Gündem
Yağız Kutay Işık yazdı: “Deprem Vergileri Nerede?”
Çok acı bir dönemdeyiz. Belki de olabilecek en kötü senaryoda deprem felaketi yaşandı. Yılın en soğuk günlerinde herkes evinde uyurken.…
Çok acı bir dönemdeyiz. Belki de olabilecek en kötü senaryoda deprem felaketi yaşandı. Yılın en soğuk günlerinde herkes evinde uyurken. Hem de bu ekonomik darboğazda. Dualarımız sizlerle…
Şu kabulle yazıya başlamak gerekir: Bir deprem ülkesinde yaşıyoruz.
Ülkenin yaklaşık yarısı yıkım riski taşıyor. Bu da neredeyse 30 milyon insanı kapsar.
Demokratik toplum olma yolundaki mihenk taşlarından biri olan vergi bilincinin verdiği yetkiye dayanarak bir kez daha sormak isterim: Deprem vergileri nerede?
99 Gölcük depremi akabinde önce geçici süreliğine getirilen, daha sonra kentsel dönüşümde kullanılmak üzere sürekli hale gelen “Özel İletişim Vergisi” (deprem vergisi) tıpkı damga vergisi ve harç payı gibi dolaylı vergidir. 5018 sayılı Bütçe Mali Kontrol Kanunu’na göre belirli gelirler, belirli giderlere özgülenemez. Bu yüzden nereye harcandığı da bilinemez. Toplanan meblağ merkezi yönetim bütçesine aktarılması yerine “Deprem Fonu” altında birikse, bu paranın nerede kullanılacağını bilmemiz mümkün olur.
ÖİV nereden toplanıyor?
Cep ve ev telefonun yanı sıra internet ve kablolu TV yayını faturaları üzerinden %10 kesinti yapılarak, 24 yıllık süreçte için halkın cebinden neredeyse 89 milyar lira para çıkmıştır. Bir yılda en yüksek vergi tahsilatı 9 milyar 298 milyon lira ile geçen seneye ait. Dönemin bakanlarından Mehmet Şimşek Van’da yaşanan afet sonrası deprem vergilerinin nereye gittiğini soran gazetecilere “duble yol yaptık, havalimanı yaptık” demişti. Yıllarca Ecevit’i kastederek “99’da devlet enkaz altında kaldı” propagandası yapıldı. Daha depremin üzerinden 24 saat geçmesine rağmen 10 ilde sela okundu. Sanki enkazdaki vatandaşlardan vazgeçilircesine.
Bakan Nebati’den şu açıklamayı duydu kulaklarımız:
“Urfa’da her şey kontrol altında. Yaralılarımız var. Çoğu depremde binalardan değil, depremden kaçarken vesaire yaralananlar. “Daha önce su basan Hatay Havalimanı pisti hasar gördü. Aşağıdaki görsel de Hatay-Reyhanlı yoluna ait.
Ne yapılmalı?
Ne yapılmaması gerektiğini 22 yıldır bilfiil görüyoruz. Muharrem İnce’nin olası “Büyük İstanbul Depremi” için önerilerinden birisi deprem riski en düşük yer olan Konya-Karaman arasına büyük bir sanayi alanı kurmaktı. Hiç fena bir fikir değil. Toplanan vergilerin ortalama kuru 38 milyar dolar. Sadece bu meblağ ile tanesi 50 bin dolardan 764 bin konut yapılabilirdi. Sadece yeni inşaat tek çözüm değil. Var olan konutları korumak da kritik. TOKİ “Yeni Evim”, “Sosyal Konut Hamlesi” gibi projelere harcanacak milyonlar yerine mevcut binalar güçlendirilmeyi tercih edebilirdi. Konutlar bir yana, devlet daha kendi binalarının güvenliğini sağlayamıyor. Adıyaman Belediye Binası ve AFAD Hatay binası moloz yığınına dönüştü geçtiğimiz akşam. Daha kendi binasını usulüne uygun yaptırmaktan imtina eden bir yapıyla karşı karşıyayız.
Deprem öncesi önlemler bir yana harici deprem sırası ve sonrası için de önlem almak mümkün. Geçtiğimiz aylarda yapılan tatbikat ne kadar öğreticiydi? Farkındalık yaratacak eğitim geniş kitlelere yayılmalı. İsmi zorunlu olmasına rağmen deprem sigortası yaygın değil. Depremzede 10 ilde bu oran %50’nin altında.
Altı ay zorunlu, bedelli ve uzun dönem askerlik görevlerini yapanların kaç tanesine eğitim veriliyor? Böyle bir günde görevlerini tamamlamış olan ve gönüllü olmak isteyenler kritik rol oynayabilirdi. Böylelikle sayın Oktay’ın açıkladığı gibi Elbistan’da yalnızca 20 arama kurtarma personeli olmazdı.
Muhalefet ve Deprem
Geçtiğimiz hafta Altılı Masa’nın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde Kentleşme başlığı altında olası depremleri göz önünde bulundurarak vaatler verilmesi çok güzel. Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kurma fikri, şehirlerimizi kısa vadeli kişisel rant ve menfaat odaklı değil uzun vadeli planlama maddeleri dikkat çekiyor. Deprem fonu mevzusuna değinmemek harici eksiksiz gözüküyor ilk bakışta. Kaçınılmaz depremler sonrası üretimin devam etmesi için alternatifler de eklenmeli. Eğer ki iktidar değişimi yaşanırsa umuyoruz ki daha önceki hükümetler gibi yarı yolda bırakılmayız. Yoksa bir tane Haluk Levent yetmez bu fay hatlarına.
Celal Şengör Habertürk yayınında paylaştığı anekdotununda “Bir arkadaşla görüştüm, bana görebileceğimiz en büyük deprem olduğunu söyledi, ben de daha dur İstanbul var dedim.” açıklamasını yaptı.
“Büyük İstanbul Depremi” diye daha gerçekleşmemiş bir doğal afet için sadece isim takmak kaderine terkedilmiş çaresiz bir toplumun vesikasıdır. Daha geçtiğimiz aylarda acil tahliyesi gereken 318 konut için en az 4500 TL kira yardımı önerisi AKP ve MHP oylarıyla İstanbul Belediye Meclisi’nde reddedildi.
Milletimiz her felakette kendi yaralarını sarabilecek dayanışma ruhuna sahiptir. Ancak hükümetin politikaları bu yaraların ne kadar derin olacağını tayin edecektir.
Yağız Kutay Işık
Twitter: @yagizkutayisik