Sosyal Medya

Prof.Dr. Evren Bolgün

Prof. Evren Bolgün: Borsa’da Hisse Seçerken Hangi Kriterlere Dikkat Etmek Gerekir?

Türkiye’de insan onur ve haysiyetine uygun bir şekilde sağlıklı, mutlu bir gelecek hayalleri ile yaşamanın imkanları son yıllarda hiç olmadığı…

Prof. Evren Bolgün: Borsa’da Hisse Seçerken Hangi Kriterlere Dikkat Etmek Gerekir?

Türkiye’de insan onur ve haysiyetine uygun bir şekilde sağlıklı, mutlu bir gelecek hayalleri ile yaşamanın imkanları son yıllarda hiç olmadığı kadar zorlaştığı şeklinde bir düşünce ile yazıya başlarsam, herhalde bu görüşe katılmayacak hiç kimse olmayacaktır. Son 10 yıldır böyle bir şey de olmaz, o kadarı da artık mümkün değil, hadi canım artık sen de ne kadar kötümser düşünüyorsun şeklinde söylenenlerin çoğunun gerçekleştiğini hep birlikte maalesef gördük. Fakat son 1 haftadır yaşadığımız doğal afet hepsinin üzerinden silindir gibi bizleri ezdi geçti. Hepimizin ağlamaktan helak olduğumuz, canlı yayınlarda birebir tanık olduğumuz dramatik sahnelerden, TV’lerde gösterilmediğini gayet iyi bildiğimiz, bölgeye giden arama/kurtarma personelleri ve gönüllü tanıdıklarımızdan aldığımız diğer bilgiler hepimizi fazlasıyla üzmüştür. Bizlere yaşatılanları kesinlikle hiçbirimiz hayatımız boyunca hak etmiyoruz. Yetkili ve sorumlu olarak açgözlü, vurdumduymaz bir şekilde hareket eden müteahhitler, inşaat öncesinde hazırlanan ve/veya tadilatı yapılarak sonradan değiştirilen imar planlarına imza atmış olan belediye meclis üyeleri, gerekli ön kontrolleri zamanında yapılmasına imkan vermeyen belediye başkanları, yardımcıları, daire başkanları, imar aflarına imza atan siyasiler, imar aflarından yararlanarak ellerindeki konut ve işyerlerinde ekstra genişletmeler yapmış olan vatandaşlar şeklinde daha da uzatabileceğim geniş bir ekosistem bulunuyor. Yaşadığımız tarifi mümkün olmayan bu kadar acıdan sonra dilerim ki artık son bir kez ders alarak doğru istikamette ilerleyebiliriz. Zira deprem ülkesi olan Türkiye’nin artık vatandaşlarının kaderini doğanın ellerine teslim etmek gibi bir lüksü kalmamıştır. Bu haftaki yazının içeriğine geçmeden önce hissettiklerimi olabildiğince sizlerle paylaşmak istedim.

Yatırımcıların kıt kanaat biriktirdikleri tasarruflarını heba etmemeleri ve finansal okuryazarlıklarını bir nebze de olsa arttırılmasına katkıda bulunmak üzere bu hafta sizlere borsa’da yatırım tekniklerinin inceliklerini anlatmaya çalışacağım. Türkiye’nin önde gelen bir yatırım kuruluşu ile yapmakta olduğumuz eğitim çalışması kapsamında da ileride çok daha kapsamlı bir şekilde yer alacak olan bu konunun oldukça ilginizi çekeceğini tahmin ediyorum.

2022 yıl sonuna kadar BİST içerisinde son 10 yılda en çok getiri sağlayan şirketler listesine baktığımızda %51.867 düzeyinde getiri ile SASA’nın ilk sırayı aldığını, %39.256 getiri ile HEKTAŞ’ın ikinci sırada yer aldığını ve %6.739 getiri ile LOGO’nun üçüncü sırayı aldığını görüyoruz. SASA ve HEKTAŞ üzerinde özellikle 2022 yılında yaşanan aşırı spekülatif hareketlerin bu sonuca önemli bir katkısının olduğunu bilmekle birlikte, liste içerisinde yer alan diğer şirketlerin de uzun vadede yatırımcılarına oldukça tatminkar getiriler sunduğunu da görmekteyiz.

Son 10 Yılda En Çok Getiri Sağlayan Şirketler

Peki bu şirketleri borsadaki 500’ün üzerindeki diğer şirketlerden getiri performansı olarak ayıran temel özellik “Sadece Spekülasyon mudur?” 10 yıllık bir dönemden bahsettiğimize göre bu şekilde bir kestirme bir cevap vermek çok doğru olmayacaktır.

Borsa’da yıllar içerisinde düzenli temettü ödemesi yapmakta olan şirketlerin uzun vadeli getiri performansları ile temettü verimleri arasında yüksek bir pozitif korelasyon bulunduğunu ifade etmem gerekiyor.

Borsa’da 10 Yıldır Düzenli Temettü Ödeyen Şirketler

Kaynak: Zeynep Aktaş

Uzun vadede bu düzeyde yüksek hisse senedi performanslarının yaşanmış olduğunu göz önüne aldığımızda demek oluyor ki borsa’da kâr elde edebiliyor olabilmek için bazı kuralları izlemek gerekmektedir.

Öncelikle sizlere kısaca yatırım öncesinde gereken ilk kuralları vereceğim;

  • Portföyünüzde uygulayacağınız beklenen bir getiri hedefiniz olmalıdır.
  • Hisselerin risk (volatilite) seviyesini kesinlikle ölçebiliyor olmanız gerekiyor.
  • Şirketlerin 1 yıl sonraki temel bilanço değerleri hakkında bir bilginizin olması şarttır.
  • Gelecekteki temel bilanço değerlerine göre hisse senetlerinin getiri potansiyeli portföyünüzün beklenen getiri hedefi ile mutlaka uyumlu olmalıdır.
  • Borsa’da Alım/Satım stratejisini disiplinli ve sabırlı bir şekilde kesintisiz olarak uygulamanız şart olacaktır.
  • Değişen piyasa ve ekonomik şartlara göre portföy içerisinde hisse senedi değişimleri zamanında yapabilmeyi başarmanız gerekiyor.
  • Şayet nitelikli 1 yatırımcı değilseniz ve Algoritmik Alım/Satım Stratejileri üzerinden işleyen hazırladığınız yatırım stratejilerine sahip değilseniz seans içerisinde sürekli Alım/Satım işlemleri yapmamanız gerekiyor!

Tüm bu söylediklerim kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Açıkcası söylemesi ve yazması çok kolay ancak bunlar gerçek hayatta da uygulaması bir o kadar zor olan kurallar setidir.

Borsa’da yatırım yapmaya başlamak için bu kadar bilgi seti bize yeterli olacak mıdır? Tabiiki de hayır. İkinci aşamada gereken en önemli kural ise, “Borsa’da 1 Alım/Satım Sisteminizin Olması Gerçeğidir.”

Disiplinli bir şekilde uygulamanız gereken sistemin temel kriterlerini de şu şekilde kısaca özetleyebilirim;

Piyasa Sistemi: Hangi hisse senetlerini satın alacağım ve ne zaman satış yapacağım?

Pozisyon Büyüklüğü: Hisse Senedi portföyüm içerisindeki hangi hisse senetlerinde ne zaman, ne miktarda satın alım ve ne zaman ne miktarda satış işlemlerini yapacağım?

Portföy Kâr/Zarar Limiti: Pozisyona girdikten sonra oluşabilecek olan kayıplardan sonra hangi düzeyde zarar/kes (stop/loss) kararı alacağımı önceden belirlemiş olmam gerekiyor.

Pozisyondan Çıkış: Kâr’a geçen hisse senedi portföyümden ne zaman çıkacağım önceden belli mi?

Alım/Satım Stratejileri: Belli başlı hisse senedi alım/satım stratejileri hakkında bilgi sahibi miyim?

Şimdiden biz bu yazdıklarınızın bir kısmını zaten uyguluyoruz fakat sürekli zarar ediyoruz dediğinizi de tahmin edebiliyorum. O zaman sizlere genel olarak 30 yıl içerisinde gördüğüm borsa’daki yatırımcıların karşılaştıkları zararların ana sebeplerini de özetlemem de yarar olacaktır;

  • Portföylerde gereğinden çok daha fazla risk almak,
  • Borsadaki şirketler hakkında yeterli bilgi sahibi olmamak,
  • Aşırı Ego,
  • Sürekli spekülatif Kâr peşinde olmak,
  • Pozisyon zararı üzerinde daha fazla, pozisyon kârı üzerinde daha az bir süre hisse pozisyonu taşımak,
  • Gereğinden çok daha fazla Kâr peşinde olmak,
  • Borsa’da Disiplinsiz ve Sabırsız bir şekilde işlemler yapmak,
  • Beklenen getiri hedefine sahip olmamak,
  • Kendine aşırı güven duymak,
  • Piyasa zamanlaması ile fırsatları değerlendirme isteğini birbirine karıştırmak,
  • Borsa’da Yatırımcı yerine oyuncu olmak

Özellikle yatırımcı yerine oyuncu olunması noktasında bağımsız portföy şirketini kurduğumuz eski ortağım Murat Sağman’ın “Borsa’da Oynanmaz” başlıklı kitabını okumanızı tavsiye edebilirim.

https://www.idefix.com/kitap/borsada-oynanmaz/egitim-basvuru/is-ekonomi-hukuk/finans/urunno=0001954055001

Peki Borsa’da kazanmak için nasıl hareket etmek gerekiyor? Yatırımcı olarak acaba hangi kısımlarda genel olarak hatalar yapıyoruz? şeklinde ifade edebileceğim soruların da yanıtlarını şu şekilde verebilirim;

  • Uzun vadeli bir yatırım perspektifinde olmak gerekiyor. (+2 yıl),
  • Düzenli bir şekilde uygun piyasa zamanlaması yaparak alımlar yapabilmek,
  • Kuvvetli şirketleri, temel bilanço değerlemesi doğrultusunda seçebilmek,
  • Panik hareketlerden kaçınarak, sabırlı hareketler içerisinde olabilmek,
  • Kısa vadede gerçekleşen oynaklıkları çok fazla önemsememek gerekiyor.

Neticede Borsa’da kazanç yatırımcıların bilinçli bir tercihidir. Ancak izlenecek olan yöntem; düzenli bilgi, uygun strateji, alım/satım disiplini, %100 sabır gerektirir. Yatırımcı sayısının son 1 yıl içerisinde 2.4 Milyon’dan 4 Milyona dayandığı bu günlerde özellikle bu ivmenin geriye dönmemesi için bu yazıda paylaştığım tecrübelerim tüm yatırımcılar tarafından dikkatle okunarak üzerinde fazlasıyla düşünülmesini tavsiye ediyorum.

Borsa’da Yatırımcı Sayısı ve Portföy Değeri

Kaynak:MKK

BİST bünyesinde 2001 krizi ile birlikte hızla kaybettiğimiz ve 1-1.5 Milyon arasında uzun yıllar boyunca arttırmayı da başaramadığımız yatırımcı sayısında son yıllarda oldukça hızlı bir ivmelenmenin olduğu açıktır. Yurtiçi piyasalarda uygulanan derin negatif faizli yatırım ortamının da Borsa’ya çok ciddi anlamda zorunlu olarak yüklü miktarda yatırımcı çektiğini de hepimiz gayet iyi biliyoruz. Ayrıca portföy dilimi bazında yatırımcı yoğunlaşmasının da yüksek portföy bakiyeli hesaplar üzerinden gerçekleştiği de çok iyi bilinen bir diğer gerçektir. Borsa’da cari dönem portföy değerinin yaklaşık %40’ının 2 Milyon TL üzerinde portföy değerine sahip 120.903 adet yatırımcı hesabı tarafından kontrol ediliyor olması da önemli düzeyde tutarlı olmayan bir yoğunlaşmayı bizlere gösterdiğini de biliyoruz. Toplam 3.1 Milyon adet yatırımcının cari portföy değeri 24.808 TL’dir. Bu sonuçlar açıkcası borsa’da hiç de sağlıklı olmayan tabana yayılmamış bir yoğunlaşma durumu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Portföy Dilimi Bazında Yatırımcı Sayısı (Ocak 2023)

Kaynak:MKK

Her şeye rağmen mevcut şartlar altında yatırımcıların kendileri eğitmeleri, yaşadıklarından gerekli dersleri çıkartarak önlerine bakmaları gerekmektedir. Eski bir dua olarak bildiğim ve hayatım boyunca feyz almaya gayret sarfettiğim şu cümleyi sizlerle burada paylaşmak istiyorum. “Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için bilgelik ver” Borsadaki bu yoğunlaşmayı bireysel küçük yatırımcılar olarak kısa vadede değiştiremeyeceğimize göre “Akıl” çerçevesinde kendimize uygun bir yol haritası belirlemekten başka bir çaremiz kalmamaktadır.

O zaman dilerseniz Borsa’da getiri sağlamanın bilinen yolları ile devam edelim;

  • Düzenli temettü ödemesi yapan, kârlı, yatırım yapan, büyüme şirketlerine yatırım yapmak,
  • Kısa vadede zarar edildiğinde endişe edilmeyecek bir parayı Borsa’ya yatırmak,
  • Düzenli, istikrarlı bir şekilde seçilen hisselerde alımlar yapabilmek,
  • Düşüş ortamlarında endişelerle başa çıkabilmek,
  • Uzun vadeli yatırım hedefleri koyabilmek (+2 yıl)
  • Temettü kazançlarını tekrar hisse senedi portföyüne yatırmak,
  • 10’a yakın hisse senedi ile portföy çeşitlendirmesini yapabilmek,
  • Portöy risk/getiri optimizasyonlarını düzenli olarak her ay izlemek,
  • Yatay piyasa dönemlerinde portföy içerisindeki hisse senedi miktarını al/sat işlemleri ile arttırmaya çalışmak gerekiyor.

Yatırımcıların tüm buraya kadar ifade ettiğim kurallar silsilesi içerisinde hareket ederken psikolojilerini oldukça yüksek seviyede ve her daim sağlam tutmaları gerekmektedir. Yatırımcı psikolojisi genellikle finansal piyasalarda bir döngü içerisinde ilerler. Deneyimli yatırımcılar; bu psikolojik etkilerin farkında olarak ilerleyebilirken, özellikle yeni genç yatırımcılar bu döngülerde kendine ve portföyüne hakim olmakta çok zorlanabilir.

Deneyimli bir yatırımcı bu psikolojik değişimlerin nelere sebep olabileceğini bilen, daha önce benzer süreçleri defalarca yaşamış ve aynı tuzaklardan kendini uzak tutmaya çalışabilen yatırımcıdır. Hatta kendi dışındaki her yatırımcının bir rakip olduğunu bilen bir yatırımcıdır. Unutulmaması gereken en önemli şeylerden bir tanesi, finansal piyasalarda kimsenin bir dostununun olmadığıdır. Dışarıdan alınan bir yatırım önerisiyle topluluk halinde hareket etmeye çalışan yatırımcı modeli ise, en deneyimsiz ve en kolay kaybetmeye yakın konumdaki yatırımcı modelidir.

Birçoğunuzun muhtelemen çok iyi bildiğini tahmin ettiğim yatırımcı psikolojisini de oldukça net bir şekilde gösteren aşağıdaki grafik içerisinde ifade edilen evreleri mutlaka her bir yatırımcı kendi dünyasında defalarca yaşamıştır.

Yatırımcı Psikolojisi

Bu kadar çok bilgi ve tecrübe paylaşımımdan sonra peki sizce hisse senedi fiyatını belirleyen “Temel” unsurlar neler olabilir?

Bir hisse senedinin gerçek değerini belirleyen şey nedir? Piyasa profesyonellerinin bir hisse senedinin sağlam temel değerini tahmin ederken göz önüne aldıkları öne sürülen kurallar nelerdir?

Temel değer teorisyenleri, “bir hisse senedinin değeri, yatırımcının o hisseden beklediği TL ve/veya Dolar bazındaki tüm getirilerinin mevcut değeridir” görüşünde olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Mevcut” sözü o anda beklenen TL ve/veya Dolarla, yada daha sonrası için öngörülen “iskontolanması” gereken TL ve/veya Dolarlar arasında bir ayrım yapılması gerektiğini göstermektedir.

Gelecekteki tüm getirilerin değeri eldeki paradan daha düşüktür, şu anda elinizde para varsa, ondan faiz alabileceğiniz anlamına gelir. Gerçek anlamıyla, zaman paradır.

1990’lı yılların sonlarındaki boğa piyasası sırasında, yatırımcılar kâr paylarını sermaye kazançları kadar önemsemiyorlardı. Bu yüzden birçok kurum, kâr paylarını arttırmaktansa, geri satın alma programları düzenlemeyi tercih etmiştir.

Bir şirket hisse senedini geri satın aldığında, tedavülde çok daha az sayıda hisse senedi olacak, dolayısıyla da hisse başına kazanç ve hisse başına fiyat da yükselecektir. Bu nedenle hisseleri geri satın alma genel olarak sermaye kazançlarını arttırır, şirketin  kazançlarındaki artış oranını ve hisse senedi fiyatını yükseltir.

Herhangi bir hissenin fiyatı kuşkusuz çok sayıda faktöre bağlıdır. Ancak hisse değerini etkileyen 4 temel belirleyici unsur vardır.

1.Belirleyici-Beklenen Büyüme Oranı: Einstein bir zamanlar “bileşik faizi” zamanın en büyük matematiksel buluşu olarak tanımlamıştır. %15 oranında bir büyüme, kâr paylarının her 5 yılda 1 kat, her 10 yılda 2 kat artacağı anlamına gelmektedir.

Şirketlerin büyüme aşamasının olası süresi de çok önemlidir. Bir şirket %20’lik hızlı bir büyümeyi 10 yıl sürdürmeyi düşünürken, diğer bir şirket aynı büyümeyi 5 yıllık bir süre için öngörüyorsa, koşulların aynı kalması halinde yatırımcı için 1.şirket ikinciye göre daha değerlidir.

Kural 1: Rasyonel bir yatırımcı, kâr payı ve getirisi daha yüksek artış gösteren hisse senedine daha çok para ödemeyi kabul etmelidir.

Rasyonel 1 yatırımcı, sıradışı büyüme oranının sürekli olması beklenen hisseye daha çok para ödemeyi kabul etmelidir.

2.Belirleyici-Beklenen Kâr Payı Ödemesi: Her ödemede aldığınız kâr payının-büyüme oranının aksine-hisse senedinin fiyatını belirlemede önemli bir faktör olduğunu anlayabiliyoruz.

Kâr payı ödemesi ne kadar yükselirse, koşullar değişmedikçe hissenin değeri de o kadar artar. “Koşullar Değişmedikçe” burada kilit noktadır!

Büyüme tahminleri güçlü değilse, kazançlarının yüzde olarak büyük bir bölümüyle kâr payı ödeyen hisseler zayıf yatırımlar olabilir. Aksine, birçok şirket, en dinamik aşamalarında kazançlarının çok azını kâr payı olarak ödüyor ya da hiç ödemiyor. Çoğu şirket kâr payını arttırmaktansa hisselerini geri alma eğiliminde olabiliyor.

Beklenen büyüme oranları aynı olan 2 şirketten kâr payı ödemesi daha yüksek olanı size daha çok kazandıracaktır.

Hisse senedinde bölünmenin anlaşılabilir tek yanı, söz konusu hissenin fiyatını düşürmesi dolayısıyla da daha çok yatırımcıyı alıma özendirmesidir.

Kural 2: Rasyonel bir yatırımcı, diğer koşullar aynı kaldığı sürece, şirketin nakit kâr payı olarak ödediği oran arttıkça, hisse senedine daha yüksek bir fiyat vermeyi kabul etmelidir.

3.Belirleyici-Risk Derecesi: Aşırı hevesli yatırım danışmanınız ne derse desin, risk borsa’da önemli bir rol oynar. Risk her zaman vardır ve işin en etkileyici yanı da esasında budur.

Risk, aynı zamanda bir hisse senediyle ilgili değerlemeyi de etkiler.

Bir hisse senedi ne kadar kaliteli ise-ne kadar az riskliyse-niteliği de o kadar yükselir. Güvenilir olduğu düşünülen şirketlerin hisse senetlerinin yüksek düzeyde prim yapacağı beklenir.

Birçok yatırımcı daha az riskli hisse senetlerini tercih eder, dolayısıyla da bu riskli düşük nitelikli hisselere göre daha yüksek fiyat/kazanç çarpanı anlamına gelmektedir.

Daha yüksek riskler için bugünden ödenecek bedelin gelecekte daha yüksek getirilerle ödüllendirileceği (şu anda daha düşük fiyat) yönünde genel bir kanı varsa da, riskin belirlenmesi neredeyse olanak dışıdır.

Bireysel olarak bir şirketin hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmalar-piyasanın geneline oranla-ne kadar büyük olursa, risk de o kadar çok olur.

Kural 3: Rasyonel (ve riskten kaçınan) bir yatırımcı, diğer koşulların aynı kalması durumunda daha az riskli şirketin hisse senedine daha yüksek bir fiyat ödemeyi kabul etmelidir.

4.Belirleyici-Piyasa Faiz Oranlarının Düzeyi: Yatırımcılar her zaman alternatif piyasalarda ne kadar kâr elde edebileceklerini düşünmelidirler. Faiz oranları yeterince yüksek olduğunda, borsaya karşı tutarlı ve kârlı bir başka alternatif bulabilirler.

Bir başka ifadeyle, yatırımcıları yüksek getirili tahvillerden caydırmak için borsanın ucuz fiyatlar sunması gerekir.

Öte yandan, faiz oranları çok düşük olduğunda, sabit faizli menkul değerler borsa ile pek rekabet edemez, hisse senedi piyasası ve hisse fiyatları göreceli olarak artma eğilimi gösterir.

Kural 4: Diğer koşullar aynı kaldığı sürece, mantıklı bir yatırımcı, faiz oranı daha düşük ise, bir hisse senedine daha yüksek fiyat ödemeyi kabul etmelidir.

Oldukça detaylı bir şekilde aktarmaya gayret ettiğim bu 4 kuraldan sonra, bazı önem arz eden uyarıları da hemen yapmadan geçemeyeceğim.

Bir şirketin büyüme oranı arttıkça ve daha uzun süreli oldukça, giderek daha fazla kâr payı dağıttıkça ve daha uzun süreli oldukça, giderek daha fazla kâr payı dağıttıkça, hisse senetleri daha az risk taşıdıkça ve faiz oranları genelde düşük seyrettikçe, o şirketin hisse senedinin sağlam temel değerinin (fiyat/kazanç çarpanının) yükseleceğidir.

Uyarı 1: Gelecekle ilgili beklentiler bugünden kanıtlanamaz! Gelecekteki kazançları ve kâr paylarını tahmin etmek en tehlikeli iştir.

Geleceği tahmin etmek için hangi formülü kullanırsanız kullanın, her zaman için belirsiz bir varsayım olarak kalacağını aklınızdan çıkarmamalısınız.

Uyarı 2: Kesin rakamlar tanımlanmamış verilerle hesaplanamaz! Belirsiz faktörlerle kesin rakamlara ulaşılamayacağı genel kabul görmüş bir görüştür.

Yaptığınız tahminlere göre, bir hisse senedine ödeyeceğiniz fiyat konusunda kendinizi inandırırsınız.

Yüksek beklentili uzun vadeli büyüme oranları fiyat/kazanç çarpanlarını yükseltir!

Uyarı 3: Hisse fiyatındaki artış sizin için ne ise, başkası için de aynıdır anlamına gelmez! İşin zor yanı, piyasanın belli temel unsurlara verdiği değerden kaynaklanır. Piyasanın büyümeye değer verdiği bir gerçektir, büyüme oranları yükseldikçe çarpanlar da yükselir.

Burada sorun şudur: Daha fazla büyüme için daha ne kadar para ödeyeceksiniz?

Bu sorunun tutarlı bir yanıtı yoktur. Piyasa rejimlerindeki dinamikler sonucu belirler.

