Genel
İmamoğlu: “Ekonomiyi bu hale getirenlerden bir an önce kurtulmalıyız”
İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Çekmeköy’de vatandaşlarla buluştu. İmamoğlu iktidarın, ülkeye çok kirli, yalan ve iftira üzerine kurulu bir seçim dönemi yaşattığını belirtti...
İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Çekmeköy’de vatandaşlarla buluştu. İktidarın, ülkeye çok kirli, yalan ve iftira üzerine kurulu bir seçim dönemi yaşattığını belirten İmamoğlu, “28 Mayıs’ta buna ‘dur’ demezsek, daha büyük sıkıntılar bizi bulacak. Bu iktidar, bize çözüm üretmeyi değil, ne yazık ki başka duyguları yaşatıyor. Bu iftiralarının, bu yalanlarının göreceksiniz artık zamanı bitmek üzere. Bunları gelip bizim yüzümüze de söylemeye cesaretleri yok. Çünkü söylediklerine kendileri bile inanmıyor. İnançlı bir insanın, bir Müslüman’ın uzak durması gereken büyük günahlar vardır. Yalan konuşmak büyük günahtır. İftira atmak büyük günahtır. Gıybet yapmak büyük günahtır. Ama bunlar, bu günahları işliyorlar” dedi. Türkiye’nin ağır bir ekonomik krizin başlangıcında olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Uçurumun kıyısında geziyoruz. Ama hala kurtulma şansımız var. Şimdi önlem alırsak, hep birlikte bu canım ülkeyi düze çıkartırız. Ekonomiyi bu hale getirenlerden bir an önce kurtulmalıyız. Bir güne bile tahammülümüz yok. Krizden de kurtuluruz, bütün sıkıntılardan da kurtuluruz. Ekonomiyi batıranları da bu görevden uzaklaştırmanın tek yolu var. 28 Mayıs’ta görevimizi yerine getireceğiz” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, mesaisinin büyük bölümünü Anadolu yakasına ayırdı. Sabah saatlerinde Ümraniye Madenler Mahallesi’ndeki “Yuvamız İstanbul” kreşinde öğrenim gören miniklerle renkli sohbetler gerçekleştiren İmamoğlu, Saray Mahallesi’nde bulunan Fatih Sultan Mehmet Sanayi Sitesi esnafını ziyaret etti. Esnafla, ekonomik kriz ve seçim gündemli sohbetler yapan İmamoğlu, İBB’nin, Ümraniye’nin en önemli noktalarından Alemdağ Caddesi’nin çehresini değiştirecek çalışmaları da yerinde inceledi. İnceleme alanı yakınındaki esnafa ziyaretlerde bulunan İmamoğlu, vatandaşların yoğun ilgisi altında Ataşehir’e geçti. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve kalabalık bir vatandaş topluluğu tarafından karşılanan İmamoğlu, İBB bürokratlarından, İçerenköy Yüzme Havuzu inşaatıyla ilgili bilgiler aldı.
ÇEKMEKÖY PAZARINDA VATANDAŞLARLA BULUŞTU
İmamoğlu’nun Anadolu yakasındaki son adresi Çekmeköy oldu. Mehmet Akif Mahallesi’ndeki Çekmeköy İtfaiye Binası inşaatında incelemelerde bulunan İmamoğlu, Mimar Sinan Mahallesi’nde kurulan semt pazarında vatandaşlarla buluştu. İmamoğlu, Çekmeköy turunu, Barış Yolu Caddesi üzerindeki Çamlık Doğa Park alanında gerçekleştirilen halk buluşması ile noktaladı. Meydanı ve çevresini hınca hınç dolduran vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarıyla İmamoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu. Göreve geldiklerinden bu yana Çekmeköy’e yaptıkları hizmetleri örneklendiren İmamoğlu, coşkulu kalabalığa özetle şu konuşmayı yaptı:
“İNANÇLI BİR İNSANIN, BİR MÜSLÜMAN’IN UZAK DURMASI GEREKEN BÜYÜK GÜNAHLAR VARDIR”
“Siyaset, iş yapmaktır, çözüm üretmektir. Biz, onu yerine getiriyoruz. Fakat bu iktidar, bize çözüm üretmeyi değil, ne yazık ki başka duyguları yaşatıyor. Ve bunları sizlerle paylaşmak, beni üzüyor ama paylaşmak zorundayım. Bu iktidar dönemi, bize birtakım düşmanlıkları, birtakım kötülükleri anlatıyor. Akıllarını o kadar yitirdiler ki, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na -25 milyon insan oy verdi neredeyse- oy verdi diye, teröre destek sunduğunu ifade edecek kadar içleri kötülük dolu. Ama bu iftiralarının, bu yalanlarının göreceksiniz artık zamanı bitmek üzere. Bunları gelip bizim yüzümüze de söylemeye cesaretleri yok. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu biliyorsunuz kaç kez davet etti? ‘Gel kardeşim, karşı karşıya oturalım, tartışalım’ dedi. Gelebildiler mi? Ne diyor Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanı adayımız, ‘Gel kardeşim, bütün yalanlarını tek tek çürüteceğim’ diyor. Ama Sayın Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmıyor. Yüzleşmekten çekiniyor. Yüzleşmekten kaçıyor. Çünkü söylediklerine kendileri bile inanmıyor. Bakın inançlı bir insanın, bir Müslüman’ın uzak durması gereken büyük günahlar vardır. Yalan konuşmak büyük günahtır. İftira atmak büyük günahtır. Gıybet yapmak büyük günahtır. Ama bunlar, bu günahları işliyorlar.”
“MİLLET İTTİFAKI’NDA İŞLER ŞEFFAF YÜRÜYOR, CUMHUR İTTİFAKI’NDA GİZLİ…”
“14 Mayıs seçimlerinin iki net sonucu var sevgili hemşehrilerim; unutmayın. Bir tanesi; hükümet, milletten güven oyu a-la-ma-mıştır. Nokta. İki; karşımızda yüzde 7’nin üzerinde oy kaybetmiş bir iktidar partisi vardır. Dolayısıyla, bugün her 100 kişiden 2 kişi, bugünün iktidarına karşıdır. Doğru mu? Karşı. İstemiyor. Yüzde 49’lardan, 50’lerden, 30’lara düştüler. Onun için her gün erimektedir. İşte bu sebeple Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak yapmak zorunda kaldığı siyasi partilerin kıskacının altına girmiştir. Dikkat edin; Millet İttifakı’nı oluşturan partiler arasında her uzlaşmanın bir metnini sayfalarında bulabilirsiniz. Mutabakat metnimiz var. Girin Cumhuriyet Halk Partisi’nin sayfasına, orada görürsünüz. Her şeyimiz kayıt altında. Milletimizle açıkça paylaştığımız mutabakat metnimiz var. Milletten gizlimiz, saklımız yok. Her şeyi oradan görebilirsiniz. Ama Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu ittifak içerisinde, aralarındaki anlaşmalardan herhangi bir bilginiz var mı? Çünkü Erdoğan’la onu destekleyen parti liderleri arasında her şey gizli yapılıyor. Biz açık yapıyoruz, onlar gizli. Altı partiyle ortaklığımız var. Mutabakat metnimiz var. Her şeyimiz şeffaf. Ama onlar gizliyorlar. Dolayısıyla hangi çözüm önerileri, hangi konular, ne anlaştılar; hiçbir açıklamaları yok. Milletine açıklayamıyorlar yaptıklarını. Çünkü dışarıya başka görüntü veriyorlar, kendi içlerinde başka pazarlıkları yürütüyorlar. Bu gizli kapaklı siyaseti Türkiye’nin başına getirmeyeceğiz. Onlara, hep birlikte güle güle diyeceğiz.”
“ÇOK KİRLİ, YALAN VE İFTİRA ÜZERİNE KURULU BİR SEÇİM DÖNEMİNİ YAŞATTILAR”
“28 Mayıs’ta buna ‘dur’ demezsek, daha büyük sıkıntılar bizi bulacak. Çok kirli, yalan ve iftira üzerine kurulu bir seçim dönemini bize yaşattılar. Benim içimi yakıyor. Niye biliyor musunuz? Millet İttifakı’na ve bizlere yapılan ‘terörle iş işbirliği’ suçlaması… Her gün konuştular. Uydurma filmler hazırladılar. Bu ne biliyor musunuz? Bunun adı; çaresizlik. Bunun adı; kıskançlık. Bu iftira kampanyası çok acı. Niye biliyor musunuz? Bu tür konulara girerek, insanlara atılan iftiralar; insanları bölen, milletimizin arasına atılmış dinamit gibidir. Yazık, günah. Allah hiçbir insanı iftirayla yüzleşmeye mecbur bırakmasın. Biz, onların yaptığı gibi iftirayla, yalanla konuşmayacağız. Biz bunlara net olacağız. Seçim dönemi ne zaman başladı, terör grupları hemen açıklama yapmaya başladılar. Bütün terör odakları, yaptıkları her açıklamaya bir video çekiyorlar, yayınlıyorlar. Bir bakıyorsun ki kime yarıyor? Ne tesadüf, Erdoğan’a yarıyor. Bak sen. Allah aşkına, her seçim aynı şeyi yaptılar. İlk seçim bitti. Bunun zararı ortada. Ama yine durmuyorlar, hala devam ediyorlar. Bunların son sözü acaba niye Erdoğan’ın işine yarıyor? Hiç düşündünüz mü? Bunlar hala konuşmaya devam ediyorlar. Ama Erdoğan’ın işine yaramasına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor diyor ki, ‘Bak bunlar Kılıçdaroğlu’nu istiyor.’ Yahu bu kadar kirli, bu kadar kötü bir süreci bu milletin başına siz bela ediyorsunuz.”
“5 LİRAYA 5 TANE ERİK ALMIŞ, ‘YAVRUM CANIM ÇEKTİ’ DİYOR”
“Pazarda, Çekmeköy’de, bugün bir teyzem, bana 5 liraya aldığı bir avuç bir avuç erik gösterdi. Beş tane erik yok. Ne dedi biliyor musunuz 80 küsur yaşında emekli teyzem? Bana sarıldı, bu omzumda ağladı. İçimi yaktı. Ne dedi biliyor musunuz? ‘Yavrum canım çekti, ne yapayım’ dedi. Tanesi 1 lira. 5 liraya 5 tane erik almış! Bunları anlat. Bunları konuş. Bunlara çözüm bul. Bulamıyorsun. Ama sana faydası olan terör gruplarının konuşmasını, kalkıyorsun bize isnat ederek, suçlamaya kalkıyorsun. Sana ne derim biliyor musun? Hadi oradan. Hadi oradan. Hadi oradan. Bunların her sözünü sen kullanıyorsun. Terör açıklamalarını alıp, milyonlarca insana, milyonlarca reklamlarla dağıtan sensin. Sana bu malzemeyi veren de onlar. Ya bu nasıl bir danışıklı dövüş? Biri konuşuyor, diğeri faydalanıyor. Bir değil, iki değil, üç değil… Olayla bizim alakamız yok. Hiç yok. Ama sonra faturayı, benim masum, aldatılan insanlarımız bize kesmeye çalışıyor. Hala da buna devam ediyorlar. Faydasını sana veriyorlar sana, bize değil. Onun için sen git, ilişkilerini gözden geçir kardeşim. Bu terör ilişkilerinden ekmek yemeye çalışan bir kişi var; o da sensin.”
“TEK KELİME TÜRKÇE BİLMİYOR, OY KULLANIYOR”
“Ben nasıl bakıyorum biliyor musunuz bu memleketin 85-86 milyon insanına? Allah şahit, Allah benim kalbimi biliyor. Bir kişisine farklı bakıyorsam, namerdim. Hangi inançtan, hangi etnik kökenden, hangi inanıştan olursa olsun, benim canım vatandaşım, benim evladım, benim genç kızım, benim genç oğullarım, hanımefendiler, beyefendiler, büyüklerim. Kimse kimseden fazla vatansever değil. Hepimiz bu toprakların evladıyız. Her Türkiye Cumhuriyeti vatanseveri, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, yürekten vatanseverdir. Nokta. Bunu unutmayın. Aksini düşünmek bu milleti bölmektir. ‘Bu toprakların evladı’ kısmını bilerek vurguladım sevgili hemşehrilerim. Görüyorsunuz. Yurt dışında oy kullananların filmlerini gördünüz değil mi? Türkiye’de sudan ucuz emlakları alıp, Türkiye Cumhuriyet vatandaşı olan… Tek cümle Türkçe bilmeyen yabancılar bir ev alıyor… Kimsenin bu ülkeden ev almasına karşı değilim. Alsınlar. Memleket cennet. Onlar da gelsin, ev alsın. Ama benim canım vatanımın vatandaşlığını satamazsınız. Şimdi oy kullanıyorlar. Hangi bilinçle oy kullanıyorlar? Ne biliyorlar benim vatanımla ilgili? Benim memleketimin insanıyla ilgili ne biliyorlar? Yabancılar bir bakıyorsun oy kullanıyorlar. Baba oy kullanıyor. Eşi oy kullanıyor. Çocuğu oy kullanıyor. Bu garabet, garabet. Seksen altı milyon vatansever, size söylüyorum. Ne yapacaksınız? Buna son vereceksiniz.”
“ŞİMDİ ÖNLEM ALIRSAK, HEP BİRLİKTE BU CANIM ÜLKEYİ DÜZE ÇIKARTIRIZ”
“Buraya gelmişken, ekonomik krizden bahsetmek zorundayız. Bu krizin daha başındayız. Sevgili hemşehrilerim, benim güzel komşularım; uçurumun kıyısında geziyoruz. Ama hala kurtulma şansımız var. Şimdi önlem alırsak, hep birlikte bu canım ülkeyi düze çıkartırız. Ekonomiyi bu hale getirenlerden bir an önce kurtulmalıyız. Bir güne bile tahammülümüz yok. Krizden de kurtuluruz, bütün sıkıntılardan da kurtuluruz. Ekonomiyi batıranları da bu görevden uzaklaştırmanın tek yolu var. 28 Mayıs’ta görevimizi yerine getireceğiz. Bu ülkeyi sorgusuz, sualsiz sığınmacılarla doldurdular. Öyle değil mi? Yahu sığınmacıların bir ülkeye girişi, bir sistemle olur. Uluslararası hukuk vardır. Bu hukuka uygun bir süreç yönetirsiniz. Bunlar ne yaptılar? Hatırlayın 7-8-10 sene önceyi. ‘Biz büyük devletiz. Bunlar bizim kardeşimiz. Gelin, gelin, gelin…’ Ne oldu? Sorgusuz, sualsiz 10 milyona yakın sığınmacı oldu. Bizim dini bayramlarımızda, milli bayramlarımızda biliyorsunuz ulaşım ücretsiz. Tramvayın kapısında binlerce sığınmacı. Tramvaya binemiyor insanlarımız. Ne tesadüf ki, bu binlerce sığınmacının da tamamı erkek. Nasıl bir sığınmacı bu? Milletine, memleketine gitsin, orada çalışsın, mücadele versin. Bu ülkeye çalışmaya gelen her başka ülke vatandaşına kapımız açık. Onun kuralı var, kaidesi var, izni var; gelirsin çalışırsın. Burası büyük ülke, başımızın üstünde yerleri var. Ama sorgusuz, sualsiz olmaz, olamaz. Onun için bütün bunlardan, ekonomik sorunlardan, sığınmacı sorunundan, aynı zamanda milletimizi bölen bu akıldan kurtarmanın günü, 28 Mayıs’tır. Doğru mu? Hazır mıyız 28 Mayıs’a. Herkes hazır mı? Size söz. Her şey çok güzel olacak.”