları gelişmekte olan piyasalardaki gibi daha yüksek riskli, daha yüksek getirili varlıklara yönlendirmektedir.
İkinci faktör ise büyümeyi ve yerel varlık piyasalarını desteklemeye yönelik daha kapsamlı tedbirler içeren Çin ekonomi politikaları. MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi gibi önemli gelişmekte olan piyasa endekslerinde Çin’in en büyük bileşen olduğu göz önüne alındığında, bu eylemlerin önümüzdeki çeyreklerde gelişmekte olan piyasalara sermaye akışları için tutarlı bir kuyruk rüzgarı sağlaması bekleniyor. Önemli mali, parasal ve düzenleyici teşviklerin ardından Çin hükümeti, büyüme ve finansal istikrarı sağlamak için gerekirse daha fazla adım atmaya istekli olduğunun sinyalini verdi. Bu durumun yerel Çinli yatırımcı faaliyetlerini canlandırması ve Çin hisse senetlerine ve sabit getirili piyasalara yeterince tahsisat yapmamış olan yabancı yatırımcıları çekmesi beklenmekte.
Üçüncü ve son faktör ise gelişmekte olan piyasaların çoğunda makroekonomik temellerin daha güçlü olması. Birçok gelişmiş ekonomi, pandemi ve Rusya-Ukrayna çatışmasının ardından aşırı teşvik politikaları nedeniyle önemli dengesizlikler biriktirmiş, bu da artan kamu borcu ve enflasyon istikrarsızlığı gibi zorluklara yol açmıştı. Buna karşılık, gelişmekte olan piyasaların çoğu aşırı borç birikiminden ve dış kırılganlıklardan kaçınarak muhafazakâr mali politikalar uygulamıştı. Bu durum siyasi kredibilitelerini güçlendirmiş ve piyasalarının cazibesini artırmıştır. QNB, bu faktörlerin bir araya gelmesinin, özellikle küresel para politikaları gevşemeye doğru kayarken, gelişmekte olan piyasaları sermaye akışları için giderek daha cazip yerler haline getirdiği sonucuna varıyor.