Güldem Atabay
Güldem Atabay: Çin nereye, dünya oraya – Türkiye’de yeni ekonomi yönetimine dersler…
Eğer Çin Modeli’nden Türkiye ekonomisi için feyz alınacaksa Çin’in finans kaynaklarını geleceğini yükseltmek için nasıl yeniden başka türü yatırımlara aktarmakta oluşuna bakma gereği.
Çin’in 30 yıldan fazla uyguladığı ekonomi politikalarını dönüştürme çabası pandemi öncesi başlamıştı. Emlak sektörü odaklı politikalarla artan yerel yönetimlerin borcunu düşürme çabaları işin bir ayağını oluştururken, bir yandan da uzun yılların çabası sonucu artan iç tasarrufları tüketime yönlendirme ve hizmetler sektörü üzerinden büyüme diğer ana ekseni oluşturmaktaydı. Arkasından pandemi geldi, planlar bozuldu. Büyüme dinamiklerini değiştirme yolunda ilerlerken emlak sektörü odaklı riskleri azaltma çabası Çin’de ekonomi politikalarına damgasını vurur nitelikte oldu.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Çin’in finansal ve emlak sektörleri tarafından oluşturulan risklere uzun zamandır dikkat çekiyor. Yeni olan, IMF’in ülkenin ekonomik büyümesine daha iyimser bir bakış açısı.
Fon’a göre Çin ekonomisinin bu yıl %5,4 oranında, 2024’te de %4,6 oranında büyüyecek ki her iki veri de IMF’nin dört hafta önce öngördüğünden 0,4 puan daha yüksek.
Başekonomisti Gita Gopinath, Temmuz’dan Eylül’e kadar olan dönemde beklenenden daha güçlü ekonomik performansı ve Çin’in ekonomiyi teşvik etmek için son dönemde yaptığı çabaları vurguluyor. Aynı zamanda da emlak piyasasında kredi borçlarından kaynaklanan düşen fiyatlar, satışlar ve kredi ödemeleri ile kendini besler hale gelen krizin devam etmekte oluşuna da işaret ediyor. Çin’in, toparlama şansı kalmamış emlak şirketlerinin sektörden çıkma izni vermesini gerektiğini ekliyor. Çin yönetimi ise, etkili bir şekilde iflas etmiş geliştiricilerin işlerine devam etmesine izin vermekte ve bu tercihi sonucu dertli sektörün toparlanmasını geciktirmekte. Tabi bu gecikme de Çin’in ekonomik büyümesinde ani bir düşüşü ötelerken ana risk olarak durumun finans şirketlerini etkilemesine kapıyı açmakta.
Kısa vadede de Çin ekonomisini zorlayan bir küresel konjonktür var. En son dış ticaret verisine göre ekimde yıllık ihracatı %7’ye yakın daralan Çin’in ihracatındaki durgunluk, dünya genelinde pandemi sırasında tüketici elektroniği, mobilya ve diğer ürünleri stoklayan hanehalklarının şimdi benzer ürünlere olan ilgisizliği kaynaklı. İşin kötüsü, Çin’deki üretimi iç talep de karşılayamıyor tam olarak çünkü pandemi ardından yaşanan emlak sektörü kriziyle Çinli hane halkı da harcamalarını sınırlamış durumda.
Çin Merkez Bankası emlak sektörünün zorlandığını kabul etmekle birlikte Çin’in ekonomik büyümeyi sürdürmek için yeni yollar bulmasını öneriyor. Çin’in devlet kontrolündeki bankacılık sistemi zaten sektör özelinde artan ekonomik sıkıntılar nedeniyle fabrika inşaatı ve diğer endüstriyel yatırımlar için kredileri artırmış durumda. Ancak bu krediler daha çok sorunların ötelenmesine yarıyor ve potansiyel büyüme açısından bir katkı sağlayamıyor şu haliyle. Zaten Çin merkez bankası (PBoC) da yatırıma ve emlak sektörüne dayalı eski büyüme modelinin artık sürdürülebilir olmadığını kabul ediyor.
