Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Dünya Bankası’ndan “Orta Gelir Tuzağı”ndan kurtulma reçetesi

Dünya Bankası'nın 2024 Dünya Kalkınma Raporu'na göre, bugün "orta gelir tuzağı" dünya çapında 100'den fazla ülkeye yük olmaya devam ediyor. Peki “orta gelir tuzağı” tam olarak nedir? Ve daha da önemlisi, ülkeler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

Dünya Bankası’ndan “Orta Gelir Tuzağı”ndan kurtulma reçetesi

Eğer 2025 OVP hedeflerini tutturursak, Türkiye resmen Orta Gelir Tuzağı’nı delmiş  ve Üst Gelir Düzeyinde Gelişmekte Olan Ülke kategorisine  atlayacak.  Okurlarımız arasında gelecek yıl kişi başı gelirin $15 bini aşacağına inanan varsa, bu incelemenin geri kalanını okumasın.  Güçlü TL  politikası sayesinde kişi başı gelir suni olarak yüksek görünüyor. Eğer bu incelemeyi okumak zahmetine katlanırsanız, Türkiye’nin  Dünya Bankası’nın sıraladığı Üst Gelir Düzeyi Ülke  kriterlerine  hiç uymadığını göreceksiniz. Türkiye’nin sürdürülebilir şekilde Üst Gelir Ligine yükselmesi için ne yapması gerekiyor?

World Economic Forum’da yayınlanan “The ‘middle-income trap’ is holding back over 100 countries. Here’s how to overcome it” başlıklı incelemeyi sizin için Türkçe’ye uyarladık:

 

2007’de bir Dünya Bankası raporu “orta gelir tuzağı” kavramını ortaya attı. O zamanlar bu terim çoğunlukla Latin Amerika ve Orta Doğu’da bulunan, ekonomik büyümeye ve düşen yoksulluk oranlarına rağmen hiçbir zaman yüksek gelirli ülkeler ligine terfi edemeyenleri tanımlamak için kullanılıyordu. Dünya Bankası’nın 2024 Dünya Kalkınma Raporu’na göre, bugün “orta gelir tuzağı” dünya çapında 100’den fazla ülkeye yük olmaya devam ediyor. Peki “orta gelir tuzağı” tam olarak nedir? Ve daha da önemlisi, ülkeler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

 

‘Ekonomik verimliliğin suni ölçümleri’ başa bela

2023 yılı sonunda, Dünya Bankası orta gelirli ülkeleri, kişi başına gayri safi milli geliri (GSMH) 1.136 ila 13.845 ABD Doları arasında değişen ekonomiler olarak sınıflandırmıştır. Dünya Bankası raporuna göre bugün küresel nüfusun yaklaşık %75’i orta gelirli ülkelerde yaşıyor; buna tahmini olarak %66’sı aşırı yoksulluk içinde yaşayan insanlar da dahil. Raporda orta gelirli ülkelerin küresel ekonomik üretimin %40’ından sorumlu olduğu belirtiliyor. Dünya Bankası’na göre şu anda aralarında Çin, Brezilya, Türkiye ve Hindistan gibi büyük ekonomilerin de bulunduğu 108 ülke “orta gelir tuzağına” sıkışmış durumda.

 

Dünya Bankası’nın raporunda “orta gelir tuzağı”, orta gelirli ülkelerin ekonomik büyüme, ücret rekabeti ve inovasyonla ilgili ciddi olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığı ve sıklıkla “ekonomik verimliliğin yüzeysel ölçümlerine dayanan politikalara” bel bağladığı bir durum olarak tanımlanıyor. Rapor, global ve yerel koşulların orta gelirli ülkeleri “kalkınmada erken yavaşlamaya yatkın” hale getirdiğini ekliyor.

Uluslararası Para Fonu ayrı bir raporda, son yıllarda “orta gelir tuzağına” sıkışan ülkelerin kendilerini “zengin ülkelerin hızla değişen ileri teknolojisi ile yoksul ülkelerin düşük ücretlerle olgun ürünlerine yönelik rekabet arasında sıkışıp kaldıklarını” belirtiyor..”

