Genel
Türkiye sağlık turizmi dünya liderliğini kaptırdı
Türkiye’nin 2022 yılında sağlık turizminde kişi sayısı bakımından açık ara dünyanın zirvesine oturması uzun sürmedi. Kaybedilen liderliği kazanmamız ve sağlık…
Türkiye’nin 2022 yılında sağlık turizminde kişi sayısı bakımından açık ara dünyanın zirvesine oturması uzun sürmedi. Kaybedilen liderliği kazanmamız ve sağlık turizminde yeniden lideri olmak için yapılması gerekenler…
Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre, Türkiye pandemi döneminde yaşadığı krizi fırsata dönüştürmüş ve sağlık turizmi alanında hasta sayısı açısından dünya liderliği koltuğuna oturmuştu. Ancak 6 Şubat depremi bu alanı da etkiledi ve hem gelen hasta hem de elde edilen gelir açısından yüzde 40 oranında bir düşüş meydana geldi. Konuyla ilgili Türkiye Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Derneği İcra Kurulu Başkanı Dr. Köksal Holoğlu sağlık turizminin genel durumu ve deprem sonrası yaşananlarla ilgili önemli bilgileri verdi.
Holoğlu; “Bir turizm ülkesi olarak 2022 yılında genel turizminden 45 milyar dolar, sağlık turizminden ise 6 milyar dolar gelir sağladığımızı tahmin ediyoruz. Pandemiye dek sağlık turizminde hasta sayısı açısından ilk 10 ülke arasındaydık. Hindistan, Güney Kore, Meksika, Kosta Rika, Almanya ve Amerika ile aynı ligdeydik ve bu ülkeler bizim ciddi rakiplerimizdi. Pandemiden sonra (hatta pandemi dönemi içinde) ise dünyada sağlık turizminde hasta sayısı açısından açık ara birinci olduk. Gelir olarak bakıldığında ise daha farklı bir tabloyla karşı karşıyayız. Vatandaşlarına ideal sağlık hizmeti sunamayan ABD, adı nedeniyle dünyada gelir açısından birinci sırada. Türkiye’de 1000 dolar tutarında bir işlem ABD’de 20 bin dolar civarında” dedi.
1 MİLYON 100 BİN KİŞİ SAÇ EKİMİ VE ESTETİK İÇİN GELDİ
“Buna karşın sağlık turisti sayısı açısından ABD ile aramızda büyük bir fark var. 2022 yılında 1 milyon 860 bin civarında insanın sadece hasta olarak (eşlik edenler hariç) Türkiye’ye geldiğini tahmin ediyoruz. Türkiye’ye saç ekimi ve estetik için gelenler üzerinden gittiğimizde karşımıza bir milyon 100 bin civarında kişi çıkıyor. Bunun dışında onkolojiden ortopediye, kardiyovasküler cerrahiden genel cerrahiye, KBB ve beyin cerrahisinden fizik tedavi ve tüp bebeğe kadar akla gelen tüm tıp branşlarında çok ciddi bir hasta gelişi söz konusu. Bazı hastanelerin kümülatif gelirleri içinde sağlık turizmi gelirinin yüzde 60’ı bulduğunu söylemek mümkün. İstanbul’daki büyük hastane gruplarında ise bu oran yüzde 50’ler civarında ve kapasite her geçen gün büyüyor.”
PANDEMİ KRİZİNİ FIRSATA ÇEVİRDİK
Dr. Köksal Holoğlu, “Hasta sayısı açısından kısa sürede zirveye çıkma nedenimizin, pandemi döneminde yaptığımız atak ve hastalığı çok iyi yönetmemiz olduğunu düşünüyorum. Covid’e rağmen kapılarımızı kapatmayıp dışarıdan hasta almaya devam ederek krizi fırsata çevirmemiz ülkemizi sağlık turizmi liginde dünyada açık ara birinciliğe yükseltti. Hindistan hem hastalık sürecini iyi yönetememesi (hijyen, şehirleşme vb.) hem de olumsuz hasta geri bildirimleri nedeniyle, Güney Kore ise lokasyon açısından hasta kaybetti. Bu açıdan Türkiye 4 saatlik uçuş mesafesinde yaşayan 2-2.5 milyar insanın avantajını çok iyi kullandı. Bu ülkelerin büyük bölümünün sağlık hizmetleri konusunda Türkiye’nin çok gerisinde olması da avantaj sağladı. Dünyanın çok az ülkesinde niteliği bu kadar yüksek özel hastane var. Bu nedenle ülkemize sağlık turizmi için gelip hem özel sektörde hem de kamuda hizmet alanların memnuniyet oranı çok yüksek” diye konuştu.
DEPREM SÖZCÜMÜZÜN OLMAMASI BÜYÜK ZARAR VERDİ
Deprem ülkesi Türkiye’nin yaşadığı deprem faciasından sonra olası yeni depremler konusunda resmi ağızdan açıklama yapmamasının, rakip ülkeler tarafından kötü kullanıldığını ve bu durumun kendilerini olumsuz etkilediğini söyleyen Dr. Köksal Holoğlu, “Depremden sonra ülkemizde sağlık turizmi alanında kısa sürede yüzde 40’lık bir gerileme oldu. Tüm sağlık kuruluşlarının hastalarına depremle ilgili bilgilendirme yapmaları da yeterli gelmedi. Bu noktada devletimizden ricamız bir deprem sözcüsü atanması ve bu konularda tek ağızdan açıklama yapılmasıdır. Her gün farklı bir yetkilinin ağzından çıkan açıklamalar birbirini yalanlar nitelikte olunca kafalar karışıyor. Bu nedenle devletin olası deprem riskleri açısından tek ağızdan resmi bir açıklama yapmasını bekliyoruz. ‘Şu tarihler arasında deprem bekliyoruz, riskli yapı stoğumuz şu kadardır. Turistlerimizin kalmış olduğu otellerin riski yoktur. Deprem dayanıklılık raporu olmayan yerlerde şu yıldızın altında binalara ruhsat vermiyoruz’ gibi açıklamalar sağlık turizmi sektörünü ve bu sektöre emek verenleri çok rahatlatacak. Bizlerin münferit gayreti sorunu çözmeye yetmiyor. Üzülerek belirtmeliyim ki Dünyada kalite, fiyat ve hasta memnuniyeti açısından açık ara lider ve en iyi olduğumuz alanı kaybediyoruz. Bu milli mesele üzerinde çok ciddi şekilde düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum” diye devam etti.
patronlardunyasi.com