Sosyal Medya

Genel

Erol Taşdelen: Denizbank Deniz Erzan Açıklaması Şifreleri ve Gri Alanlar

Yazıyı uzatmamak adına özetle; banka 15 sayfalık açıklaması iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım; yaşananların anlatıldığı ve bankanın süreci nasıl yönettiği ile ilgili, kendilerine göre mevzuat ve yasal düzenlemeler içinde kalınarak süreç yönetilmiş. İkinci kısım ise Medya ve kamuoyunda tartışılan her konuya cevap niteliğinde. Bu işin sonu ne olur bilemem ama şimdiden Netflix dizilerine aday. Ondan sonra da senaryo telif hakkı gelirlerini kim alacak davasını takip ederiz.

Erol Taşdelen: Denizbank Deniz Erzan Açıklaması Şifreleri ve Gri Alanlar

Ünlü sporcuların ana merkezinde olduğu DENİZBANK Müdüresi Seçil ERZAN‘ın ikna yöntemi ile kaptırılan milyonlarca dolar hikayesini dizi izler gibi izlemeye başladık. Suçlamalar havada uçuşurken; bankacılardan çok spor spikerlerine kadar herkesin görüş bildirdiği olayda adı geçen DENİZBANK’tan mayıs ayındaki açıklamasından sonra başlayan suskunluk geç de olsa bozuldu.

AÇIKLAMADA NE VAR NE YOK?

Denizbank’ın 28.11.2023 tarihinde yaptığı medya ve kamuoyunun merakla beklediği açıklama nihayet geldi. Açıklama tamamen olayın banka dışında gerçekleştiği, banka ile ilgisi olmadığı; banka müdüresi Seçil ERZAN’ın kişisel hatalar zincirinden kaynaklanan adi bir olay gibi açıklamaları içerdiği gibi ;…bu paraların Seçil Erzan’dan tahsilini mümkün görmeyen şikayet sahipleri, Bankaya karşı haksız olarak alacaklarının tahsili maksadıyla dava açmışlardır. Bütün bu yaşananlardan anlaşıldığı üzere, banka ve yöneticileri üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılmaktadır”  ifadeleri ile de karşı tarafın tamamen bankaya haksızlık yaptığını, olayların banka ile irtibatlandırılıp tahsilatlar yapmaya çalıştığını, işin içine banka üst yönetimi de katarak bankayı bu yönde baskı altına almaya çalıştıkları suçlamaları yönünde açıklamalar içeriyor.

Diğer taraftan da açık kapı bırakarak; “olaya konu meblağlar, bir banka için ve dolayısıyla Bankamızın öz varlık büyüklüğü içerisinde anlamlı bir büyüklüğe sahip olmamakla birlikte; BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde…”  ifadesi ile de mahkeme “zimmet” suçu yönünde karar vermesi halinde zararın banka tarafından karşılanacağı da üstü örtülü olarak kabuk edilmiş durumda. Zira açıklamada;  …Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o takdirde ödeme yapan banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını…” denmekte.

Zimmet suçu Bankalar Kanununun 160. Maddesinde tarif edilmiştir. Müşteriler paralarını bankada çalışanlara değil kurumsal yapısına emanet verdiği için hesapta bulunan paralara bankacıların dokunması halinde zararın banka tarafından karşılanması da zaten bilinen bir şey. Banka da böyle bir durum var ise zarar banka tarafından karşılanır zaten olaydaki tutarlar bilanço büyüklüğünü etkilemeyecek kadar küçük olduğunu böyle bir durum olması halinde yapılan ödemenin sigorta şirketinden alınacağı belirtilmiş. Dolayısı ile ödeme yapılsa da mevcut sigorta sistemi sayesinde bankanın fazla maddi zarar görmeyeceği bilgisi paylaşılmış. Bankalar son yıllarda artan Dijital Dolandırıcılık, personel kaynaklı operasyonel risk gibi durumlara karşılık yıllardır bu yönde yaptıkları sigortaların alanını da genişletti. O nedenle bu gibi durumlara karşılık bankalar tedbirlerini almış durumda salında.

15 sayfalık DENİZBANK açıklamasının girişinde, “15.000 çalışanı, 700’e yakın şubesiyle 14 milyon müşterisine 4 ülkedeki iştirak banka ve şubelerinin yanı sıra yurtiçi iştirakleriyle   hizmet veren DenizBank, 27 yıllık tarihinde ülkemize 10 milyar USD’nin üzerinde net sermaye girişi sağlamış Türkiye’nin 5. büyük özel bankasıdır” ifadeleri kullanılarak bankanın ne kadar büyük ve ekonomiye yaptığı katkılar özetlenmiş. Kısaca biz öyle kolay harcanacak, çamur atılacak bir banka değiliz denmekte.

Banka açıklaması tamamen günlerdir kamuoyunda tartışma yapan konulara madde madde cevap niteliğinde fakat ana tema yukarıdaki kurgu üzerine kurulu yani; olay tamamen banka dışında gerçekleşmiştir; banka içinde oluşan, sistemsel işlemlerde yer almayan işlemlerden oluşan bir durumdur; banka içinde para alışverişi olmamıştır; banka ile ilgisi olmayan mekanlarda olaylar gerçekleşmiştir; olaylardan şikayetlere kadar banka üst yönetimin haberinin olmadığı üzerine kurgulanmış. Belge diye öne sürülen imzalı belgeler de “banka sistemlerinde yer almayan evraklar” olarak nitelendirmekte ve bir geçerliliği olmadığı iddia edilmekte.

BANKA AÇIKLAMASINDA GRİ ALANLAR

Bunu dışındaki açıklamalar tamamen bankaya yapılan suçlamaya cevap niteliğinde örneğin “Seçil ERZAN’ın zorla banka binasına getirilmesi, serum verilerek sorgulanması” gibi iddialar çarpıtma olarak nitelendirilmekte; serumun sağlık nedeni ile verildiği, içinde de vitamin olduğunu; Seçil ERZAN’ın akrabaları ile banka Genel Müdürlüğüne geldiğini; Çorlu’ya kaldığı eve gönderilirken yanlarına verilen iki adet güvenlik görevlisinin de silahsız ( sık tekrarlanmış bu durum) ve tamamen Seçil ERZAN’ı korumaya yönelik olduğu şeklinde açıklama mantığını içermekte; fakat sağlığından ve tehditlere karşı endişe duyulan Seçil ERZAN için mahkemeye “yurt dışına çıkma kararı alınması” için başvuru yapılması ise özel güvenlik görevlilerin kaçmasını engellemek için mi, gerçekten güvenliğini sağlamak için mi verildiği konusunda soru işaretleri oluşturuyor ve bir çelişki yaratıyor.

Banka açıklamasında yer alan bir çelişki de; 18. soru ve cevabı;  “ İfadesinde belirtildiği şekilde 50 bin USD üzeri nakit çekim işlemleri teftişe tabi midir?”  soruya verilen cevap: “Değildir. Böyle bir teftiş uygulaması Bankamız ve sektörde bulunmamaktadır. 50 bin USD ve üzeri işlemlere ilişkin konu kamuoyuna yanlış şekilde aksettirilmektedir. Efektif yatan, nakit yatan işlemlerinde bankalar kendi iç uygulamalarına göre herhangi bir sınırlama olmaksızın hesaplara yatırılan paraların kaynağını kara paranın aklanmasının önlenmesi kuralları çerçevesinde araştırabilir. Nakit çekimlerinde, Bankanın müşterilerinin varlıklarına bu tip bir kontrol koyması hukuken mümkün değildir. Mevduat çekilmesine konulacak her kısıt Bankacılık Kanunun 61. maddesine göre mevduat sahiplerinin geri alma hakkının engellenmesi suçunu oluşturur.” Bu soru çarpıtılmış oysa bankacılar bilir ki buradaki 50 bin dolar üstü nakit hareketi teftişe tabi değil MASAK’a raporlanması şeklindedir ki faaliyetteki tüm bankalar 50 bin USD üzerindeki tüm hareketleri MASAK’a bir tablo halinde bildirir. Bu hareketin içinde şüpheli olabilecek bir hareket var ise ayrıca bu işlemle ilgili de MASAK’a şüpheyi gerektiren durumu açıklayan bir ihbar gönderilir ki yasal düzenlemeler ile her bankada bu işleri takip eden bir “MASAK Temsilcisi” olduğu gibi her şubede de şüpheli durumu banka MASAK yetkilisine bildirmesi için şube MASAK yetkilileri belirlenmiştir. DENİZBANK’ta yok ise bilemeyiz! Banka MASAK bildirimler yerine sanki Teftişe denetimine tabiymiş gibi “böyle bir durum yok” demiş, oysa banka kökenli işin içinde olanlarım merak ettiği konu bu hareketler içinde MASAK’a bildirilen/bildirilmeyen hesap hareketleri olup olmadığı!

Gelelim 11 Soru ve cevaba: Bir dokümanda tek imza veya çift imza olması ne anlam ifade eder? Bir belgede iki imza olması o belgeyi geçerli kılar mı?

Şikayetçilerin elinde olan kağıtların tamamı, üzerindeki imza sayısından bağımsız olarak gerçek bir işlemi göstermediği gibi banka tarafından üretilmiş belgeler de değildir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirindeki şikayetçilerin taleplerini bankaya yöneltebilmek maksadıyla Seçil Erzan tarafından sonradan üretilmiştir. Üretilmiş sahte evraklar üzerindeki imzanın tek veya çift olmasının hiçbir anlamı yoktur” denmekte.

Banka Mayıs ayında kamuoyuna yaptığı açıklamaya sadık kalmış ve çelişmemek için imzalı evrakları Seçil ERZAN tarafından üretilmiş, “sahte evraklar” tezini tekrarlamış. Kendi açısından kesinlikle haklı. Yoksa, suistilmallere açık hale gelir mahkeme kararı olmadan ödeme, ödeyemezler de zaten. Tabi burada mahkemenin bu görüşe katılıp kapılmayacağı çok önemli. Öncelikle tüm evrakları Seçil Erzan kendisi tarafından düzenlendiğini kabul etmemesi halinde yazı ve imza teyidi için mahkeme Bilirkişiye gidebilir. Erzan bu evrakları kendisi hazırladığını kabul etmesi ya da kendisinin düzenlendiğinden emin olunmasından sonra mahkeme Bankacı Bilirkişinden Rapor talep edilir. Gelen rapor, “bu evraklar bankayı bağlar ve yükümlülük altına sokar” şeklinde olur veya rapora gerek görmeden mahkeme heyeti bu yönde karar verirse, evraklardaki ödemenin banka tarafından karşılanmasını talep eder ki mağdur olduklarını süren taraflar ve vekil avukatlarının da talepleri bu yönde. Mahkeme bu evraklar Seçil ERZAN tarafından sahte olarak üretilmiş şeklinde karar verir ise işin rengi değişir tüm sorumluluk ve yükümlülük Seçil ERZAN ve birlikte hareket ettiği kişiler üzerine kalır ki bankanın baştan beri tezi ve isteği de bu yönde. Asıl soru ise evraksız alınan paralar ve paraların şuan nerede ve kimlerde olduğu. Dava sonucunun ne olacağını birlikte göreceğiz.

BANKAYA HACİZ GELMİŞ

Banka açıklamasından anlıyoruz ki, mağdur olduklarını iddia edenler bankaya alacakları için ihtiyati haciz kararı aldırıp uygulamış. Banka da bu karara itiraz ederek durdurmuş. Buradan ihtiyati hacir kararı veren mahkemenin delil yazıları ciddiye aldığı ve delil olarak kabul ettiğini bu yönde karar verdiğini anlıyoruz. Banka bu ihtimali düşünerek, “bu yönde kesinleşmiş karar çıkması halinde ödemeyi yaparız bu da bilanço büyüklüğümüzü etkileyecek tutarda değil” notunu da düşmüş zaten açıklamasında.

“ŞUBE GÖREV SÜRESİNDE 5 YIL SINIRI YOK” DENDİ

Banka verdiği 20 soru 20 cevap kısmında en çok takıldığım yerlerden biri 3 . Şube Müdürünün bir şubede görev süresiyle ilgili 5 yıl sınırı var mıdır? Sorusu ve cevabı oldu. Banka cevabında; “Bankacılık sektöründeki teamüllere bakıldığında, şube müdürleri 5 yıl veya daha fazla süreyle aynı şubede görev yapabilmektedir. Bunu engelleyen herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır…” ifadelerini kullanmış. Kısaca, “personeli istersem ilk başlattığım şubede 25 çalıştırıp emekli ederim, size ne” demek istemiş. 25 yıl bankacılık sektöründe çalışmış; bunun yarısından fazla süresini şube müdürü olarak geçirmiş biri olarak bu cümleyi hayretle okudum. Zira; çalıştığım yerli yabancı 5 ayrı bankada görev yaptığım süre içinde defalarca geçirdiğimiz olağan/olağanüstü teftiş raporlarında önemli maddelerden biri “şubede 5 yıldan uzun süre çalışan personeller ve bunun gerekçeleri” ile ilgili verdiğimiz cevaplar geldi aklıma. O zaman DENİZBANK’ta açıklamadan bunun sorgulanmadığını anladığımız bu durumu diğer bankalar yanlış uyguluyormuş demek ki. Bu durum kaygı verici aslında. BDDK’nın bir defa bu yönde bankaları uyarmadığı doğru değil. Operasyonel Riskler ile ilgili düzenlemeler var.  DENİZBANK’ı uyarmadı ise bunun gerekçelerini bilemeyiz, BDDK buna bir açıklama yapar diye düşünüyorum ama sektörde bilenen gerçek şu ki; bir personel uzun yıllar aynı şubede çalışma süresi ile o şubede personel kaynaklı “oprerasyonel risk” denilen zimmet, dolandırıcılık olayları paralel artığı gibi bir istatistik var ortada. En sık yapılan yaşlı ve gurbetçi hesaplarındaki zimmet suçları uzun yıllar aynı şubede çalışan personel tarafından yapılma olasılığının yüksek olduğunu DENİZBANK üst yönetimi bilmiyor olabilir ama sektördeki herkes bilir. Bunun için BDDK’nın uyarması da gerekmediği gibi; BDDK’nın 31 Mart 2016 tarihinde yayınladığı 6827 sayılı “OPERASYONEL RİSKİN YÖNETİMİNE İLİŞKİN REHBER” gibi tebliğ ve yönetmelikler oldukça fazla. Üst yönetim açıklamada “hiçbir şey kabul etmiyor haberimiz yoktur” diyor ama söz konusu rehberin 14. Maddesinde, “Yönetim kurulu, operasyonel riskin yönetiminden sorumlu personel ile kredi, piyasa ve diğer  risklerin (destek hizmetlerinden kaynaklanan riskler de dâhil) yönetiminden sorumludur”  yazar! Hatırlatmak isterim. Tıpkı batan kredilerde, “bu kredinin verildiğinden haberimiz yoktu” açıklaması banka üst yönetimi sorumluluktan kurtarmayacağı gibi personel kaynaklı hatalardan da haberimiz yoktu şeklinde sorumluluktan kaçınılmıyor maalesef. Sonuçta şube müdürlerindeki yetkinlik ve liyakat onayı Genel Müdür uygunluğu ile atamalar yapılır. Aslında her şube müdürü Genel Müdürün o lokasyondaki temsilcisidir aslında. Banka üst yönetimi kendilerine ve bankaya yapılan tüm suçlamaları reddetme anlayışı ile yapılmış bir açıklama olarak okuyorum bu açıklamayı. Bu arada Banka Yönetim Kurulu üyelerini ve Genel Müdürünü BDDK onayı ile atandığını hatırlatmak isterim. BDDK atadığı gibi basiretli bulmadığı yöneticileri görevden alma yetkisi de var.

Yazıyı uzatmamak adına özetle; banka 15 sayfalık açıklaması iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım; yaşananların anlatıldığı ve bankanın süreci nasıl yönettiği ile ilgili, kendilerine göre mevzuat ve yasal düzenlemeler içinde kalınarak süreç yönetilmiş. İkinci kısım ise Medya ve kamuoyunda tartışılan her konuya cevap niteliğinde. Bu işin sonu ne olur bilemem ama şimdiden Netflix dizilerine aday. Ondan sonra da senaryo telif hakkı gelirlerini kim alacak davasını takip ederiz.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Uzmanı       www.bankavitrini.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler