Çetin Ünsalan: Vaat var; fırsatçı yok
23 Nisan 2023Kentsel dönüşümde yarısı bizden projesi, faiz ve enflasyon konusunda verilen mesaj, gıda fiyatlarındaki oynaklık vurgusu ve kiralara sınırlama getirilmesi haberlerinin hepsini aynı başlık altında okumak lazım. Ekonomi, söylem ve gerçek üçgeni…
Seçim sathına girildikçe olay git gide daha çok kontrolden çıkıyor ve akıl tutulması iyice ulufe dağıtmaya ya da vaatler fırtınasına dönüyor. Ben doğalgazı bedava vermekle, seçim sonrası 300 milyar dolar gelecek söylemlerini birbirinden çok farklı görmüyorum.
Eğer bir ülkede yönetime talip olanlar program anlatmak yerine, vaat yarışına girdiyse, orada o vaatlerin çoğu gerçekleşmeyecek demektir. Öte taraftan da bu seçmen kalitesinin ‘sormak’ değil ‘almak’ üzerine kurgulanmış yapısını göz önüne serecektir.
Bu da sadece bir laf yarışını doğurur ve asla size proje ve gerçek çözüm anlatılmaz. Tam bir kısır döngü. Öyle bir havadan söz ediyoruz ki bu iklim, projesi olana da proje anlattırmıyor. Oy verecek olanı da seçmen olmaktan çıkarıp ‘bana ne vereceksin’ beklentisine giren insanlara çeviriyor.
Elbette seviyeyi buraya çekerseniz işin içinden çıkamıyorsunuz. Birbirine bağlı haberlerden bir bakalım. Önce faiz ve enflasyon tartışması ile gıda fiyatlarındaki oynaklık vurgusunu mercek altına alalım.
Türkiye’de enflasyonun talepten değil, maliyet odaklı olduğundan söz etmeden, sanki bir takım fırsatçıların gıda fiyatlarında enflasyon yarattığını ima ederek, faizi kağıt üzerinde düşürüp, piyasadaki faizlerin arttığından bahsetmemek, hatta kur korumalıda faiz tavanını kaldırarak rantiyeye faiz vermeyi gizlemek aynı samimiyetsizlik ve akıl dışılık içinde değerlendirilmesi gereken başlıklar.
Ama meydanlara çıkıldığında faizi düşüreceğinden, onun da enflasyonu aşağı çekeceğinden bahseden bir iktidar yaklaşımı var. Hani derler ya, bunu neresinden düzeltmeye başlayacaksınız?
Yine önemli bir örnek de kira ve kentsel dönüşümde yarısı bizden yaklaşımından yola çıkarak ortaya konuluyor. Öncelikle kira yardımlarına bakıldığında dip sınırın 5 bin 250 TL olduğunun kabul edilmesi, ülkede en az yüzde 80 enflasyonun kabulü anlamına geliyor. Ama kiralardaki artışın enflasyon yaratmayacağı tezini yine bir takım fırsatçılar üzerinden okumamız isteniyor.
Fakat kampanyada ev fiyatlarının maliyetine baktığınızda, kiraların niye üst seviyelere çıktığını anlıyorsunuz. Mesela yarısı bizden de 3 + 1 evin maliyeti ne deniliyor? 1 milyon 800 bin TL… Peki o zaman 4 – 5 milyon TL’den aşağıya ev satılmaması karşısında ne yapıyorsunuz?
Gıdada fırsatçı arayanlar, ev fiyatları söz konusu olduğu zaman toz oluyorlar; konuyu kapatıyorlar. Burada kara para aklamadan fahiş kazanca kadar bir dizi tespitte bulunmanız mümkün. Ama bunu da ‘bence’ diyerek yapamazsınız. Hukuki karşılığının olması için yasal düzenleme yapmanız gerekir.
Var mı? Yok. Ama kiralar olmuş 10 bin TL ortalama, 1,8 milyon TL’ye mal edildiği söylenen evler satılıyor 5-6 milyon TL’ye, ama soğanın fiyatı bugünün meselesi değil, çünkü orada oynaklık var öyle mi? Hadi canım sen de…