Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Financial Times  anlattı:  Trump zaferi dünya ekonomisinde nasıl yankılanır?

Son birkaç on yılın liberal global ticaret ideallerinden uzaklaşarak, ekonomik mantıktan yoksun gümrük engelleri, “önce Amerika” ticaret politikası ve işgücü piyasasını tehlikeye atacak mültecilerin toplu sınır dışı edilmesi gibi hamleler danışmanları tarafından Trump’ın masasına konuluyor.

Financial Times  anlattı:  Trump zaferi dünya ekonomisinde nasıl yankılanır?

Trump’ın Kasım ayındaki zaferi dünya ekonomisi açısından ne anlama gelir? Eski başkanın ilk dönemindeki korumacı söylemi ikiye katlaması ve bir zamanlar Cumhuriyetçi siyasi akımın temelini oluşturan serbest piyasa felsefesini terk etmesiyle “Trump trade” son günlerde piyasalarda yeniden ön plana geçti. Son birkaç on yılın liberal global ticaret ideallerinden uzaklaşarak, ekonomik mantıktan yoksun gümrük engelleri, “önce Amerika” ticaret politikası ve işgücü piyasasını tehlikeye atacak mültecilerin toplu sınır dışı edilmesi gibi hamleler danışmanları tarafından Trump’ın masasına konuluyor.

 

AB,  her ihtimale karşı iki aşamalı bir ticaret stratejisi geliştiriyor. Brüksel’de uzmanlar Trump’ın gümrük vergisi tehditlerine karşı hedefli bir misilleme planı geliştiriyor.  Brüksel, ilk aşamada yüzde 50 veya daha fazla vergiyle vurabileceği Amerikan ithal mallarının listelerini hazırlıyor. Komisyon, halihazırda Atlantik’in her iki yakasındaki geçim sıkıntısından bunalan sıradan insanlar için hayatı daha pahalı hale getirme riskini doğurabilecek bir ticaret savaşından kaçınmak istiyor.

Trump’ın zaferinin etkisi global ticareti çok boyutlu etkileyecek. Trump, ABD’li imalatçıların ihracat pazarında rekabet avantajlarını iyileştirmek için doları zayıflatma sözü verdi. Analistler, dünyanın rezerv para birimi olan doların değerindeki büyük dalgalanmaların Washington’un çok ötesine uzanan sonuçlar doğuracağını öne sürüyor.

 

Üstelik, eleştirmenler böyle bir hamlenin mümkün olup olmadığından emin değiller. FT’den Katie Martin, “Kısa cevap hayır” diyor; bunun en önemli sebebi devalüasyonun korumacı politikalarla zıt yönde çalışabilmesi.

Trump ayrıca kripto camiasına da kur yapıyor. Geçen hafta, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) başkanını görevden alma, Bitcoin’e karşı “haçlı seferini” ve  “zulmü” sona erdirme sözü verdi. Biden yönetimi, Trump’ın “baskı” olarak nitelendirdiği kripto para birimi gözetimini sıkılaştırarak, Amerikalıları dolandırıcılıktan korumaya ve yasa dışı çevrimiçi satın alımlarda kullanımını engellemeye çalıştı. (Velakin, Harris kampanyası  da sektör ile Beyaz Saray arasındaki ilişkinin “sıfırlanması” çağrısında bulundu).

Merkez bankasının bağımsızlığı da risk altında. Yakın tarihli bir röportajda Trump, Federal Reserve başkanı Jay Powell’ın görev süresini tamamlamasına “izin vereceğini” söyledi, “özellikle de onun doğru şeyleri yaptığını düşünürsem.”  Enflasyonla mücadele konusunda sert konuşmak muhtemelen seçmenlerin hoşuna gidecek, ancak merkez bankasının bağımsızlığını azaltmak, parasal istikrarı ve güvenilirliği kaprisli siyasetçilerin keyfine bırakma riskini taşıyor.

Tüm bu risklere karşın, arka planda güçlü ABD ekonomisi var. Geçtiğimiz haftanın ikinci çeyrek GSYİH rakamları, yüksek faiz oranlarına rağmen güçlü tüketici harcamaları ve yatırımları sayesinde beklenenden yüksek geldi. FT yayın kurulu dün, “Gelecek herhangi bir başkan şu anda dirençli bir ekonominin üzerine yapısal reformlar inşa etmeye istekli olmalı” yorumunu  yaptı “Maksat, bu ekonomiyi baltalamak olmamalı”.

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler