Dünya Ekonomisi
Gelişen Piyasalarda artık siyasi riskler öne çıkıyor
Gelişmekte olan ekonomilerdeki yatırımcılar giderek daha fazla siyasi ve kurumsal risklere odaklanıyor; Türkiye gibi ülkelerdeki bazı yatırımcılar kurumsal yapının gittikçe bozulması nedeniyle piyasadan tamamen vazgeçiyor.
Türkiye’nin de dahil olduğu Gelişmekte Olan Ülkeler grubu (GOÜ, Piyasalar = GOP) bu yıl güçlü büyüme performansı ve Fed-AMB’nin yıl içinde faiz indirerek parayı kendi yönlerine cezbedeceği algısı ile yüksek miktarda dış yatırım cezbediyor. Institute of International Finance’e göre bu yıl GOÜ’e doğrudan ve finansal yabancı sermaye akımları $1 trilyonu bulabilir.
Yılın ilk beş ayında, GOP fonları bu yıl 64 ülkede seçim yapılacağı ve sonuçların ekonomi politikalarını radikal biçimde değiştirebileceği tezine kulak tıkadı. Ancak, Güney Afrika Cumhuriyeti, Meksika ve Hindistan seçimlerinden beklenmedik şekilde piyasa dostu olmayan politikalar izleme potansiyeline sahip lider veya koalisyonlar peydah olması, kısa soluklu da olsa, çok sert satışlara yol açtı.
Global Echo haber sitesinden Tom Olson ve Forbes’dan Mike O’Sullivan hafta içinde yazdıkları incelemelerde, GOP’ta siyasal risklerin fiyatlanmasının kalıcı bir sürece dönüşmesi tehlikesini altını çizdiler.
Tom Olson “Have Markets Begun to Account for Emerging Market Risk” başlıklı köşe yazısında şunları kaydetti:
Günümüzün ekonomik manzarası önceki yıllardan çok farklı. Artık dünya düşük ekonomik büyüme ve artan jeopolitik gerilimlerle karakterize ediliyor. 1990’lar ve 2000’ler, Çin gibi gelişmekte olan pazarların ve Singapur ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi küçük devletlerin mucizevi büyümesinin damgasını vurduğu iyimserlik ve beklentilerin yükseldiği dönemlerdi. Ancak Meksika, Hindistan ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ekonomilerdeki seçimler, ekonomik istikrarı ve demokrasiyi koruma konusunda karşılaştıkları zorlukları ortaya çıkardı.
Meksika’da yeni cumhurbaşkanının seçilmesi, ülkenin demokrasisi ve ekonomi politikalarına ilişkin endişeleri artırdı, bu da piyasada dalgalanmaya ve pezoda düşüşe yol açtı. Hindistan’da, Başbakan Modi’nin son seçimlerde çoğunluğu elde edememesi, demokrasi açısından olumlu sonuçlanabilse de ekonomik reform gündeminin kredibilitesini zayıflattı. Afrika Ulusal Kongresi Partisi (ANC)’nin Güney Afrika’da çoğunluğu elde edememesi, ülkenin son on yıldaki durgunluğunun sürme rizikosunu yansıtıyor.
Gelişmekte olan ekonomilerdeki yatırımcılar giderek daha fazla siyasi ve kurumsal risklere odaklanıyor; Türkiye gibi ülkelerdeki bazı yatırımcılar kurumsal yapının gittikçe bozulması nedeniyle piyasadan tamamen vazgeçiyor. Yatırımcı duyarlılığındaki bu değişim, gelişmiş ekonomilerle ilişkili makro risklerin nasıl ele alındığına dair soruları gündeme getiriyor. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Baltık Üçlüsü gibi ülkeler gelişmekte olan piyasalardan istikrarlı ekonomilere başarılı geçiş örnekleri oluştururken, Nijerya ve Arjantin gibi ülkeler daha riskli yollara başvuruyor. Başarı şansları henüz kestirilemiyor.
Yatırımcıların Meksika ve Hindistan’daki siyasi dinamiklere verdiği zıt tepkiler, otoriter tek adam (kadın) liderliği ile Batı odaklı hukukun üstünlüğü modelleri arasındaki daha geniş gerilimi yansıtıyor. Yükselen ekonomi hükümetleri, ABD ve Çin gibi küresel güçlerle ilişkilerinin yanı sıra ekonomilerini yeni teknolojiler etrafında nasıl geliştirecekleri de dahil olmak üzere zor seçimlerle karşı karşıya. Gelişmekte olan piyasaların bu zorluklarla başa çıkma becerisini, ekonomik istikrar kadar siyasi vizyon ve irade de belirleyecek.
Mike O’Sullivan Forbes’da “Are Markets Finally Starting To Price Emerging Market Risk?” şöyle yazıyor:
İlginç olan, gelişmekte olan piyasaların yatırımcıların politik ve kurumsal risklere karşı daha duyarlı hale geldiğini göstermesi (Türkiye’deki kurumsal yatırımcılar neredeyse vazgeçmiş durumda). Bu açıdan önemli olan soru, bazı gelişmiş ekonomilerin makro risklerini daha sert fiyatlamaya başlayıp başlamadıklarıdır.
Daha yaşlı kurumsal yatırımcılar GOP mali varlıklarında fahiş değerlemeler, düşük oynaklık ve çok düşük kredi riski karşısında şaşkına dönüyor. Yakında genç yatırımcılar, piyasaların bu hafta gelişmekte olan piyasalara gösterdiği acımasızlığın aynısını gelişmiş dünya ekonomilerine de reva görmesi gerektiğine inanmaya başlayabilirler.
Yani, GOP’ta siyasi nedenlerle çıkacak krizlerin, tüm dünya piyasalarına yayılması olasılığı var.
Pazar günü Avrup Palmetnsou sçeimleri radikal sapın yğkselişin doprulaıd. Macron hükmeti ve Belçşik erken seçim kararı aldı. Hazirna osnudna ilk Trump-Biden TV tarıtşmaıs ile ABD’de de siyasi riskler radar girecek.
Kurumsal yatırımcıların siyasi risklerin geçici olduğu ve Fed-AMB faiz indirirken portföylerinin bu tür şoklara sigortalı olduğuna dair 20 yıllık yıkılmaz kaanati değişebilir.
Piyasa eğilimleri gelişmeye devam ettikçe, yatırımcılar riskin değerlendirilmesinde politik ve kurumsal faktörlerin öneminin giderek daha fazla farkına varıyor. Gelişmiş ekonomilerin göreceli istikrarı, düşük volatiliteye ve kredi riskine yol açarak geleneksel piyasa davranışı kavramlarına meydan okuyor. Bu değişimin, yatırımcıların farklı ekonomileri nasıl algıladıkları ve değer verdiklerinin yanı sıra gelişmekte olan piyasaların gelecekteki ekonomik büyüme ve kalkınmayı şekillendirme potansiyeli üzerinde de etkileri var.