Ekonomi
Erdoğan’dan ‘enflasyon’ mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Enflasyonla mücadelede şu an itibarıyla arkadaşlarımızın yoğun bir takvimi var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Enflasyonla mücadelede şu an itibarıyla arkadaşlarımızın yoğun bir takvimi var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, günübirlik Azerbaycan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarında şunları kaydetti;
“Haziran ayındaki Bakü ziyaretimizin ardından bugün de Türk dünyasına açılan kapımız Nahçıvan’daydık. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev kardeşimle Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı’nın temelini attık.
Toplam 80 bin 150 metrelik hattın günlük 2 milyon metreküp taşıma kapasitesine ulaşmasını hedefliyoruz. Projeyle Nahçıvanlı kardeşlerimizin doğal gaz ihtiyacının tamamı karşılanıyor. Ayrıca Nahçıvan Onarım Üretim Askeri Kompleksi’nin açılışını gerçekleştirdik.
Güncel gelişmeler savunma sanayinde yerli ve milli kabiliyetlerin ehemmiyetini bir kez daha gösterdi. Bu kompleksin Azerbaycan ve Nahçıvan’ın savunma kabiliyetine önemli katkı yapacağına inanıyorum.
Enerji, ulaşım ve toplu konut alanlarında imzalanan üç anlaşmayla Nahçıvan ziyaretimiz adeta taçlanmış oldu. Yeni projelerle Azerbaycan’la iş birliğimizi her seferinde bir adım daha öteye taşımanın bahtiyarlığı içindeyiz. Kardeşim Sayın İlham Aliyev ile yaptığımız görüşmede ikili ve bölgesel birçok hususu ele alma fırsatımız oldu.
Karabağ’daki son durum üzerinde özellikle durduk ve Azerbaycan’ın haklı davasında güçlü desteğimizi tekrarladık. Can Azerbaycan’ımızı, antiterör operasyonunda elde ettiği tarihi başarıdan dolayı bir kez daha tebrik ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Azerbaycan ordusu teröristlere karşı tavizsiz, sivillere ise son derece merhametli davranmıştır. 30 yıl önce Karabağ’ın işgali sırasında yaşananlar ile işgal edilmiş toprakların kurtarılması sonrasında yaşananlar arasındaki büyük fark şimdiden hafızalara kazınmıştır.
Sivillerin ihtiyaç duyduğu tüm malzemeler, ciddi manada tırlar dolusu gıda ürünleri bölgeye ulaştırılıyor. Azerbaycanlı kardeşlerimizi harekat sonrasında sivillere yönelik sergiledikleri bu insani ve vicdani tutum dolayısıyla ayrıca kutluyorum.
Türkiye olarak tüm süreçlerde Azerbaycan’ın yanında yer aldık. Desteğimizi, geçtiğimiz hafta BM Genel Kurulu’ndaki hitabımda güçlü bir şekilde vurguladım. Harekat neticesinde Azerbaycan’ın Karabağ’ın tamamındaki egemenliği perçinlenmiş oldu.
Çok daha önemlisi 44 günlük vatan savunmasının ardından bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi yolunda yeni bir fırsat penceresi açıldı. Bu imkanın değerlendirilmesi gerektiğine dair görüşümüz herkesin malumudur. Ermenistan’ın süreci uzatmak yerine artık güçlü bir irade sergilemesini bekliyoruz.
Bu beklentimizi 11 Eylül’de telefonla görüştüğüm Ermenistan Başbakanı Sayın Nikol Paşinyan’a da ifade ettim. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve komşuluk hukukuna riayet edildiği takdirde çözülemeyecek hiçbir sorun görmüyoruz.
Azerbaycan-Ermenistan sürecinde ilerleme sağlanması, bölgesel normalleşmeye de büyük ivme kazandıracaktır.
Güney Kafkasya’da istikrar, barış ve refahın tesis edilmesi için Azerbaycan’la birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Ziyaretimizin, sadece ikili ilişkilerimiz değil tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden dolayı kardeşim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e bir kez daha teşekkür ediyorum.
F-16 SÜRECİ
(ABD’den F-16 temini) Bizim, F-16’larla ilgili bu konuda en önemli sıkıntılarımızdan biri de ABD’li senatör Bob Menendez’in ülkemiz aleyhine faaliyetleriydi. Dolayısıyla, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan şu anda bu süreci yakından takip edecek. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan üç-dört gün önce Amerika’da görüştüler.
Bu görüşmeler hala devam ediyor. Ama şimdi bu durumu fırsata dönüştürüp kendisiyle tekrar görüşmekte fayda var. Bu sayede F-16 ile ilgili süreci de belki hızlandırma fırsatımız da olabilir. Sadece F-16 değil, diğer bütün konularda Menendez ve onun zihniyetindekiler bize karşı engelleyici faaliyet yürütüyor.
Menendez’in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez’e bağlı bir konu değil. Yönetilmesi gereken alanları Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan yürütecek. Bu konuda ABD’den artık net bir yanıt bekliyoruz. Temenni ediyoruz ki beklediğimiz olumlu neticeyi fazla uzamadan alırız.
Bu konu dahi bizlere savunma sanayii noktasında kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Daha önce İHA-SİHA noktasında da aynı durumdaydık.
O zamanlar Predatör meselesi vardı. İhtiyacımız olduğu halde müttefikimizden alamamıştık. Ne yaptık, kendi İHA’larımızı ürettik.
Durmadık SİHA yaptık, TİHA yaptık, Kızılelma yaptık, Hürkuş yaptık, Atak yaptık. Şimdi de F-16’lara ihtiyacımız var fakat bir yandan da yeni nesil savaş uçağımız Kaan’ı üretmek için çalışıyoruz.
“BM’DE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELERDE “TÜRKİYE NE DİYOR?” SORUSUNU İŞİTTİK”
Özellikle G20 ülkelerinden öte Afrika ülkelerinin durumu bizim için çok büyük önem arz ediyor. Afrika ülkelerinin takip ettiği ülke biziz. Türkiye’yi takip ediyorlar. “Türkiye ne diyor, Türkiye nasıl bakıyor?” diyorlar. Örneğin, BM Genel Kurulu’na Afrika ülkeleri ile yaptığımız görüşmelerin hepsinde de “Türkiye ne diyor?” sorusunu işittik.
Özellikle Tahıl Koridoru meselesinde de yine Sayın Putin’in Tahıl Koridoruyla ilgili hedefinde Afrika ülkeleri var. “Biz Avrupa ülkelerine tahıl göndermeyiz. Eğer gönderecekseniz Türkiye-Katar-Rusya üçlü olarak bu işi yapalım, hatta 6 tane Afrika ülkesi belirleyelim buralara bunu gönderelim.” diyor. Biz de “tamam” dedik. Şimdi telefon diplomasisi başladı.
Dışişleri Bakanlarımızla bu süreci çalıştırıyoruz ve Afrika ülkeleriyle bunu en ideal şekilde sürdürelim istiyoruz. Çünkü koridordan geçen tahılın yüzde 44’ü Avrupa ülkelerine gitti. Yüzde 14 bize geldi, yüzde 14 Afrika’ya, diğeri de farklı ülkelere ulaştı.
Her yerde ifade ediyoruz, dünya değişiyor. Değişen dünyaya uyum sağlayamayan, kendini yeni şartlara uyduramayan, medeniyet yarışının gerisinde kalanlar en iyi ihtimalle etkisizleşir. Bizler attığımız adımlarda dinamik bir süreç yönetimi ortaya koyuyoruz. İslam dünyası da birlik olabilmek için kardeşliğine ekilen fitne tohumlarını temizlemeli ve samimiyetle kucaklaşmalıdır.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyonla mücadelede şu an itibarıyla arkadaşlarımızın yoğun bir takvimi var. Enflasyonun dizginlenmesi ve kalıcı olarak tek haneye inmesi amacıyla açıkladığımız Orta Vadeli Program bu yoldaki kilometre taşlarımızı oluşturuyor. Fiyat istikrarının sağlanması için parasal sıkılaşma ve kredi sıkılaşması tedbirleri ekonomi yönetimimizce hayata geçiriliyor.