Pratik açıdan bakıldığında, piyasa değerlemelerinde gerçekleşen hızlı değişmeler, herhangi bir yıla ilişkin değerleme ilişkilerini piyasa normlarının göstergesi olarak kullanmanın çok tehlikeli olabileceğini göstermektedir.

Yatırımcılar artış gösteren hisse senetlerinin değer kazanma biçimlerini, tarihsel geçmişleri ile karşılaştırarak değişim nedenlerini sorgulamaları gerekmektedir.

Piyasa, yalnızca hisse senedi fiyatlarının değişik temel belirleyicileri için biçtiği değerleri değiştirmekle kalmaz, bu temel belirleyicilerin kendileri de piyasa psikolojisinin durumuna bağlı olarak değişebilirler.

Hisse senetleri gerçeklere göre değil, beklentilere göre satın alınır.

Hisse senetleri üzerindeki en önemli temel etkiyi, kurumsal kazançların ve kâr payının gelecekteki artış düzeyi ve süresi oluşturur.

Kötümserlik dönemlerinde ise, birçok hisse senedi analisti, önündeki kısa dönem içerisinde kendisine “görünür” olmayan herhangi bir artışı öngörmez, bu nedenle de şirketler için en düşük artış oranlarını tahmin edecektir.

Ancak beklenen büyüme oranları ve piyasanın o büyümeye vermek istediği fiyat, piyasa psikolojisine bağlı olarak değişebiliyorsa, o zaman hisse senetlerinin gerçek değeri düş kırıklığı yaratabilecek bir umuda dönüşür.

Bir iyimser için hiçbir fiyat çok yüksek değil, bir kötümser için de hiçbir fiyat çok düşük değildir.

Son olarak sizlerle değer stratejisi yaklaşımı üzerinden 2018-2022 yılları arasında uzunca sayılabilecek bir dönem içerisinde portföy performansını analiz ettiğim bir çalışma sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Burada 2018.01 döneminde BİST.100 endeks değerini 100 olarak kabul ettiğimizde 2022.12 sonunda BİST.100 endeksinin 468 değer alarak yaklaşık 5 kat yükseliş gerçekleştirdiğini görmekteyiz. Ancak aynı zaman dilimi içerisinde, model portföy değerinin 100’den 1.354 düzeyine yaklaşık 13.5 kat artış göstererek BİST.100 endeksinin çok üzerinde bir pozitif performans gösterebildiğini de görmekteyiz.

Değer Stratejisi: BİST.TUM Model Portföy Performans Analizi (2018-2022)

Kaynak:QueenstockPro

Tüm bu sonuçlardan sonra portföylerinizde varlık dağıtımı kararlarını vermek için mantıklı bir temel prensipleri oluşturmadan önce, mutlaka akılda tutulması gereken belirli ilkeler olduğunu söylemeliyim;

  • Finans tarihi, risk ile getirinin birbirleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
  • Hisse senetlerine yatırım yapmanın riski, yatırımcıların portföylerini elde tuttuğu sürenin uzunluğuna bağlıdır. Yatırımcının elde tutma süresi uzadıkça, risk azalır.
  • Tartışmalı olsa da, portföyünüzün TL ve/veya $ maliyetinin ortalaması, hisse senedi yatırımlarındaki riski azaltmakta yararlı bir teknik olabilir.
  • Riske yönelik kişisel tutumunuz ile risk alma kapasitenizi birbirinden ayırmanız gerekir.

Alabileceğiniz riskler gelir türünüzü ve finansal kaynaklarınızı içeren, ancak yatırım gelirinizin dahil edilmediği toplam finansal durumunuza bağlı olarak değişmektedir.

Borsanın genelinde Newton yasası tersine işlemektedir: Aşağı düşen tekrar yukarı çıkmak zorundadır. Fakat bu tek tek hisse için her koşulda geçerli olmamakla birlikte, genel olarak borsa için doğrudur.

Son Söz:İnsanlar büyük işler yaptıkları için böbürlenseler de, büyük işler çoğunlukla büyük bir tasarımdan çok şan eseri ortaya çıkmaktadır.”- La Rochefoucauld

Prof.Dr.Evren Bolgün | Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler