Piyasa
Gıda fiyatları başımızı daha çok ağrıtacak!
Sofralardan zam manzaraları: Etsiz kuru… Soğansız yemek… Tezgâhlarda kuşbaşı etin kilo fiyatı 320 lira, sivri biberin 50 lira, limonun…
Sofralardan zam manzaraları: Etsiz kuru… Soğansız yemek…
Tezgâhlarda kuşbaşı etin kilo fiyatı 320 lira, sivri biberin 50 lira, limonun 20 lira, kuru soğanın kilo fiyatı ise 30 lira. Bu durum vatandaşları bu ürünlerden kaçınarak yemek yapmaya zorlarken işletmelerde ise yemek fiyatlarına zam yapılmasına ve müşteri kaybına sebep oluyor.
Patronlar Dünyası’ndan Eneshan Solmaz’ın haberine göre, dört kişilik bir aile, sofrasına et koymak isterse bir öğün maliyeti soğanı, salçası, yağı da eklenince 270 liraya geliyor. Vatandaş evlerde et kullanmak yerine proteini bakliyattan almaya çalışıyor. Soğan fiyatının da yükselmesiyle birlikte soğansız yemek yapımı ön plana çıkıyor. Özellikle ramazan sofralarının tamamlayıcısı konumunda olan salata ise limonsuz ve bibersiz tercih ediliyor.
YA ÜRÜN DEĞİŞİYOR YA FİYAT YÜKSELİYOR
Evlerde durum böyleyken, restoran ve lokantalar müşterilerine kısıtlama yapmadan hizmet verebilmek için fiyatlarına artış yapmak durumunda kalıyor. İstanbul Üsküdar da bulunan Kardeşler lokantası işletmecisi Ahmet İldem “Gıda fiyatları her geçen gün yükseliyor, yağmur çok olunca seraları sel vurdu deniliyor, az olunca kuraklık var deniliyor, bunların hiç biri yoksa benzin arttı deniliyor ama mutlaka bir zam oluyor. Bu durumda ya malzemeden kısacağız ya da bizler de zam yapacağız. Müşterimizin damak tadını bozmamak için mecburen ürünleri aynı tutarak zam yapma yoluna gidiyoruz. Ana et yemeğini haftanın her günü yaparken şimdilik sadece 2 gün yapıyoruz çünkü insanlar alamıyor, tavuk ağırlıklı yemek yapıyoruz. Onda da fiyat geçen senenin kıyma fiyatına geldi ama başka seçeneğimiz yok.” dedi.
ŞİRKET VE OKUL YEMEKLERİNDE DURUM FARKLI
Yıllık veya 6 aylık anlaşmalarla yürüyen işyeri, fabrika, okul yemekhanesi gibi işletmelerde hizmet veren “Catering” sektörü artan fiyatlar karşısında biraz daha zorda gibi görünüyor. Maliyetler karşısında 3 yol tercih edebildiklerini söyleyen Catering işletmecisi Hanifi Dinçsol şöyle konuştu:
‘’Birinci yol müşteriyle konuşup artan maliyetleri usulünce anlatmak ve artış oranında zam talep etmek. Bu durumda müşteri sözleşmeyi öne sürerek zam yapmayabiliyor. İşte burada tercih etmek istemediğimiz ama mecburen sürüklendiğimiz ikinci yol devreye giriyor ‘Menüyü değiştirmek ve gramaj güncellemek’. Bunu aslında müşteri de biliyor fakat hizmetin aynı fiyatlarla devamlılığı için genelde sessiz kalıyorlar. Bu yolu izlerken dönemsel olarak fiyatı artan ürünleri de menüden çekip yemeklerde kullanmıyoruz. Örneğin, bugün yaptığımız kuru fasulyede hiç soğan kullanmadık. İnsanlar bu tatlara alışmaya başladı. Eğer bu iki yolu da müşteri tercih etmezse mecburen sözleşme feshi yapıyoruz. Yalnız bu da firmaların sürekli catering firmasını değiştirmesi anlamına geliyor çünkü aynı sorunu yeni gelen firmayla da yaşıyorlar. Sadece kısa vadeli kriz yönetmiş oluyorlar.’’
“UZUN VADELİ FİYATLARLA İŞ ALAMADIĞIMIZ İÇİN YÜZDE 70 KÜÇÜLDÜK”
Dinçsol sektördeki krizi şu sözlerle ifade etti: ‘’Toplu yemekte alışılmış bir sistem var 6 aylık veya yıllık fiyatla iş yapmak. Örneğin okullar velilere yıllık fiyat verdiklerini öne sürerek bizlerden yıllık fiyat istiyor. O kadar ileriyi ekonomik şartlardan ötürü göremediğimiz için bu durumu kabul edemiyoruz. Sektördeki rekabet dolayısıyla kabul eden firmalar oluyor fakat işin sonunda yüzde 90 zarar ediyorlar. Biz bu duruma düşmemek için iş almamaya başladık. Geçen yıl günlük 5 bin 400 kişiye yemek verirken bu yıl 1700 kişiye yemek veriyoruz.’’
patronlardunyasi.com