Güldem Atabay
Güldem Atabay: Arjantin, ekonomi, popülist sağ ve Türkiye…
Son yıllarda Latin Amerika’da ana akım dışı politikacılar statükonun parçalanması vaatleriyle Brezilya, Kolombiya, Peru ve Şili gibi ülkelerde öne çıkarak…
Son yıllarda Latin Amerika’da ana akım dışı politikacılar statükonun parçalanması vaatleriyle Brezilya, Kolombiya, Peru ve Şili gibi ülkelerde öne çıkarak bölgesel bir eğilim oluşturmakta. Arjantin de farklı bir yolda değil.
Arjantin 610 milyar dolarlık ekonomisiyle Brezilya’dan sonra Latin Amerika’nın en büyük ikinci ekonomisi. Türkiye ise 900 milyar dolarla dünyanın 18. Büyük ekonomisi. İki ülkenin ekonomisinde ve politika sahnesinde izlenen sert oynaklıklar, yüksek enflasyon, kur krizleri, borç sorunları, sayısız IMF programları ve askeri darbeler 1980’lerin sonlarından bu yana Arjantin ve Türkiye kıyaslamaları yapılmasına neden oluyor.
Arjantin ekonomisi bir süredir ağır çekim bir ekonomik bunalım içinde. 57 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek IMF desteğini 2018’deki stand-by anlaşmasıyla almasına rağmen sorunlar katlanarak büyümüş durumda.
Arjantin’de pazar günü yapılan başkanlık ön seçiminde La Libertad Avanza partisinin cumhurbaşkanı adayı 52 yaşındaki aşırı sağ politikacı Javier Milei 22 başkan adayı arasından özellikle gençlerin desteğiyle oyların %30’undan fazlasını aldı. Milei, ön seçimde merkez sol ekonomi bakanı Massa ve muhafazakâr aday Bullrich’i geride bıraktı. İlk sıraya yerleşerek Ekim 2023’teki başkanlık seçiminde yarışmaya hak kazandı.
Öngörülemeyen zaferi ise %43’ü yoksulluk sınırı altındaki seçmenin süregelen ekonomik sıkıntılara çözüm bulamayan geleneksel siyasi kuruma olan memnuniyetsizliğinin sonucu. Ekonomik darboğazın kökünde eritilen rezervler, yaklaşan dış borç krizi, yüksek enflasyon ve para birimi devalüasyonu ile sürekli fakirleşen kalabalık kitleler bulunuyor.
ABD mafya lideri Al Capone’u kahraman tanımlayan, Trump hayranı Milei’nin ezilen kesimi sömürü retoriği eşliğinde önermeleri yabancı değil: siyaseti “hırsızlardan” arındırmak istiyor.
Arjantin ekonomisini düzeltme adımları olarak rezervlerin eritilmiş olması nedeniyle sürekli değer kaybeden pesoyu lağvedip ekonomiyi dolara bağlamayı, merkez bankasını kapatmayı ve devlete ait tüm şirketleri özelleştirmeyi, Kadın Bakanlığı başta olmak üzere bazı bakanlıklarını kapatmayı, vergi oranlarını indirmeyi ve sosyal yardımlar dahil harcamaları %15 oranında azaltmayı öneriyor. IMF tarafından uygulanan kemer sıkma önlemlerini yetersiz buluyor, daha fazlasını istiyor.
Rol modeli olarak İrlanda’yı örnek göstererek vergi oranını düşürmenin büyük çok uluslu şirketlerin merkezlerini Arjantin’e çekmeye yeteceğine inanıyor.
Milei’ye göre Arjantin’in ülke riskini düşürmenin yolu kemer sıkma ve dolarizasyondan geçiyor. Arjantin ekonomisinin ABD ile sıkı ticari bağlarının olmayışı, bu nedenle ABD’nin para politikasıyla ilgili aldığı kararların genellikle Arjantin için uygun olmayabileceği gibi gerçekler Milei’nin önceliği değil. Dolara geçmekle hükümet borçlarına talebi artıracağını ve ekonominin ayakta kalması için IMF’nin yardımlarına olan ihtiyacı ortadan kaldıracağını düşünüyor.
Tahvil fiyatlarını diplere iteceğini atlayarak “kamu kuruluşları tarafından tutulan devlet borcunu piyasaya sunmak” fikirleri arasında. Arjantin varlıklarını barındıran bir “güven fonu” oluşturarak, bu varlıkları yeni tahvilleri desteklemek adına teminat olarak kullanmayı planlıyor.
İşçi dostu iş yasalarını “kanser” olarak nitelendirirken, devletin “tüm sorunların temeli” olduğunu iddia ediyor. Silah ve insan organlarının satışını yasallaştırmayı vaat ederken, iklim değişikliğini “sosyalist yalan”, cinsel eğitimi “aileyi yok etmek için bir tuzak” olarak anlatıyor. Yeşil enerjiye verilen teşviklere karşı, ülke altyapı projelerinin tamamının özel şirketler tarafından inşa edilmesini savunuyor.
1990’LARDAN BUGÜNE YAYILAN SORUNLAR…
Yüksek enflasyon ve dış borç krizi nedeniyle 1990’ların başında Arjantin’de uygulanan dolar-peso sabitlemesi sağladığı kısa vadeli istikrar ardından yüksek bir devalüasyonla sonuçlandı. Ardı ardına gelen hükümetler ekonominin yapısal sorunlarına çözüm bulamadıkları gibi IMF’ye olan borçlarını birkaç kez ödeyemedi.
Arjantin ekonomisinin bugünkü sorunları geçmişte çözülmeyen yapısal sorunlardan yükselmekte. COVID-19 pandemisi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ise durumu akut hâle getiren gıda ve enerji fiyatları artışlarıyla ekonomisine ciddi zarar vermekte.
1991’den bu yana ilk kez üç haneye yükselen son enflasyon artışı, Arjantin’in 60 senedir görülmemiş tarihi bir kuraklıkla boğuştuğu bir döneme denk geliyor. Arjantin, ABD ve Brezilya ile birlikte dünyanın önde gelen soya fasulyesi ihracatçılarından biri ve aynı zamanda mısır, buğday ve diğer tahıl ürünleri gibi diğer tarım ürünlerini de ihraç ediyor. İklim değişikliğinin neden olduğuna inanılan yüksek sıcaklıklar Mayıs 2022’den bu yana etkili ve tarımsal üretim seviyesini 30 sene geriye taşımış durumda. Toplam üretiminin %30 kadarına denk gelen imalat sektörü tarım makineleri ve oto parçaları odaklı. Orada da başta enerji fiyatları olmak üzere artan küresel enflasyon üretim ve ihracat sıkıntıları yaratmakta.
1991’den bu yana ilk kez üç haneye yükselen son enflasyon artışı, Arjantin’in 60 senedir görülmemiş tarihi bir kuraklıkla boğuştuğu bir döneme denk geliyor.
TÜFE enflasyonun 2018’de %20’nin altından bugün %120’lere varmasında pesonun değer kaybı ana etken. Arjantin, G20’deki ülkelerin çoğunun aksine, serbest dalgalı bir para birimine sahip değil. Enflasyon hedeflemesi yerine 2018’den bu yana kur çıpası uygulamakta. Fernandez’in hükümeti, dolar rezervlerini koruma amacıyla, peso’nun günlük düşüşünü asgari seviyede tutmak için karmaşık bir döviz kontrolü, fiyat dondurma ve ithalat kısıtlamaları ağı kullanıyor. Farklı değişkenlere dayanarak yabancı para alımını sınırlıyor. Enflasyonu yaratan Arjantin’e özel yapısal sorunların üzerine gitmek yerine rezervlerini harcayan Fernandez yönetimi rezervler düştükçe, ülkenin dış borç ödeme kapasitesi bozuldukça pesonun değer kaybının önüne geçemedi.
Birbirini besleyen bu süreç sonunda enflasyon üç haneye çıkarken 2018’den beri yaşanan yoksullaşma Milei’yi Arjantin siyasetinin zirvesine doğru kapının açılmasına araç oldu.
2018’de 57 milyar dolarlık anlaşmanın şartlarını rahatlatacak şekilde IMF Mart 2022’de, Arjantin’in borcunu yeniden yapılandırmasına olanak tanıyan 44 milyar dolarlık bir anlaşmayı 1958’den bu yana imzalanan 22.cisi olarak onayladı. Stand-by yerine gelen “Extended Fund Facility” (Genişletilmiş Fon Tesisatı) amacı uzun vadeli perspektifle ekonomik reformları ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek. IMF, bu kredi ile Arjantin’e ödemeler dengesi ve bütçe desteği sağlamayı, borç sürdürülebilirliğini güçlendirmeyi, enflasyonla mücadele etmeyi, rezervleri artırmayı, ülkenin sosyal ve altyapı açıklarını ele almayı ve kapsayıcı büyümeyi teşvik etmeyi hedefliyor. Fernandez hükümeti de fon karşılığında hükümetin temel mali açığını düşürmeyi, merkez bankasının para basmayı azaltmasını ve rezervleri yeniden inşa etmeyi taahhüt ediyor.