Çin’in Yeni Ekonomik Planı: Konut sektöründen yarıiletkenlere uzanış
Çin yönetiminin işi kolay değil. Bir yanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), Çin ile verdikleri ticaret açıklarını sert önlemlerle daraltma peşinde. AB ek olarak imdi bir de kendi piyasasında satışları artan Çin’in elektrikli araçlardaki hükümet teşviklerinin boyutunu soruşturuyor.
Çin yönetimi bütün bu risklerle mücadele ederken, geleceği de kurtarma peşinde. Odağında yaşlanan imalat sektörlerine sahip büyük gelişmekte olan ülkeler var. Söz konusu ülkelerde devam eden Çin finansmanlı altyapı yatırımları bu ülkelerin Çin mallarına gümrük vergisi koyma olasılıklarını da düşürmekte.
İmalat malları ihracatındaki hedef odak da yarıiletken maddeleri içeren ürünler.
Birleşmiş Milletler Sanayi Kalkınma Teşkilatı verilerine göre, Çin’in küresel üretimdeki payı 2000 yılından bu yana neredeyse beş kat artarak %31’e yükseldi. ABD’nin payı aynı dönemde neredeyse yarıya inerek %16’ya geriledi, Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerin payı %19 düzeyinde sabit kaldı. Çin’in hedefine yönelik rekabet avantajı olduğu bu verilerden zaten anlaşılıyor.
Çin şimdi yarıiletken piyasasında ABD engelini aşmak için yeniden “yatırım artırma amaçlı” borçlanma düğmesine basmakta. Örneğin, yarıiletkenler üreten ve 2021’de kurulmuş bir şirket olan Changxin Xinqiao Memory Technologies Inc., devlet destekli yatırımcılardan 5,4 milyar dolar topladı bu hafta. Pekin’in teknolojik yeterliliği sağlama, ABD yaptırımlarına karşı önlemlerini artırma ve küresel piyasalarda aldığı payı artırma çabalarının boyutunu yansıtması açısından önemli.
ABD, Çin’in chip üretimi teknolojilerine erişimini sınırlamaya çalışırken, Pekin yarıiletken endüstrisinde çığır açma konusunda kararlı görünüyor.
Türkiye’de 2021 sonbaharında başlayan zamansız faiz indirimlerinin ne amaçladığını, nasıl bir bütünlüğe oturtulduğunu kavrayana kadar, Albayrak ekolü danışmanların icadı politikalara “Çin Modeli” denmişti hatırlarsanız. Çin’in uzun zaman önce büyümesinin temellerini oluşturan ucuzlatılan emek gücünü çağrıştırdığından mı nedir, Çin Modeli denen zihni sinir projenin adı ilerleyen aylarda bugün büyük maliyetler ödeyerek çıkmaya çalıştığımız “Yeni Ekonomi Modeli/Türkiye Ekonomi Modeli” olarak değiştirildi. Çok zorlarsak Türkiye ekonomisinde 2021-2023 arasında kurgulananların Çin Modeli ile ilgisini belki 30 yıl öncenin Çin’i ile kurabiliriz.
Fakat tabi işin gerçeği, eğer Çin Modeli’nden Türkiye ekonomisi için feyz alınacaksa Çin’in finans kaynaklarını geleceğini yükseltmek için nasıl yeniden başka türü yatırımlara aktarmakta oluşuna bakma gereği. Bu sürekli devinimin odağında da inovasyon ve buna bağlı artan verimlilik ile potansiyel büyümeyi yükseltecek yönde yatırımların olduğunu fark etmek önemli. Pekin’in emlak piyasasında engel olmadığı döngüde yaşananlar gibi maliyetli bir dert içinde boğuşan Çin ekonomisine rağmen.
Politik Yol