Genel
Yükselen piyasalar küresel ekonomik zorluklar karşısında dayanıklılık gösteriyor
Türkiye, yüksek enflasyona ve yaklaşmakta olan mali kriz tahminlerine rağmen büyümeyi sürdüren bir anormallik olarak duruyor.
Atilla Yeşilada’nın notu: Bu kısa makale Investing.com’un Yapay Zeka’sı tarafından üretildi. Şahsım tarafından Google translate’le Türkçeye çevrildi. Tek kelimesine dokunmadım. Kalitesi konusunda yorum yaparsanız minnettar olurum.
Meksika, Brezilya, Endonezya, Vietnam, Güney Afrika ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan piyasa ekonomileri, IMF ve Dünya Bankası’nın son yıllık toplantılarında tartışıldığı gibi, beklenen borç krizleri ve artan küresel faiz oranları karşısında dayanıklılık sergiledi. Bu ekonomiler, jeopolitik çekişmelere, düşük gelirli ekonomilerdeki temerrütlere, Çin emlak piyasasındaki gerilemeye ve artan küresel faiz oranlarına rağmen borç sıkıntısından kurtulmayı başardılar.
Bu dayanıklılığa çeşitli faktörler katkıda bulunmuştur. ABD ve Çin’in gevşek maliye politikaları kilit rol oynadı. ABD’nin 2023’te 1,7 trilyon dolar açık vermesi beklenirken, Çin’in borcunun GSYH’ye oranı son on yılda iki katına çıktı.
Gelişmekte olan ülkeler sabırla rezerv biriktiriyor
Gelişmekte olan piyasa politika yapıcıları da daha basiretli IMF destekli politikalar lehine “Buenos Aires konsensüsünden” uzaklaştılar. Bu stratejiler arasında likidite krizlerine karşı korunmak için büyük döviz rezervlerinin biriktirilmesi de yer alıyor. Hindistan’ın döviz rezervleri 600 milyar dolar, Brezilya’nınki 300 milyar dolar ve Güney Afrika’nınki 50 milyar dolar.
Türkiye bir “anomali”
Ayrıca gelişmekte olan piyasa firmaları ve hükümetler borç vadelerini uzatmak için düşük faiz oranlarını kullanıyor. Merkez bankası bağımsızlığına ve enflasyon hedeflemesine yapılan vurgu da çok önemli. Bu yaklaşım, gelişen piyasa merkez bankalarının önleyici politika faizi artırımları yapmasına olanak tanıdı. Yeni düzenlemeler artık bankaların doların ani değer kazanmasına karşı korunmak için dolar cinsinden varlık ve yükümlülüklerini eşleştirmesini gerektiriyor.
Ancak gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin tümü bu yolu izlemedi. Arjantin ve Venezuela, IMF’nin ekonomik felaketlere yol açan makroekonomik politika yönergelerini reddetti. Buna karşın Türkiye, yüksek enflasyona ve yaklaşmakta olan mali kriz tahminlerine rağmen büyümeyi sürdüren bir anormallik olarak duruyor.
