Dünya Ekonomisi
Dünya ekonomisi petrol şokunun eşiğinde
Dünya ekonomisinde Mükemmel Fırtına kaygısı başladı: Yükselen enerji fiyatları ve Fed'in faiz indirimlerini yavaşlatması
ABD Başkanı Joe Biden geçen Perşembe günü gelişigüzel bir şekilde İsrail ile İran’ın petrol ihracat tesislerine yönelik askeri saldırıları tartıştığını söylediğinde ortalık karıştı. Son aylarda zayıflayan ham petrol fiyatları anında uçup yüzde 5 yükseldi. Hafta sonunda prim yüzde 8’e ulaşmıştı. Biden hemen hatadan dönüp Cuma günü İsrail’i buna karşı uyardığını ve “başka alternatifler” bulmasını ilettiğini söyleyerek enerji pazarını biraz teskin etti.
İran’ın petrol ihracat tesislerine yapılacak bir saldırının dünya ekonomisine zarar vereceğine şüphe yok. Ülke yıllardır yaptırımlar nedeniyle ekonomik bunalımda ve petrol ana gelir kaynağı. Bir İsrail saldırısı İran’ın bütçe dengesini bozarken, Demokrat Parti için en yanlış zamanda geri tepebilir ve Joe Biden’ın bırakmak isteyeceği mirası sonsuza kadar lekeleyebilir.
Seçim yaklaşırken, olayların neredeyse mucizevi bir şekilde değişmesi Demokrat Parti’nin yeniden seçilme şansını artırdı. ABD, enflasyonla iki yıl süren can sıkıcı mücadelesinin ardından zaferini ilan etti ve Fed’e geçen ay faizleri yüzde 0,5 düşürmesi için imkan tanıdı. Güçlü istihdam artışı ve işsizliğin tarihsel olarak düşük seyretmesine rağmen önümüzdeki aylarda daha fazla kesinti yapılması planlanıyor.
Ancak analistler, İsrail’in İran’ın petrol ihracat tesislerine saldırması durumunda petrolün neredeyse yüzde 40 artarak varil başına 100 dolarına geri dönebileceğine ve potansiyel olarak yeni bir enflasyon dalgasına yol açabileceğine inanıyor. Böyle bir vaka, ABD ve dünyanın geri kalanında daha fazla faiz indirimi olasılığını ortadan kaldıracak, muhtemelen Amerika’yı ve dünyayı resesyona sürükleyecek ve Kamala Harris’in Amerika’nın ilk kadın başkanı olma şansını ortadan kaldıracaktır.
Korkulan, İsrail’in ana hedefinin Basra Körfezi’ndeki İran kıyısından 50 kilometre açıkta bulunan ve ülkenin en büyük ihracat terminaline ev sahipliği yapan Kharg Adası olacaktır. Yine de, İran Petrol Bakanı Mohsen Paknejad Pazar günü adayı ziyaret edecek ve çalışanlar ve denizcilik personeliyle görüşecek kadar güvende hissetti kendini. Devlet televizyonuna verdiği demeçte, “Düşmanlarımızın bir krize yol açmasından korkmuyoruz ve bölgeyi ziyaret etmek normal bir iş gezisidir.”
İran, küresel petrol arzı üzerindeki etkisini giderek artırıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne üye olmakla birlikte, kartelin belirlediği ihracat ve üretim kotalarına bağlı değildir. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de nükleer programı nedeniyle uyguladığı yaptırımlar, başlangıçta İran ekonomisine zarar verdi ve o zamandan beri yaptırımları atlatmanın yollarını arıyor. Son yıllarda üretimi diğer OPEC üyelerinden daha hızlı artırdıp artık küresel üretimin yaklaşık yüzde 3’e erişti. Bu yıl ihracat çok yılın en yüksek seviyelerine ulaştı.
Çoğu gizlice olmak üzere 17 kadar ülkeye petrol naklettiğini iddia etse de petrolünün çoğu Çin’e çıkıyor. Çin’in bir diğer ana petrol kaynağı da Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana yaptırımlara maruz kalan Rusya’dır. İran, Batı’ya en azından büyük miktarda yakıt sağlamasa da, Kharg Adası’nın tedarik zincirinden çıkarılması, Çin’in petrolünü başka bir yerden tedarik etmesi gerekeceğinden, küresel arz üzerinde anında bir etki yaratacaktır. Çin büyük olasılıkla ekstra tedarik için Rusya’ya yaslanacak ve böylece olumsuz etkiyi sınırlayacaktır. Ancak en büyük korku “bilinmeyenin tehdidi olacaktır”; zira böyle bir saldırı gerilimi artıracak ve belki de başka alanlara yönelik karışılklı saldırıları teşvik edecektir.
Kaynak: How war in the Middle East could derail the global economy