Bu adımlar kaynaklarımızın üretken alanlara yönlendirilmesi ve bu sayede yüksek, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması amacını taşıyor.
Maliye politikaları ile da bu amaçlar destekleniyor. Üretimi ve yatırımı teşvik ederek de enflasyonla mücadelemize güç aktaracağız. Bu süreçte vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek için aldığımız tedbirler ve attığımız adımlar devam edecek.
(İsveç’in NATO üyelik süreci) Meclis’in bir yapısı var, başkanı var. Amerika’nın biliyorsunuz parlamentosu var, bizim de bir parlamentomuz var. Parlamentomuzun içerisinde de bir yapı var. Cumhur İttifakı olarak bizim de bir yapımız var.
Cumhur İttifakı olarak aramızda tabii ki görüşmelerimizi yapacağız. Ona göre de parlamentoya müracaatımızı da bu arada yapıp, parlamentomuz nasıl bir takvim belirlerse, onu da orada takip edeceğiz. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Dışişleri Bakanı Antony Blinken’la da bazı görüşmeler yaptılar.
Temenni ederim ki onlar da verdikleri söze sadık kalırlarsa bizim parlamentomuz da verilen söze sadık kalacaktır. Adımını da buna göre atacaktır.
İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ
Zaten İsveç’i F-16 ile bağlı hale getiriyorlar. Yani diyorlar ki bunu halledin. Kanada aynı şeyi yapıyor, Amerika da aynı şeyi yapıyor. Biz de diyoruz ki, “sizin kongreniz varsa bizim de parlamentomuz var.” Biz parlamentomuzu geri plana atamayız ki. Yani bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak bir birlikteliğimiz var.
Bu birlikteliğimiz içerisinde biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Netice itibariyle İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili kararı artık Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir.
Meclisimiz bu konu ile ilgili her gelişmeyi en ince ayrıntısına kadar takip etmektedir. O kararı ne zaman vereceği de kararın ne olacağı da meclisimizin takdirindedir. Meclis’in gündemine konu geldiğinde kararın nasıl olacağını hep birlikte görürüz.
YENİ ANAYASA HEDEFİ
Anayasayla ilgili davetimizi biz 12 Eylül’ün yıldönümünde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde zaten yaptık. Bunu yaparken de özellikle şunu söyledik, dedik ki ‘Gelin bir sivil anayasayı bu dönemde yapalım’ Bu konuyla ilgili olarak da AK Parti meclis grubumuz parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle “gelin bir sivil anayasayı beraber yapalım” davetimizi iletecek.
Kabul ederler etmezler, ama biz şu anda kapıları çalacağız. Kim çalacak AK Parti’nin TBMM Grubu. Bundan dolayı da herhangi bir nazlanmaya filan gerek yok.
Arkadaşlarıma da gereken talimatları verdim. Grup Başkanımız Abdullah Güler Bey’e “hemen gereken suretle görüşmeleri yapın” dedim. Yani 1 Ekim’den itibaren Meclis konuşmamızda da gerekli vurguyu buna göre yaparız, gerekli adımları da buna göre inşallah atarız.
Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır. Benim milletim çağın şartlarına uygun, sivil, özgürlükçü, dili ve bütünlüğü ile milleti kucaklayan bir anayasa ile yönetilmeyi sonuna kadar hak ediyor.
Zaman içerisinde yapılan müdahalelerle belli bir mesafe alınsa da mevcut anayasa Türkiye Yüzyılı’na yakışmayan bir yapıdadır. Hedefimiz tüm vatandaşlarımızın “benim anayasam” diyeceği bir anayasa ortaya koymaktır. Umarım uzlaşı içerisinde Türkiye’ye yakışır birlikteliği ortaya koyarak anayasa metnimizi ortaya çıkartırız.
Çağrımız tüm siyasi partilerimizin vaadi olan yeni anayasa konusunu bizlere yakışır bir biçimde neticelendirmek ve millete verdiğimiz sözü tutmak içindir.