Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Türkiye’nin Varlıkları…’
29 Kasım 2023Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir televizyon programında seçimden sonra ülkemize fon akışlarının gerçekleşeceğini söyledi. Öncelikle şunu sormak gerekiyor: Neden seçimden sonra?
Neticede sadece bir yerel seçimden söz ediyoruz. Yani bir iktidar değişikliği olmayacak ya da politika değişikliği olmayacağını düşünürsek, neden yatırımcılar seçim sonrasını bekliyorlar da, bugünden ülkemize yatırım yapmıyorlar?
Sizce de bu yanıta muhtaç bir soru değil mi? İnsanın aklına ister istemez ‘ver yetkiyi, gör etkiyi’ mesajı da geliyor, finans kulislerinde sorulan ‘seçimden sonra Şimşek devam eder mi’ sorusuna verilecek yanıt da düşüyor.
Acaba hangisi? Çünkü Türkiye’nin bir fırsat sunması durumunda, yerel bir seçimi beklemesine gerek yok. O zaman soruları genişletelim. Seçim sonrası IMF tarzı daha sert bir politikaya mı geçeceğiz?
IMF ile anlaşmadan bahsetmiyorum. Bir anlaşma olmadan gereğini yerine getirmekten söz ediyorum. Zira açıklamasında ‘Türkiye’nin varlıklarına’ ibaresi var ve vatandaşa ait hizmet ve gelirleri kısıp bu bir elde avuçta sat oyununu mu önümüze getiriyor?
Yoksa Mehmet Şimşek şimdiden yerini mi sağlama almaya çalışıyor? Öyle ya, ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı, iktidarın değişmeyeceği bir seçim için neden böyle bir vurgu yapma ihtiyacı duysun ya da ülkeye gelecek fon neden yerel seçim sonucunu beklesin? Bir ülkenin potansiyeli vardır ya da yoktur.
Üç tur atıp, para bulamadıktan sonra bunu söylemek biraz abesle iştigal oluyor. Bu soruları ortaya koyduktan sonra dönelim ‘Türkiye’nin varlıkları’ ibaresine… Türkiye’nin varlıkları Varlık Fonu’nun içinde.
Daha önce yapılan bir uluslararası araştırma vardı. Hatırlatayım: “Global SWF, 2023 Küresel Varlık Fonları raporunu açıkladı. Buna göre dünyanın en büyük varlık fonu sıralamasında ilk üç sırayı Çin, Norveç ve BAE alırken Türkiye Varlık Fonu 48. sırada yer aldı.”
Peki aynı araştırmadaki değerlemeyi hatırlıyor musunuz? Neyimiz var, neyimiz yok içinde, biçilen değer sadece 22 milyar dolar… Kısa vadeli borcu 210 milyar dolar olan ve üzerine gelen cari açık finansmanıyla bir yılı döndürmek için en az 260 milyar dolar paraya ihtiyacı olan ülkemizde çözümü, 22 milyar dolar değerleme almış fon üzerinden yapmaya çalışıyorsak vay halimize…
Zira içindeki varlıkların sadece birini bile bu paraya kuramazsınız. O zaman da yazmıştım, bunları satma fikrini aklınızdan çıkarın ve rehabilite edip ekonomide etkin kılalım. Fakat gözüken o ki, Şimşek 2 binli yıllardaki bakanlık alışkanlığından çok bir şey kaybetmemiş.
O zaman da elde avuçta ne varsa özelleştirme adı altında satıp, kamunun borcunu azaltan ama varlıkları heba eden, sonuçta da üretimsizleşen bir ülkeye imza atmıştı. Hatta 2014 yılında yaptığı bir açıklamada gelirlerin yüzde 48’inin borç ödemelerinde kullanıldığını söylemişti.
Bugün o kurumların çoğunu mumla arıyoruz değil mi? Yeniden kurmaya kalksak, 70 milyar dolara hangisini kurabileceğiz acaba? Şimdi geldiğimiz noktada Körfez ziyaretleri öncesi yapılan açıklamaları, Körfez’deki bakanların ‘ucuzlamasını bekliyoruz’ beyanatlarını unutup, Şimşek’in bu varlıklar tanımlaması ile birleştirin.
Fotoğraf bu. Gerisinin yorumu herkesin kendisine kalmış. Ama ben soruyorum: Şimşek’in Türkiye’nin varlıkları diye kast ettiği nedir?
Tüm Yazarlar
