Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Financial Times: Trump’ın seçilmesiyle Fed’in bağımsızlığı sarsılabilir mi?

2024 ABD başkanlık seçiminde, Donald Trump ve Kamala Harris arasındaki karşılaştırmalar, ülkenin geleceği açısından önemli farklılıkları gözler önüne sermektedir. Trump,…

Financial Times: Trump’ın seçilmesiyle Fed’in bağımsızlığı sarsılabilir mi?

2024 ABD başkanlık seçiminde, Donald Trump ve Kamala Harris arasındaki karşılaştırmalar, ülkenin geleceği açısından önemli farklılıkları gözler önüne sermektedir.

Trump, bu yılki seçim sürecinin şiddetle sonuçlanıp sonuçlanmayacağını sorduğu bir soruya “duruma bağlı” şeklinde yanıt vermiştir. Bu yanıt, Amerikan halkının oy verme sistemine duyduğu güvensizliğin büyük ölçüde eski başkan Trump’tan kaynaklandığını göstermektedir.

ABD’nin bağımsızlık ilanından bu yana yaklaşık 250 yıldır, cumhuriyetin en değerli özelliği barışçıl güç transferi olmuştur. Trump’ın 2024 kampanyası, Joe Biden’ın 2020 seçim zaferini açıkça reddetmeye dayanmaktadır. Trump, “çalınmış seçim” iddiasının Salı günü netlik kazanacağını ifade etmektedir.

Trump’ın seçim zaferi durumunda, başkanlığının ilk eylemi olarak Ocak 6’daki Capitol saldırısını kışkırttığı “vatanseverlerin” serbest bırakılacağı vaat edilmektedir. Her mitinginde, 2020 yenilgisinden sorumlu tuttuğu kişileri cezalandırmayı planladığı hatırlatılmaktadır. Öte yandan, rakibi Kamala Harris bu hafta, Trump’ın ofise girişiyle birlikte getirdiği “vuruş listesi”ni kendi “yapılacaklar listesi” ile karşılaştırmıştır. Harris, Joe Biden’ın yarıştan çekilmesinin ardından geç katılmasından bu yana kendi kimliğini tanımlamakta zorlanmıştır. Ekonomi, seçmenlerin en önemli endişesi olarak öne çıkarken, Harris’in çözümleri en iyi ihtimalle yarım yamalak görünmektedir. Ancak, Harris’in yapılacaklar listesindeki unsurların beğenilmemesi durumunda bile, bu seçimde bir adayın ABD anayasal düzenini kabul ettiği, diğerinin ise onu devirmek istediği net bir şekilde anlaşılmaktadır.

ABD’de birçok seçmen, Trump’ın demokratik normlara yönelik saldırılarına rağmen etkilenmemektedir. Ancak, yeni bir Trump başkanlığının risklerini sorgulamak için güçlü nedenler bulunmaktadır. Bu nedenler arasında, Trump’ın ABD ve uluslararası ekonomi için radikal planları, küresel istikrar üzerindeki etkisi ve hukuk devletine olan saygısızlığı yer almaktadır.

“Make America Great Again”

Trump’ın ekonomik programı, Amerika’nın savaş sonrası küresel rolünün reddedilmesine dayanmaktadır. Tüm ithalatlara %20, Çin’den gelen ürünlere ise en az %60 tarife uygulanması planlanmaktadır. Trump’ın iddia ettiğinin aksine, tarifeler yabancı şirketlere yönelik bir vergi değildir; maliyetin büyük kısmı ABD tüketicileri tarafından daha yüksek fiyatlar şeklinde karşılanmaktadır. Küresel ticaret savaşının başlatılması, hem müttefikler hem de düşmanlar tarafından misilleme yapılmasına yol açacaktır. Uluslararası Para Fonu (IMF), böyle bir değişikliğin gelecek yıl ABD büyümesini bir puan azaltacağını ve küresel genişlemeyi dörtte bir oranında keseceğini öngörmektedir. Ticaret engellerinin artan maliyeti 2026 yılında daha da yükselecektir.

FED’in Tahtı Sarsılabilir mi?

Trump ayrıca, ABD Federal Rezerv’in bağımsızlığını kısıtlamak istemekte ve destekçileri, başkanlık süresi bitmeden bir yıl önce Başkan Powell’ın yerine başka birinin getirilmesini önermektedir.

ABD dolarının dünya rezerv para birimi olarak yakın zamanda rakibi bulunmamaktadır; ancak, geçen hafta Rusya’nın ev sahipliği yaptığı BRICS zirvesi alternatif bir talebin yükseldiğini göstermiştir. Fed’in politik hale getirilmesi, küresel ticaret kurallarının tahrip edilmesi ve milyonlarca belgesiz göçmenin sınır dışı edilmesi gibi değişiklikler, dolardan hızlı bir geçişi tetikleyebilir.

Rezerv para birimine sahip olmanın avantajları, kaybolduğunda ancak takdir edilecektir. Mavi yakalı Amerikalılar için beklentiler kasvetli görünmektedir. Artan enflasyon, daha yüksek faiz oranları ve düşük büyüme ile sonuçlanmakta, Trump’ın ikinci döneminde orta sınıf patlaması beklenmemektedir. En zengin bağışçıların, yaptıkları anlaşmaların kısa vadeli avantajlarını, radikal belirsizliğin maliyetleriyle tartmaları gerekmektedir. Bu, zenginleşmelerine neden olan sistemi artık garanti edemeyecekleri anlamına gelmektedir.

ABD’nin ittifak ağı da benzer faydaları sunmaktadır. ABD’nin oluşturduğu küresel düzene karşı dönmesi, istikrarsızlaştırıcı etkilere neden olabilir. Trump, NATO’ya karşı düşmanca ve Rusya’nın Vladimir Putin’ine dostane bir tutum sergilemektedir. Kremlin güçlü liderine sürekli hayranlık duyması, Ukrayna için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Trump, Moskova ile dengesiz bir anlaşma sağlamayı hedeflediğini açıkça belirtmiştir.

Harris ise Trump’ın vaat ettiği yıkımların aksine, mevcut düzenin devamını temsil etmektedir. Geleneksel platformu heyecan verici görünmese de, Harris’in üreme haklarını yasallaştırma ve yenilenebilir enerjiye geçiş gibi önemli avantajları bulunmaktadır. Sorumlu Bir Federal Bütçe Komitesi, Harris programının ABD federal borcunu Trump’ın programının yalnızca yarısı kadar artıracağını tahmin etmektedir. Stabilitenin genellikle göz ardı edildiği, Harris’in liberal demokrasi ve serbest ticaret değerleriyle uyumlu bir süreklilik sunduğu belirtilmektedir. Bu seçim, ABD ve dünya için on yıllar sürecek bir dönüm noktasını işaret edebilir. Seçmenlerin, sonuçların uzun vadeli etkilerini değerlendirmek için zamanları bulunmaktadır.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler