Borsa
ANALİZ: Gelişen piyasalar hisselerinden para kaçıyor, 2025 görünümü zayıf
Global fonlar 2025 yılında gelişen piyasa tahvillerini seçecek
International Institute of Finance’in Cuma günü açıkladığı verilere göre, yabancı yatırımcılar gelişen piyasa hisse senetlerinde Ekim ayında, 2020 başlarındaki COVID-19 piyasasındaki satışlardan bu yana en fazla satışı gerçekleştirdi. Öte yanda gelişmekte olan piyasa tahvillerine ve borçlarına olan girişler, çıkışları fazlasıyla telafi etti. Türkiye’de benzer bir durum gözlendi. Yılbaşından bu yana $3 milyardan fazla hisse boşaltan global fonlar, SWAP (Repo) ve devlet tahvillerinde tahminen $25 milyar kadar pozisyon aldı.
IIF’in (Uluslararası Finans Enstitüsü’nün) verilerine göre, Ekim ayında gelişen piyasalara net sıcak para girişi 1,9 milyar dolar oldu. Eylül ayında 56,4 milyar dolarlık giriş ve Ekim 2023’te 8,1 milyar dolarlık çıkış rapor edilmişti. Hisse senedi portföyleri Mart 2020’den bu yana en büyük meblağ olan 25,5 milyar dolarlık çıkış görürken, tahviller 27,4 milyar dolar cezbetti.
Çin hisse senetleri, Eylül ayında en az 2015’ten bu yana en büyük girişi kaydettikten sonra 9 milyar dolar kaybederken, Çin tahvil satışları 1,4 milyar dolara vardı. Hükümetin Eylül ayının sonlarında yenilenen teşvik hamlesi etkileyici olmadı ve Kasım ayında yapılan yeni teşvik duyurusu da beklentilerin altında kaldı.
IIF ekonomisti Jonathan Fortun yaptığı açıklamada, “Çin hükümetinin hedeflenen genişleme tedbirlerine rağmen yatırımcı güveni düşük kalıyor.” dedi.
“Bu dinamikler, büyüme kaygılarının ve regulasyonlarda belirsizliğin Çin’deki yabancı yatırımı caydırmaya devam ettiği önemli algı değişimlerine yol açtı.”
Piyasalar Kasım ayı başlarında yapılacak ABD başkanlık seçimleri için hazırlanırken, Ekim ayı sonlarında Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi durumunda fayda sağlayacak piyasalara doğru bir hareket görüldü; bu da doların ve ABD tahvil faizlerinin yükselmesine neden oldu. Fortun, “Doların gelişmekte olan para birimlerine göre gücüne ilişkin endişeler, hisse senedi piyasalarında riskten kaçınmayı artırdı” dedi. “Bu değişim, global olarak riskten kaçınma arttıkça, getiri farklılıkları ve faiz oranları nedeniyle globla fonların hisse senetleri yerine gelişmekte olan ülkelerdeki tahvilleri tercih edebileceği beklentisiyle uyumlu.”
Bölgesel olarak, geçen ay Asya’da net 6,8 milyar dolarlık çıkış görülürken, Gelişmekte Olan Avrupa’ya 5,2 milyar dolar ve Latin Amerika’ya 3,6 milyar dolar geldi. Afrika’ya akışlar marjinal olarak olumsuzdu. Yılbaşından bu yana yabancılar gelişen piyasa portföylerine net 249 milyar dolar aktardı. Yaklaşık 220 milyar dolar borca gitti, bunun 169 milyar doları Çin dışına gitti.
Gelişmekte olan piyasalara fon akışının Trump 2.0’dan etkilenmesi bekleniyor
Butik fon şirketi Tradeview Capital CEO’su Ng Zhu Hann, Trump’ın ABD yanlısı ekonomi politikaları nedeniyle hisse senedi ve tahvil piyasasının 2025’de de prim yapacağını, bunun gelişmekte olan piyasalara fon akışını durdurabileceğini söylüyor. “Eğer ABD hisse senetleri iyi performans göstermeye devam ederse, bu durum tasarrufların ABD’ye geri dönmesini sağlayabilir. Günün sonunda Trump döneminde politika dalgalanmaları göz önüne alındığında, gelişen piyasalarda risk daha yüksek” dedi The Edge’e.
Trump yönetimine ilişkin belirsizliğin sermaye piyasaları ve küresel ekonomi politikaları açısından daha büyük bir risk oluşturacağı öngörülüyor. RHB Ekonomi ve Piyasa Stratejisi ekibi, 7 Kasım tarihli raporunda, ABD ile Çin arasındaki gerilimlerin, en azından kısa vadede gelişmekte olan piyasalardan sermaye kaçışına katkıda bulunabileceğini, Asya para birimleri üzerindeki baskıyı artırabileceğini ve finansal piyasalarda yüksek oynaklığa yol açabileceğini söylüyor.
Raporda, Trump’ın ikinci döneminin ABD merkezli büyüme ve iş dünyası güveni açısından yukarı yönlü bir eğilime işaret edebileceği, ancak ABD politikasındaki belirsizliğin aynı zamanda riskten kaçınma duyarlılığını artırabileceği ve potansiyel olarak yabancı yatırımcıların gelişen piyasa hisse senedi ve tahvil piyasalarına olan güvenini etkileyebileceği de belirtiliyor.
Fortress Capital kurucusu ve CEO’su Datuk Thomas Yong, Trump’ın tarifeleri artırma planının muhtemelen enflasyonist baskıyı artıracağını ve bunun da ABD dolarının güçlenmesine neden olacağını söyledi. Sonuç olarak bu durum gelişmekte olan piyasalar için, para birimlerinin dolara karşı zayıflayacağı beklentileri nedeniyle genellikle olumsuz olacaktır.
ABD-Çin jeopolitik geriliminin hangi parti kazanırsa kazansın devam etmesi beklenirken Yong, artık ikinci bir Trump yönetiminin netleşmesiyle Ticaret Savaşının birçok şirket için Çin Artı Bir (Çin’deki tedarik merkezlerini yenilemek) stratejisini yoğunlaştırıp hızlandıracağını belirtiyor. “Doğrudan yabancı yatırımlar akacağı için bu genellikle Güneydoğu Asya ülkelerine fayda sağlayacaktır.
Areca Capital’den Wong, Trump’ın geri dönüşünün küresel ekonomi için iyiye işaret olmadığını, zira Trump’ın daha korumacı ticaret girişimlerini uygulamaya koyma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Areca Capital Sdn Bhd CEO’su Danny Wong da aynı fikirde ve Trump’ın ABD başkanı olarak geri dönüşünün, daha korumacı ticaret girişimleri uygulama ihtimali göz önüne alındığında küresel ekonomi için iyiye işaret olmadığını söylüyor.
“Şu anda Fed’in bağımsızlığını sürdürmesi çok önemli, faiz indirimleri yakında olacak ve fonlar Asya’ya geri akacağından dünyanın bu bölgesi için faydalı olacak” diyor ve Malezya’nın en yüksek oranlı ülkelerden biri olduğunu belirtiyor. Asya’daki yüksek büyüme sergileyen ülkeleri da para akışını çekebilir.
Bu arada Kenny Yee, yatırımcıların ABD pazarına karşı temkinli davrandığını düşünüyor. Trump, ABD dolarını güçlü tutmak gibi çeşitli seçim vaatlerine rağmen, tüm ekonomik dinamikler değiştikçe tüm bu sözlerin yerine getirilebileceğinden şüpheli.
“Ekonomi ve ABD doları dinamikleri artık Trump’ın 2020 öncesinde başkan olduğu dönemle aynı değil” diye açıklıyor.
Singapur’un Servet Fonu Temasek International’ın baş yatırım yetkilisi Rohit Sipahimalani daha önce Trump yönetiminin daha yavaş küresel büyümeye yol açacağı ve bunun sonunda ABD şirketlerini etkileyeceği konusunda uyarmıştı.
“Trump’ın kazanması muhtemelen Harris yönetimine kıyasla daha güçlü bir dolar ve daha yüksek faiz oranları anlamına gelecek. Gümrük tarifeleri belirsizlik yaratacak ki bu yatırım için asla iyi bir şey değil ve aslında bunun sadece gelişmekte olan piyasalar için değil, dünya çapında olumsuz olacağını düşünüyorum” dedi.
Reuters, the Edge