Osmanlının Para ile İmtihanı
7 Mart 2023Osmanlının Para ile İmtihanı
Sabancı Üniversitesi Mehmet Kuru‘nun doktora tezinin bir bölümünü(Osmanlı piyasalarının parasallaşma süreci) içeren “Osmanlının Para ile İmtihanı” kitabı, osmanlı iktisat tarihçileri için önemli bir kaynak oluşturuyor. Kendisini twitter üzerinden ayrıca takip etmeniz için şu linki bırakıyorum.
Yazar, Osmanlı klasik çağının sonuna doğru yaşanan 1585 tarihli büyük tağşişi merkeze koyarak ilgili dönemde fiyat artışlarını, osmanlı para politikasını, uluslararası gümüş hareketlerini, Osmanlı-Safevi parasal rekabetini ve Osmanlı bürokratlarının para konusundaki görüşlerini ortaya koymaya çalışıyor. Osmanlı para politikası denilince öğrencilerimizin ilk sorusu “Osmanlı’da para politikası mı var dı?” olmaktadır. Evet, şu günlerde karşımıza çıkan terimlerle yada politika araçlarıyla olmasa bile kendi içinde tağşiş ve tashih gibi uygulamalar yoluyla para politikası bilinçli yada bilinçsiz yürütülüyordu.Tağşiş, paranın içindeki değerli madenin azaltılmasıdır. Bu da iki şekilde olmaktadır. Ya doğrudan, değerli metalin para içindeki ağırlığı azaltılmakta yada paranın içine(etrafına) daha fazla değersiz metal karıştırılmaktadır. İslam ansiklopedisine göre ilk tağşiş Fatih zamanında gerçekleştirilmiş (paranın içindeki gümüşün değeri %30 azaltılmış) daha sonraki tağişiş ise bu kitapta yer alan ve %44‘lük bir gümüş değerinin azaltılmasını içermektedir. Tahsis ise, piyasadaki paranın değeri ile resmi para değerinin eşitlenmesine ilişkin devletçe yapılan düzenlemedir.Tahsis düzenlemesinde; piyasadaki paraların darphanelere çekilerek yeniden darp edilmesi sağlanır. Osmanlı kaynaklarında tashih kavramına; tashih-i-sikke veya tecdid-i-sikke olarakta rastlabilirsiniz. Tağşiş uygulamaları ilk dönemlerde piyasada yetersiz olan para arzını artırmak için kullanırken sonrasında devlet gelirlerini artırmanın bir aracı olarak kullanılmıştır.
Mehmet Kuru, büyük tağşişin nedeni olarak 1550’li yıllarında başında Safevi İmparatorluğunun batı kısmında(Osmanlının doğusu) şafi gümüş sikkelerinin değerinin artılmasını görmektedir. Safevi İmparatorluğu bu sayede Osmanlı’dan gümüş çekmeyi amaçlamaktadır. Bu düzenleme sonrasında Osmanlı’da ne kadar gümüş varsa Acem diyarına akmaya başlar. Osmanlı imparatorluğu bu duruma cevap olarak kısıtlı bir tağşiş yapar ve kitabın ana direğini oluşturacak doğu şahilerinin basılmasına girişir. Böylece imparatorluğun merkezinde basılan akçenin yanında doğu sınırında basılan doğu akçesi / hafif akçe olarak adlandırılan daha az gümüş değer içeren ama merkezdeki akçeyle aynı nominal değeri taşıyan paralar basılır. Yazar, imparatorlukta ortaya çıkan 2 yapılı gümüş sikke yaratımının imparatorluğu nasıl 1585 büyük tağşişine götürdüğünü büyük bir ustalıkla anlatmaktadır. Gelin bu ikili yapının nasıl arbitraj fırsatı yarattığını müellifin metninden okuyalım.
1 Şahi sikke= 7.5 Akçe
1 Akçe= 0,68 gram gümüş
1 Şahi sikke= 3,84 gram gümüş
7.5 Akçe = (7.5 *0.68) 5.1 gram gümüş
Tampon para bölgesi projesi kısmi olarak başarıya ulaşmış fakat ülke içinde büyük bir parasal karışıklığa sebep olmuştur. Gresham kanununda belirtildiği gibi (kendisi bu döneme yakın bir dönemde yaşamış) “kötü para iyi parayı” piyasadan kovmaya başlamıştır.
Tekrar müellifi dinleme zamanı geldi.
Devlet hazinesinin zayıf akçeyle nasıl dolduğunun mantığı çok basitçe anlatılmış.
15 Akçe=(15*0.68) 10.2 gram gümüş
2 Şahi= (2*3.84) 7.7 gram gümüş
15 Akçe= 2 Şahi
İçinde daha fazla gümüş barındıran merkez akçeleri; ya yastık altına gider, ya doğu darphanelerine zayıf akçeye çevrilmeye gider yada merkezde kırpılıp piyasada kullanılırdı. Bu durumda tüm Osmanlı imparatorluğu, hurda, kırpılmış veya doğu darphanelerinde dönüşüme uğramış kara akçelerle (şahi sikkelerle) kaplanmıştır. “Ak akçe kara gün içindir” atasözünde neden “ak” akçe dendiği sanırım daha net anlaşılmıştır.
Mehmet Kuru, bu aşamada çok sağlam bir soruyla bizi tekrar şaşırtır. İkili yapı neden 15 yıl sonra etkisini gösterebilmiştir. Düşünün bu yapı 1566 yılında kuruluyor ve tağşiş 1585 yılında gerçekleşiyor. Bu soruya cevap olarak, Osmanlı imparatorluğunda para piyasasının(zihnen de dahil olmak üzere) entegre olmaması, para stokunun yetersiz olması ve coğrafyanın büyüklüğünü göstermektedir.
Fiyat devrimi tartışmaları da kitap içinde yer alıp, Barkan ve Pamuk hocanın konuya ilişkin tezleri tekrar gözden geçirilmektedir. Yazar, 1570’lerde başlayan gümüş para akışının yaşanacak para bunalımda büyük etkisi olduğunu kabul etmektedir (S:86).
Avrupadan akan gümüş guruşlarla( bu yabancı para bizim kuruş ile alakası yok) krize bir boyut daha eklenmektedir. Gelen guruşlara içindeki gümüşle karşılaştırıldığında daha fazla değer atfedilmektedir. Şöyle ki;
1 İspanyol guruşu= 27. 5 gram gümüş [ fakat 30-32 gram gümüş değerinde olarak işlem görür ]
1 İspanyol guruşu=40 Akçe
40 Akçe * 0,68 gram gümüş= 27.2 gram gümüş
Bunun sebebi olarak, piyasalarda ticaret açısından güvenilir sikke olması gösterilir. Bu guruşlar, hem içeride şahi sikke arbitrajına hem de ülkeden yoğun miktarda altın çekilmesine hem de içeride hammadde fiyatlarını artmasına neden olur.
1585 yılında büyük tağşiş gerçekleşir.
Tamam gerisini kitaptan okuyun. 🙂
Doç.Dr. VeriDelisi