Çetin Ünsalan Yazdı: ‘TİGEM’den tarımın organik vadisi…’
13 Kasım 2023Gıdanın stratejik sektör olduğunun anlaşıldığı günümüzde herkes sadece gıda arzı ile ilgili konuların değil, güvenilir gıdanın ve organik ürünlerin de peşinde koşuyor. Bunun önümüzdeki sürecin en katma değerli alanı olduğu biliniyor.
Fakat gerçek şu ki, daha önce tarım yapılmış bir toprakta, yani ziraatten kaynaklanan girdilerin kullanıldığı bir alanda gerçek bir organik kavramından söz etmek mümkün değil. Bu nedenle böylesi bir yapılanma, sadece ülkemiz için değil, dünya adına da bulunmaz nimet niteliğinde.
Hafta sonu TİGEM’in Bursa Karacabey ilçesindeki tesislerinde, Güvenilir Ürün Platformu’nun organize ettiği TİGEM Genel Müdürü Dr. Hasan Gezginç’in bilgilendirme toplantısına katıldık.
TİGEM Genel Müdürü’nün burada aktardığı bilgilerden anladım ki, Türkiye’nin hayata geçmiş böyle bir projesi var. Yani teknolojide silikon vadisinden söz ediyorsak, teşbihte hata olmazmış tarımın vadisi de bizde.
Manisa Göl Marmara’da 50 bin dekarda organik ve sürdürülebilir tarım yapılıyor. Dünyanın bilinen en büyük tek parça organik üretiminin söz konusu olduğu bir sahadan söz ediyoruz. Yeşil enerjinin kullanıldığı toprağı koruyan bir sistem oluşturulmuş ve fikir aşamasında değil.
2022 yılında hayata geçmiş ve ikinci yılını doldurmak üzere. 15 bin dekarı gölet, 30 bin dekarı ekilen yapısıyla arpa, buğday, ayçiçeği başta olmak üzere akla gelen her uygun ürün yetiştirilecek.
Gezginç’in yaptığı açıklamalarda soya örneği çok kıymetliydi. Bebek ve yaşlı mama pazarının büyüdüğüne dikkat çeken TİGEM Genel Müdürü, dünya ölçeğinde pazarı olan organik mamalara ulaşmanın yolunun buradan geçeceğini söyledi.
Bu ne demek? Teşbihte hata olmazmış, oranın büyüklüğü anlaşılsın diye yazıyorum; 1 TL’lik soyanın 100 TL’ye satıldığını düşünün. Neden? Çünkü organik…Hepsinden önemlisi gerçekten organik. Böyle de bir problem var biliyorsunuz. Önüne gelen organik diye ortaya çıkıyor. Bu toprak bakir olduğu için gerçek organik tarım kriterlerine de uyuyor.
Teknolojinin, yeşil ekonominin ve bilimin kullanıldığı bir bakış açısının Türkiye’nin kurtuluşu olduğunu biliyoruz. Hatta başlık gıda ve tarım ise, sadece milli mesele olan arz güvenliği açısından değil, katma değerli ihracat açısından da kritik öneme sahip. Bu yapının daha çok bilinmesi ve anlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Genel anlamda baktığınızda ise TİGEM, adeta Türk tarımının yarınını güvence altına alırken, tohumdan hayvancılığa kadar her alanda Türkiye’nin milli sigortası özelliği taşıyor. Son derece iyi mühendis kadrosuyla ilginç işlere imza atıyorlar.
Sadece Karacabey’de değil, en önemli üretim merkezi olan Ceylanpınar ve toplamda 17 tesisinde, tarımsal dönüşüm için bir ar-ge merkezi gibi orada güven veriyor. Daha da güzel olan ve ezber bozan yanı ise KİT olması…
Yani, bir zamanlar kambur diye anlatılan, bu nedenle satılan kamu iktisadi teşekküllerinden biri olması. Merkezden para almadığı gibi, tüm masrafını çıkarıp, artıya geçen haliyle, sorunun bize KİT’te değil, işletmesinde olduğunu da kanıtlar nitelikte abide gibi ortada duruyor.
En önemlisi bin 300 tarihine uzanan mazisi ile Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkler’in ‘bu bizim işimiz’ diyerek kültürünü anlatabileceği özellikleri de var. Topraklarımızda 3,3 milyon dekarda 8 bin istihdamıyla incelenmesi ve örnek alınması gereken bir yapılanma. İncelenmesini, örnek ve model alınmasını dilerim.