Çetin Ünsalan Yazdı: Ata’yı anlamak…
10 Kasım 2023Bugün Atatürk’ü kaybetmemizin üzerinden tam 85 yıl geçti. Öncelikle iyi ki bizim Atamız ve iyi ki bize ilham verdi. Bununla övünmek her Türk insanının en doğal hakkıdır. Fakat tek başına onurlanmak yetmez. Aynı zamanda Ata’nın nezdinde yapılan işleri de onurlandırmak gerekir. Bunun da yolu yapılanları anlamaktan, ondan ilham almaktan ve çözüm odaklı olmaktan geçer.
Aradan geçen bunca yıl sonra, hatta Cumhuriyet’in 100. yılında kat ettiğimiz gelişmeler de var; büyük sorunlarımız da mevcut, işi elimize yüzümüze bulaştırdığımız alanlar da ortada. Bunların hepsini tek tek masaya dökmeyelim. Son hukuk tartışması zaten büyük ölçüde sıkıntıyı ve sorunun kaynağını da özetliyor.
Ama işe iktisadi açıdan bakarsak çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyebiliriz. Mesela Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllara gidelim. O süreçte Atatürk doğrudan yabancı sermaye arayışında olmuş muydu; yoksa hemen karma ekonominin temellerini mi attı?
Öncelikle bir ekonomi planı vardı ve Cumhuriyet ilan edilmeden İzmir İktisat Kongresi’nde belirlerdi. Ardından tüm iktisadi yaklaşımların iyi yönlerini alarak bir model oluşturduğunu ve bunun bugün dünyanın bir çok ülkesinde başarıyla uygulanmaya devam ettiğini belirtmek gerekiyor. Lakin zannedildiği gibi işin başlangıcında salt karma ekonomiden söz etmek mümkün değildi.
Ortada bir gerçek vardı ki, nüfus kırılmış, sermaye yok, hatta sonrasındaki süreçte de kısıtlı ve yatırım ihtiyaçları büyük. Bununla birlikte kamunun da kaynaklarının yeterli olmadığını biliyoruz. Boş kasa çalınmasın diye Maliye’de kasanın kapısını açık bırakıldığı anekdotlar aktarılır.
Atatürk o süreçte yurtdışından da yatırımcı çağrısına çıkmıştı. Fakat hem Cumhuriyet’in yeni kurulmuş olması, hem 1929 krizine doğru giden dünya ekonomik koşulları ülkeye yatırımcının ilgi göstermemesine neden oldu.
Detayları öğrenmek isteyenler için Serdar Şahinkaya’nın ODTÜ yayınlarından çıkmış Gazi ‘Mustafa Kemal ve Cumhuriyet ekonomisinin inşası’ isimli kitabı önerebilirim. Orada belgeleriyle hepsini ortaya koyuyor.
Durum bu olunca formül geliştirildi. Yatırımı kamu yapacak, özel sektörü kalkındıracak ve zaman içinde belirlenmiş stratejik sektörlerle dönüşüm sağlanacaktı. Elbette ki o günün koşullarında tarım öncelikli sektördü.
Bugün geldiğimiz noktada da çok farklı bir durumda değiliz. Kasa tamtakır, hatta ekside, yabancı yatırımcı gelmiyor, gelenler de yeni yatırım yapmak için olanları almaya talip oluyor, dünyada ekonomik sıkıntı var ve tarım yine öncelikli sektörlerden biri.
O zaman formülü hatırlayalım. Demir kumbaralarla simgeleşen tasarruflarla milli bankaların kurulduğu, ihtisas bankalarının esas alındığı, milli eğitimle milli ar-genin yaratıldığı, çıktısı olarak da savunma, tarım, sanayi alanlarının milli olarak kurulduğu ve fuar gemisi ya da İzmir Enternasyonel ile uluslararası pazarlamanın esas alındığı bir formül.
Bu formül tuttu. Bugün de modernize eder, teknoloji ve finansman ile bütünleştirir ve yeniden kurgularsak, Türkiye’ye 10 yıl içerisinde çok farklı bir noktaya getirebiliriz. Çünkü 1938 yılına geldiğimizde Türkiye dış ticaret fazlası veren, kasasında altını olan, onlarca fabrikaya sahip, yolcu uçağı dahil her şeyini üretebilen, tıptan sanayiye her alanda atılım yapan, bunu da kültürle harmanlayan bir fotoğraf vermişti.
Bugün 10 Kasım’da Ata’yı anarken, bir de anlamayı deneyelim. Çünkü savunma sanayi gibi anlamaya çalıştığımız alanlardaki sonuçları görüyoruz. Gelin formülü yeniden kurgulayalım. Nur içinde yat Atam.