Barclays:  Erdoğan faiz artırımına razı olacak

Birleşik Krallık merkezli banka Barclays, Tayyip Erdoğan yönetiminin yeni dönemde faizleri yıl sonuna kadar yüzde 36’ya çıkarabileceğini tahmin ettiğini belirtti.

Bilindiği gibi, Erdoğan yüksek faizin enflasyona neden olduğunu savunuyor. Bu doğrultuda ‘Türkiye ekonomi modeli’ni de uygulamaya koymuştu.

Bu modelde düşük faiz, yüksek kur politikasında ihracatın artması, bu sayede cari fazla verilerek, oluşacak döviz bolluğuyla TL’nin değer kazanması ve enflasyonun düşürülmesi hedefleniyordu.

Erdoğan’ın zoruyla Merkez Bankası Eylül 2021’de faiz indirim sürecine başlamış, Şubat 2023 sonuna kadar politika faizi yüzde 19’dan 8,5’a çekilmişti.

Bu sürede ‘tartışmalı’ resmi enflasyon bile yüzde 80’leri aşmış, cari açık ve döviz kurlarında rekorlar kaydedilmişti.

Hiçbir hedefi tutmayan modelin seçim sonrası terk edileceği ve ‘normal’ politikalara dönüleceği düşünülmüştü. Ama Erdoğan geri adım atmayacağını hatta faizleri düşürmeye devam edeceğini söylemişti.

Yine de bu politikaları Türk ekonomisinin kaldırmayacağını ve bir normalleşme gerektiğini düşünenler de var.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre Barclays’den Ercan Ergüzel, müşterilere yollanan bilgi notunda, ‘faiz oranları ve dövizde bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu’ belirtti. Ergüzel, Erdoğan’ın yeni dönemde faizleri yıl sonuna kadar yüzde 36’ya yükselteceğini tahmin ettiklerini dile getirdi.

Türk basınına göre de bu tür bir faiz politikası değişikliğine önderlik edecek iki isim, Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal kabineye davet edilecek.

Morgan Stanley  ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği gibi politika faizinin mevcut yüzde 8,5 düzeyinde tutulması ya da daha da aşağı çekilmesi halinde, TL’nin nasıl bir seyir izleyeceğini analiz etti.

Analistler Hande Küçük ve Aline Slyusarchuk tarafından dün yayınlanan yatırımcı notuna göre, politikanın yönü değişmez ise, Türk lirası dolar karşısında 26 seviyesine beklenenden çok daha kısa sürede gerileyebilir ve yıl sonuna kadar 28 seviyesi görülebilir.

Morgan Stanley’in yatırımcı notunda şöyle denildi: “Türkiye’nin yüksek dış finansman ihtiyaçları, makro risklerin devam etmesine neden olacak ve mevcut makro politika çerçevesi değişmedikçe, küresel şoklara (emtia fiyatları, Fed) ve bölgesel ortaklardan gelen döviz girişlerinin kullanılabilirliğine karşı artan bir hassasiyetle karşı karşıya kalınacak.”