 

Dünya Bankası, orta gelirli ülkeler için büyüme beklentilerinin, bu ülkelerin inovasyon yoluyla üretimi artırma yeteneklerine bağlı olduğunu savunuyor; bu, birçok ekonominin geniş ölçekte başarması zor bir başarı. Kuruluşun raporu, mevcut ekonomik büyüme oranlarının devam etmesi durumunda, birçok orta gelirli ülke için yüksek gelir statüsüne ulaşmanın birkaç nesil sürebileceğini ekliyor.

Son yıllarda sadece birkaç düzine ülke orta gelirli ülkelerden yüksek gelirli ülkelere dönüştü. Buna Suudi Arabistan, Letonya, Bulgaristan ve Güney Kore de dahildir.

Tuzaktan kaçış

Dünya Bankası raporunda ülkelerin “orta gelir tuzağından” kaçınmak için izleyebilecekleri üç yönlü bir yaklaşımın ana hatlarını çiziyor. 3i stratejisi olarak adlandırılan plan, yatırım, yaygınlaştırma ve inovasyonla ilgili ekonomik politikaların kararlı ve tutarlı şekilde uygulanmasını şart koşuyor.

 

Birincisi, düşük gelirli ülkelerin öncelikle ekonomiye yatırımı artırmaya odaklanması gerekiyor. Örneğin 2001 yılında Kolombiya, hükümet harcamalarının sınırlandırılması, dalgalı döviz kurunun uygulamaya konulması ve merkez bankası bağımsızlığının artırılması gibi çeşitli reformları uygulayarak ülkeye giren yatırımı artırmayı başardı.

Bir ülke alt-orta gelir düzeyine ulaştığında, politikalar yatırım ve yaygınlaştırma (infüzyon) karışımını kolaylaştıracak şekilde ayarlanmalıdır. Özellikle infüzyon ileri teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılmasına odaklanmalıdır.  (Editör’ün Notu: Bu incelemede infüzyon veya yaygınlaştırma, bir ekonomide bir kaç sektör değil, tüm iş dünyasının yeni teknolojileri iş modellerine entegre etmesi anlamını taşıyor.

Daha sonra, üst-orta gelir düzeyine ulaştıktan sonra ülkeler yatırım ve yaygınlaştırmayı inovasyonla tamamlamalıdır. Rapor, inovasyon ekonomisi aşamasına geçmek için “ekonomik özgürlük, sosyal hareketlilik ve siyasi rekabet edilebilirliğe daha da fazla vurgu yaparak girişimin, çalışmanın ve enerji kullanımının yeniden yapılandırılmasını” gerektirdiğini belirtiyor.

 

Güney  Kore örneği

 

Dünya Bankası’nın raporu, Güney Kore’yi 3i stratejisini etkili bir şekilde uygulayan bir ülke örneği olarak övüyor.

1970’li ve 1980’li yıllarda Güney Kore, teknoloji kullanımını ve üretim verimliliğini artıran özel yatırımları ve sanayi politikalarını teşvik etmeye yönelik reformlar uyguladı. Daha sonraki ekonomik büyüme şaşırtıcıydı; Dünya Bankası’na göre Güney Kore’nin kişi başına düşen geliri 1960’ta 1.200 dolardan 2023’te 33.000 dolara yükseldi.

Foruma yaptığı açıklamada Baş Ekonomist Gill, yüksek gelir statüsüne ulaşmak için orta gelirli ülkelerdeki hükümetlerin büyük şirketlerden yeni kurulan şirketlere kadar çeşitli şirketler arasında “sağlıklı bir denge yaratan rekabet politikalarını yürürlüğe koyması gerektiğini” ekledi.

“Politika yapıcılar şirketin büyüklüğüne daha az ve ekonomiye getirdiği değere daha fazla odaklandıklarında ve geliri azaltan  sıfır toplamlı politikalara odaklanmak yerine tüm vatandaşların yukarı doğru hareketliliğini teşvik ettiklerinde, faydalar en büyük olacaktır”  dedi Gill.

 

Gill, “Orta gelirli ülkeler artık öncekilere göre çok daha ağır yüklerle karşı karşıya: yaşlanan nüfus, jeopolitik ve ticari sürtüşmeler ve çevreyi kirletmeden büyümeyi hızlandırma ihtiyacı var” dedi.

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler