Genel
Gram altın mı, altın fonları mı?
Altın yatırımcısı için mesele gram altına mı, altın fonuna mı yatırım yapması… İlki çok tanıdık ve yıl sonuna kadar 2,200…
Altın yatırımcısı için mesele gram altına mı, altın fonuna mı yatırım yapması… İlki çok tanıdık ve yıl sonuna kadar 2,200 TL’yi bulması çok muhtemel.
Seçim sonrasında, Türkiye Ekonomi Modeli’nin akıldışılığından çıkmak için bir ümit ışığı olarak lanse edilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da bağımsız bir ekonomi yönetimi sergileyemeyeceği ikinci faiz artırımıyla netleşmiş oldu. 500 baz puanlık faiz artırımı beklenirken, 250 baz puanlık artırım, özellikle uluslararası piyasalarda güvensizlik yarattı.
YENİ DÜZENLEMELERLE DURUMU İDARE ETMEK
Faiz artırımı açıklamasının hemen ardından zorunlu karşılıklara ilişkin yapılan düzenlemeler tabii ki hiç yoktan iyi… Özellikle de Kur Korumalı Mevduat’ta yüzde 15’lik zorunlu karşılık ayrılması, likidite azaltıcı önlemler arasında dikkat çekiyor. Bu mevduat sahipleri için belki can sıkıcı, ama asıl mesele kredi kartları patlamak üzere olan düşük ve orta gelirli tüketici için can yakıcı olacak.
KREDİ KARTI PANSUMANI İÇİN İHTİYAÇ KREDİSİ Mİ? O ZOR ARTIK!
Seçim öncesinde başlayan ve artık kemikleşen bir konu kredi darboğazı… Bankalar düzenlemeler netleşmeden kredi vermekte haklı olarak pek bonkör değil. Yeni düzenlemelerle birlikte kredi musluklarının daha da kısılacağı aşikar. Bunun anlamı, kredi kartına yüklenen dar ve orta gelirlinin, kara gün dostu ihtiyaç ve tüketici kredilerini bundan böyle kolay kolay alamayacağı… Yani nereden kesebilirseniz kesin, kredi kartınıza çok yüklenmeyin. Tabii ki hala borç batağına girmediyseniz!
TİCARİ KREDİ ALMAK DA ARTIK HİÇ KOLAY OLMAYACAK
Benzer bir durum, ticari krediler için de geçerli olacak. Esnafa, KOBİ’lere Halkbank ve diğer kamu bankalarından eskisi gibi kredi desteği gelmeyecek. Siz buna, likitide azaltıcı önlemler ve tüketicinin satın alma gücünün enflasyon karşısında erimesini de eklediğinizde, başta esnaf ve KOBİ’lerin durgunlukla yüzleşirken kredi desteğinden de mahrum kalacağı bir sürece gireceğini tahmin etmek için ekonomist olmaya gerek yok.
ENFLASYON VERİLERİ ARASINDAKİ MAKAS MUHTEŞEM!
TÜİK’in enflasyon verilerini koyun bir köşeye, çünkü Alice Harikalar Diyarı verileri çarşı-pazarda tuzla buz oluyor! TÜİK ve ENAG verilerinin arasındaki makas bile bir yatırımcının yatırım yapmaması için yeterli sebep. Zira güvenilir bilgiye bile erişemiyorsunuz. Haziran ayı itibarıyla aylık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 3.92, ENAG’a göre yüzde 8.54… Yıllık enflasyona gelince, TÜİK verilerine göre yüzde 38.21, ENAG’a göre 108.58!
GERÇEKDIŞI ENFLASYON ORANINDAN ÜCRET ZAMMI!
Memur zamları tabii ki TÜİK’in altı aylık enflasyon verilerine göre yapıldı. Bu ücret zamları diğer ücret zamlarını da belirleyecek ve silsile halinde ücretliler biraz daha yoksullaşmış olacak. Emekliler ise dolaylı vergilerin oranlarındaki artırım sonrası gelen zam dalgasının altında kalmış durumda ve yine dolaylı vergilerin oranlarında artırıma gidileceği konuşuluyor. Dolaylı vergilerle bütçe açığını kapatmayı hedefleyen ekonomi yönetimi, seçim sürecindeki popülist uygulamalar için kaynak yaratma peşinde. Ama o da kara deliği kapatmaya yetmeyecek.
VERGİYİ TABANA YAYMAK DEĞİL, VERGİYLE ORTA SINIFI EZMEK!
Türkiye’nin en temel yapısal sorunlarından biri vergi sistemi… Hazine ve Maliye Bakanı’nın ilk icraatlarından biri KDV, ÖTV ve diğer dolaylı vergilerin oranını artırmak oldu. Kendi deyimiyle ‘vergiyi tabana yayıyor’ ve yaymaya da devam edecek! Böylesi ekonomik krizlerden çıkışta bir kereye mahsus servet vergisi salmak ise aklından bile geçmiyor. Vergi tahsilat/tahakkuk sistemini düzenleyip, kayıp-kaçak oranını azaltmak mı? Bu iktidarla onun da gerçekleşmesi mümkün değil.
BÜTÇE DİSİPLİNİ Mİ? HELE BİR YEREL SEÇİMLER GEÇSİN DE!
Önce genel seçimler, ardından da yerel seçim sürecine giriş sebebiyle, sağ popülist uygulamalar durmak bilmeyecek. Krizin ateşini yükselten bu uygulamalar sürecek. Bütçe açığında yeni rekorlar beklemek çok da şaşırtıcı olmaz. Enflasyonist ücret artışı-zamlar döngüsünün ardından, ikinci tehlikeli döngü olarak, dolaylı vergilere yüklenmek yeni taktik. Ve bu, en kolay çözüm ekonomi yönetimi için…
CARİ AÇIK AZALACAK DA NASIL?
Para Piyasası Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklamalardan biri de ‘küresel ekonomideki gelişmeler’ nedeniyle, yine rekor üstüne rekor kıran cari açığın azalacağı saptamasıydı. Bu saptamayı, hangi verilere göre yaptıklarını anlamak pek mümkün değil. Eğer ki Euro Bölgesi’ndeki o zayıf toparlanma ardından ‘Avrupa resesyondan çıktı’ benzeri Pollyannacı yorumlar sebebiyle ise bu bir hayal kırıklığı yaratabilir.
YD-ÜFE YÜZDE 39.92’YE GELMİŞKEN…
Evet ithalat döviz kurları sebebiyle bir oranda düşecek, ama ihracatın yapısal sorunları artacak. Girdi maliyetleri, ucuzcu rekabet sebebiyle, cari açığını ciddi biçimde azalması pek mümkün görünmüyor. Yurtdışı ÜFE Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 15.62, yıllık bazda yüzde 39.92 oranında artmışken, bunun ihracatçı firmaların girdilerine nasıl yansıyacağını hesaplamak zor olmasa gerek.
FIRTINALI PİYASALARDA EN GÜVENİLİR LİMAN…
Gün geçmiyor ki, yıl sonu enflasyon tahminlerinin çıtasın yükselmesin. Yılbaşında yüzde 40 tahminleri bugün yüzde 70’leri geçti, ama o bile çok iyimser. TL mevduat zaten pek çok kişi için hiç cazip değil. Likidite azaltıcı önlemler çerçevesinde zorunlu karşılıklar da ayrıca caydırıcı bir unsur. Döviz hala bir seçenek, ama TCMB’nin bir sonraki faiz artırımı konusunda tahmin yapmak mümkün değil ve şu anda çok ciddi artışlar beklemek de öyle… Yıl sonu tahminleri dolar için 31-32 TL bandında. Savaş durumu, küresel enflasyonist ortam, tahvil piyasasındaki sorunlar derken, altın hala en güvenilir liman.
GRAM ALTIN MI, ALTIN FONLARI MI?
Altın yatırımcısı için mesele gram altına mı, altın fonuna mı yatırım yapması… İlki çok tanıdık ve yıl sonuna kadar 2,200 TL’yi bulması çok muhtemel. Altın fonları ise alım/satımda çok avantajlı… Bir de tabii dolar bazında getiriyi dikkate almak açısından. Sonuçta öyle ya da böyle altına yatırım yapmak en güvenli tercih!
gazeteduvar.com.tr