Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Enflasyon, kur, finans üçgeni…’
4 Temmuz 2023Türkiye’nin finansman problemi giderek büyüyor. Son açıklanan dış ticaret verilerine baktığımızda 61,4 milyar dolarlık bir rakam önümüze geldi. Bunun bayrama denk gelen noktada eksik bir veri olduğunu hatırlatalım.
Şu haliyle bile en az 50 milyar dolarlık cari açık probleminin önümüzde dağ gibi durduğuna işaret ediyor. Dış ticarette ithalat dağılımına baktığımızda ara malı ve hammadde ithalatının yüzde 27 azalmış olması ise, bir tarafta üretimsizliği, diğer tarafta üretip hedeflenen ihracat rakamlarına ulaşmak için ithalatı yukarı taşıyacağımızın yansıması olarak ortada duruyor.
Kısa vadeli borçla birlikte, bir yılı döndürmek için 250 milyar dolar nakit bulma ihtiyacı, artan dolar / TL kurunun maliyetlere olacak etkisi, asgari ücret başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki yükseliş ve zaten yukarı yönlü bir eğilim içindeki enflasyon gerçeği, önümüzdeki süreçte bizi stagflasyona doğru itiyor.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda finansman bulmamız şart. Fakat burada da gri listeden çıkamadığımız tespitini paylaşmak lazım. Bunun para bulma zorluğuna ilaveten, bulunan paranın maliyetli hale geleceğini gösterdiği açık.
Sonuçta gördüğümüz manzara, maliyetlerin yükseldiği, enflasyonun yukarı yönlü hareket ettiği, satın alma gücünün eridiği, dolar bulma zorluğunun mevcut kura ilave ek maliyet yaratacağı, bunların kur ve maliyet dengesizliği içinde enflasyonu körükleyeceği bir fotoğraf ortaya koyuyor.
Yetmedi; üreticinin iç pazarda bu maliyetleri fiyatlara yeterince yansıtamayacağını da biliyoruz. Zira satın alma gücü yok olmuş durumda. Bu haliyle bile enflasyon yukarı yönlü tetiklenecektir. Böylesi bir noktada, bir de rakamları manipüle etmeye kalkarsak, ne vatandaş ne de firmalar bu işin içinden sağ çıkamaz.
O nedenle hızla veri setini ele almak, gerçeklerle yüzleşmek ve bu doğrultuda bir yol haritası kurgulamak gerekiyor. Bu işin birinci yönü. İkinci yönünde ise paranın nasıl bulunacağı sorusunun yanıtı geliyor.
Eğilim o yönde ki, Şimşek eski alışkanlıklarını gündeme alarak yine eldeki malları satmanın yolunu arayacak gibi bir hava var. Bunun çözüm olmadığını anlamak durumunda. Bilhassa Varlık Fonu’ndaki varlıklardan uzak durması gerekiyor.
Ekonomi yönetiminin içteki israfa neşter vurması, kaçakları tıkaması, yenilenebilir enerji gibi yatırımlara ağırlık verilmesini desteklemesi ve startup ekosistemi üzerinden yatırımcıya yönelmesi en sağlıklı yol gibi gözüküyor.
Kıt kaynakları etkin kullanacaksak, yalıtımdan yenilenebilir enerjiye kadar tüm konsantrasyonu buraya vermeli ve artık israf bile denilemeyecek gelişigüzel harcamaları durdurmak zorundayız.
Zaten böyle bir fotoğraf verirsek, sağa sola batan geminin malları gibi varlık satmadan, doğrudan yabancı yatırımın ya da sağlıklı finansmanın Türkiye’ye gözlerini çevireceğini göreceğiz.
Elbette tüm bu denklemin içinde bir de faiz faktörü var. Çaresiz o da açıklanan enflasyon seviyesine gelecek. Siz gerçeğinizle yüzleşmeyip, vatandaşınızı yanıltabilirsiniz. Fakat inanın yurtdışındaki finans çevreleri, durumu sizden iyi biliyor ve görüyor. Bu nedenle kandırmaya veya makyajlamaya değil, gerçeğe oynamalısınız. Yoksa bu faturanın altından kalkamayız.