Ağustos 2023 itibarıyla IMF programından beklenen hedeflerin yanına bile yaklaşılamadı. Ekonomisi çok yüksek enflasyon ve artan fakirleşme eşliğinde hâlen dış şoklara ve kur riskine karşı savunmasız durumda. Ekonomik açmazlar sosyal ve siyasi açmazlarla birleşerek reformlar konusunda ilerlemeyi imkânsız hale getirmekte.
Ülkenin bu yıl %3,5 seneye %2,0 daralacağı genel beklenti. Yanında da %116 enflasyon, daha da yüksek bir faiz oranı, negatif net döviz rezervleri ve düşen peso’yu korumak için labirentleşen sermaye kontrolleri var.
Temmuz sonu IMF dönem raporuna göre Fernandez hükümeti öncelikli altyapı ve sosyal programları korurken, mali durumu daha da sıkılaştıracak gelir artırıcı ve harcama azaltıcı önlemleri devreye sokmak zorunda.
Bu hafta başı itibarıyla Arjantin merkez bankası politika faizini %97’den %118’e çıkarırken resmi döviz kuru seviyesini düşürdü. Peso %20 değer kaybederek dolar başına 350 civarına geldi. Karaborsa döviz kuru da dolar başına 600 peso seviyesine geldi. Karşılığında eylül içinde IMF 7,5 milyar dolarlık kredi dilimi serbest bırakacak ve Arjantin ekim seçimlerine bu nakdin “rahatlığı” içinde girecek.
Bir yanardağ gibi patlamak ve sönümlenmek yerine uzun yıllara yayılan hayat pahalılığı, fakirleşme, yolsuzluklar ve kötü politikalar, Arjantinlilerin “daha kötüsü ne olabilir” bakışıyla Milei’nin mesnetsiz vaatlerinin peşine takılmalarına neden oluyor.
Bütçe gelirlerin düşmesi, buna karşı kamu harcamalarındaki düşüşün yetersizliği 2023 yılında faiz dışı açığı IMF hedefinin 1,9 puan öteye, %2,5-3 aralığına taşıyacak. Finansman ihtiyacı ve Hazine bonolarını almak için Arjantin merkez bankasının bastığı para GSYİH’nin %1’ini aşan yüksek seviyelerde seyrettikçe ekonomide döviz kuru ve enflasyon baskıları devam edecek. TÜFE enflasyonunun mevcut %116’dan sene sonu %145’e ulaşacağını tahmin edilirken 2024 sonu beklenti %120 civarında.
MİLEİ’NİN YÜKSELİŞİ ÇOK TANIDIK
Son yıllarda Latin Amerika’da ana akım dışı politikacılar statükonun parçalanması vaatleriyle Brezilya, Kolombiya, Peru ve Şili gibi ülkelerde öne çıkarak bölgesel bir eğilim oluşturmakta. Arjantin de farklı bir yolda değil.
Bir yanardağ gibi patlamak ve sönümlenmek yerine uzun yıllara yayılan hayat pahalılığı, fakirleşme, yolsuzluklar ve kötü politikalar, Arjantinlilerin “daha kötüsü ne olabilir” bakışıyla Milei’nin mesnetsiz vaatlerinin peşine takılmalarına neden oluyor.
Kast sistemini sona erdireceğini söyleyen Milei, 22 Ekim Arjantin başkanlık seçimlerinde yönetimdeki Peronist koalisyonu ve ana muhafazakâr muhalefet grubu yanında üçüncü bir güç olarak yerini almış durumda.
Kazanıp kazanmamasının önemi yok. Pazar önseçimlerinde aldığı destek sonrasında partisi Arjantin Kongresinde önemli bir etkiye sahip olacak. Sıra dışı ekonomik görüşleri yankı yapacak ve iktidarda olan herhangi bir hükümeti sağa doğru kaymaya zorlayacak.
Yazı uzun. Seçimden önce ödemeler dengesi krizi ile burun buruna gelen, seçimden sonra rasyonel politikalar vaat eden yeni dönem Erdoğan ekonomisi için geleceğe bakınca “kıssadan hisse” deyip bitirmekte fayda var.
PolitikYol